BAM Hukuk Mahkemeleri Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1030 Esas 2021/84 Karar Sayılı İlamı
Esas No: 2018/1030
Karar No: 2021/84
Karar Tarihi: 26.01.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1030 Esas 2021/84 Karar Sayılı İlamı
T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1030 Esas
KARAR NO : 2021/84
DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/10/2018
KARAR TARİHİ : 26/01/2021
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 03/05/2021
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı firma ile 11/06/2018 tarihinde ekte sundukları sipariş teyit formunda görüldüğü üzere toplam değeri KDV dahil 103.000,00-TL olan çivi alımı ve ürünlerin müvekkilleri iş adresine teslimi konusunda anlaştıklarını, davalı firma ile her birinde %10 iskonto geçerli olmak üzere birim fiyatı büyük boy çivi 162,18-TL, orta boy 135,90-TL, küçük boy 119,16-TL belirlendiği, 192 koli büyük boy, 192 koli orta boy ve 336 koli küçük boy olmak üzere toplamda 720 koli sipariş verildiği, 280 koli karşılığı 15/08/2018 vadeli 13.855,25-TL, 13/10/2018 vadeli 26.818,28-TL ...... Bankası çekleri ile ödeme yaptıklarını, kalan 440 koli çiviyi dolardaki yükselişten dolayı davalı şirkete teslim etmediğini, müvekkillerinin anlaştığı ve sipariş verdiği tarihlerde dolar 4,5 seviyesinde olup davalıca iş bu tarihlerde teslimat yapılmış olması durumunda müvekkillerinin de kendi hazır müşterilerine ürünü satabilecek kar edebilecek böylelikle müvekkillerinin ne maddi ne de manevi zararı söz konusu olmayacağını ve bu davanın açılmasının da gerek kalmayacağını, neticeten; davalı firma aleyhine şimdilik 1.000,00 TL maddi, ve 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı tarafça davaya süresi içerisinde cevap verilmemiştir. Davalı vekilince 20/03/2019 tarihinde ibraz edilen beyan dilekçesinde özetle; davacı şirket siparişin geri kalanını iptal edip, kendilerine gönderilen siparişlerinin ödemelerini yaptığını, piyasa koşulları değiştirildiğinde ve doların arttığında iptal edilen siparişi eski fiyat ve vadede almak istediklerini, davacı şirket eski siparişi emsal göstererek eski fiyattan almak istediğini, müvekkilleri şirketin 4.540 adet aktif müşterisi olduğu, firmaların vermiş olduğu siparişleri eksiksiz sevk ettiği, eksik ürün sevkinin hiç bir zaman olmadığını ifade ettiğini, davacının açmış olduğu dava haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkilleri şirketten 2018 yılı 6 ay yapmış olduğu aynı nitelikte satışlar, sevkiyatlar ve faturaların müvekkilleri şirketten onaylı olarak istenmesini, iş bu evraklar geldiğinde müvekkilleri şirketin böyle bir amacı olmadığının ispat edilmiş olacağını beyan etmiştir.
DELİLLER : Taraflar arasındaki anlaşma ve sipariş formu, çek suretleri, bilirkişi incelemeleri ve tüm dosya kapsamında sunulan deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklı döviz kurundaki artış nedeniyle maddi zarar ve kar kaybından kaynaklanan maddi tazminat ile manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re'sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK'nun 83 ilâ 85 ve HMK'nun 222 nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Mersin ...... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ....... Talimat sayılı dosyasından aldırılan bilirkişi yeminli mali müşavir ...... tarafından tanzim edilen 18/02/2020 havale tarihli bilirkişi raporunda; davalı şirketin inceleme konusu ticari defterlerinin TTK ve VUK 'ya uygun olarak tutulduğu ve Tek Düzen Hesap Planına uygun olarak düzenlendiği, davalı şirket ile davacı şirketin ilişkisinin 13/06/2018 tarihinde kesilen fatura ile başladığı, 30/07/2018 tarihinde borç karşılığı alınan çekle sonlandığı, davalı şirketin 2018 yılına ait ticari defterlerinin açılış fişi ile kapanış fişinde davacı şirket kaydına rastlanmadığı, ticari ilişkinin 1,5 aylık süreyi kapsadığı, şirketlerin birbirinden borç ve alacağının kalmadığı bildirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan Bilirkişiler Muhasebe Hesap Denetim Uzmanı ...... ve İnşaat Mühendisi ...... tarafından tanzim edilen 01/10/2020 tarihli bilirkişi raporunda; davalı tarafından davacı tarafa 13/06/2018 tarihli ...... numaralı 13.855,28-TL tutarlı, 13/06/2018 tarihli ....... numaralı 13.855,28-TL tutarlı, 19/07/2018 tarihli ...... numaralı 12.963,70-TL tutarlı e-fatura düzenlenmiş olduğu, düzenlenen faturalar ile davalı tarafından davacıya 280 koli ürün teslimi yapılmış olduğu, davacı firmanın kendisine teslimatı yapılan kolilere karşılık düzenlenen faturalara istinaden ...... Bankasına ait 15/08/2018 vadeli 13.855,25-TL tutarlı ve yine ...... Bankasına ait 13/10/2018 vadeli 26.818,28-TL tutarlı çek ile davalıya ödeme yaparak fatura bedellerini ödemiş olduğu, kar kaybı bakımından dosyaya mali bir veri ibraz edilmediği, kar kaybına ilişkin davacı tarafından buna ilişkin deliller varsa sunulması gerektiği, kurdan kaynaklı zarar yönünden dava tarihinde teslimatı gerçekleşmemiş ürünlerin bedeli TCMB USD Döviz satış kuru üzerinden %10 iskonto düşüldükten sonra KDV hariç 64.647,72-TL olarak hesap edildiği bildirilmiştir.
Yüksek Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararlarında belirtildiği üzere; Hukukumuzda sözleşmeye bağlılık (Ahde Vefa-Pacta Sund Servanda) ve sözleşme serbestliği ilkeleri kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre, sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Eş söyleyişle, sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile, borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir. Sözleşmeye bağlılık ilkesi, hukuki güvenlik, doğruluk, dürüstlük kuralının bir gereği olarak sözleşme hukukunun temel ilkesini oluşturmaktadır. Ancak bu ilke özel hukukun diğer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır. Türk hukukunda da öteden beri MK.nun 2 ve 4. maddesinden de esinlenilerek, hem Clausula Rebus Sic Stantibus ilkesi, hem de İşlem Temelinin Çökmesi Kuramı uygulanmak suretiyle, uyarlanma davalarının görülebilir olduğu benimsenmiştir.
6098 Sayılı Yasanın 138. maddesinde “Aşırı İfa Güçlüğü” madde başlığı altında düzenlemiş, “ Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır. Bu madde hükmü yabancı para borçlarında da uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
Maddeye göre "uyarlamanın bütün koşulları gerçekleşmişse borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteyebilir. Bunun mümkün olmaması hâlinde borçlu, sözleşmeden dönebilir; sürekli edimli sözleşmelerde ise kural olarak, fesih hakkını kullanır.” denilmektedir. Ancak davalı tarafça uyarlama ile ilgili dava yoluna başvurulmamıştır.
Tüm dosya kapsamı, taraflarca sunulan deliller, bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; davalının piyasa şartlarındaki değişikliği ileri sürerek belli bir süre sözleşme dışı daha yüksek birim fiyat uygulamak suretiyle dönmesinin hem sözleşme hükümleri hem maddi hukuk hükümlerine nazaran mahkememizce haklı görülmemiş aldırılan bilirkişi raporu doğrultusunda davacının talebiyle bağlı kalınarak kurdan kaynaklı zararı olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı kar kaybına ilişkin iddiasını ispatlayamamıştır. Neticeten davacının maddi tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.
TBK'nun manevi tazminat başlıklı 56. maddesi uyarınca, manevi tazminata karar verilebilmesi için kişilik haklarının hukuka aykırı şekilde zarara uğraması gerekir. TBK’nun kişilik haklarının zedelenmesi başlıklı 58/1. maddesinde "Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir." düzenlemesi vardır. Manevi tazminata hükmedilirken kişilik haklarına hukuka aykırı şekilde bir saldırının varlığı şarttır. Davalı şirketin sözleşme şartlarını ihlal etmiş olması nedeniyle davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
a-Maddi tazminat bakımından davanın kabulü ile 1.000,00 TL'nin davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine,
b-Manevi tazminat bakımından davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 1.000,00 TL nin davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2) Alınması gerekli 136,62-TL harçtan davacı tarafça yatırılan 187,86-TL harcın mahsubuyla bakiye 51,24-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3) Davacı tarafından yapılan 35,90-TL başvurma harcı, 136,62-TL peşin harç olmak üzere toplam 172,52-TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4) Davacı tarafça yatırılan 5,20-TL vekalet harcı, 8,20-TL baro pulu, posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 2.609,25-TL yargılama gideri olmak üzere toplam 2.622,65-TL'nin davanın kabul ve red oranı üzerinden takdiren 476,84-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5) a) Davacı maddi tazminat davasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 1.000,00-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b) (1)- Davacı kendisini manevi tazminat davasında vekille temsil ettirdiğinden yürürlükteki AAÜT gereğice hesap edilen 1.000,00-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
(2)- Davalı kendisini manevi tazminat davasında vekille temsil ettirdiğinden yürürlükteki AAÜT madde 10/2-4 gereğice hesap edilen 1.000,00-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6) Davalı tarafça yatırılan 5,20-TL vekalet harcı, 8,20-TL baro pulu olmak üzere toplam 13,40-TL'nin davanın kabul ve red oranı üzerinden takdiren 10,96-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
7) Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK'nın ilgili maddeleri gereğince maddi tazminat bakımından dava değeri itibari ile İstinaf temyiz sınırının altında kalmış olması nedeni ile kesin olarak verilen karar ile manevi tazminat bakımından HMK'nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı.26/01/2021
Katip .......
¸(e-imzalıdır)
Hakim ......
¸(e-imzalıdır)
