Esas No: 2020/1969
Karar No: 2021/3532
Karar Tarihi: 26.10.2021
Danıştay 13. Daire 2020/1969 Esas 2021/3532 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/1969
Karar No : 2021/3532
DAVACI : … Elektrik Mühendislik Müşavirlik İnşaat Turizm ve Ticaret A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1. … Kurumu
VEKİLİ : Av. …
2. … A.Ş. (…) Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU :
1. 26/11/2016 tarih ve 29900 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 16/11/2016 tarih ve 6593-20 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (Kurul) kararının ekinde yer alan Geri Ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı Tespit Metodolojisi'nin (Metodoloji) 4 ve 5. maddelerinin iptali istenilmektedir.
2. Havza Rüzgâr Enerji Santrali'nin (RES) 154 kV Merzifon Trafo Merkezi (TM)-Kavaklar OSB TM EİH'ye girdi-çıktı bağlanması için TEİAŞ Genel Müdürlüğü ile 15/07/2013 tarihinde imzalanan Bağlantı Anlaşması'nın EK-4 Tesis Sözleşmesinde yer alan "1- İletim Trafo Merkezi Şalt Tesisi" ve "2- Enerji İletim Hatları (veya Kablo Sistemi) Tesisi" başlıklı kısımlarının iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI :
Havza RES için yapılan tesislerin maliyetinin 1.438.864,50-TL olduğu, Metodoloji'nin dava konusu maddelerindeki geri ödemeye esas gerçekleşen yatırım tutarı hesaplama yönteminin hem mevzuata hem de gerçekleşen yatırım maliyetine uygun olmadığı, geri ödemeye esas gerçekleşen yatırım tutarı hesaplama yönteminde esas alınan birim fiyatın gerçekleşen yatırım tutarını karşılamadığı, yapılan yatırım tutarının gerçek maliyetinin ödenmemesinin TEİAŞ'ın sebepsiz zenginleşmesine neden olduğu, Metodoloji'nin Elektrik Piyasası Bağlantı ve Sistem Kullanım Yönetmeliği'nin 20. maddesinin amacına aykırılık teşkil ettiği ileri sürülmüştür.
DAVALILARIN SAVUNMALARI :
Öncelikle, usule ilişkin olarak, davanın süresinde açılmadığı; davacı tarafından davanın TEİAŞ'a karşı açılmasında hukukî yararı bulunmadığından davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiği; Dairemizin 18/02/2020 tarih ve E:2017/262, K:2020/523 sayılı kararına konu düzenleyici işlem ile dava konusu aynı olan işbu davanın kesin hüküm nedeniyle reddi gerektiği ileri sürülmüştür.
Esasa ilişkin olarak ise, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından, TEİAŞ Genel Müdürlüğü'nün uzun yıllardır bu tür yatırımları yapması nedeniyle TEİAŞ'ın ihale ettiği yatırımlar esas alınarak kıstaslar ortaya konulduğu, enerji iletim hatlarında farklı arazi veya coğrafi bölge koşullarından doğrudan etkilenen iş kaleminin kullanılan direk tipine göre 1 km hat uzunluğundaki galvanizli demir direk ağırlığı olduğu değerlendirilerek yeni bir hesaplama yöntemi getirildiği, enerji iletim hattı tesisleri ile iletim trafo merkezi ve yüksek gerilim (YG) güç kablosunun geri ödemeye esas yatırım tutarının hesaplanmasına ilişkin olarak, yatırımcıların yapmış oldukları harcamaların geri ödenmesinde emsal kabul edilen TEİAŞ projesinin geçmiş zamana ait olması hâlinde bu süre zarfındaki fiyat artışlarının dikkate alınması suretiyle daha gerçekçi bir emsal değer hesaplanarak yatırımcının bir ölçüde korunmasının sağlandığı, iletim trafo merkezi ve YG güç kablosunun geri ödemeye esas gerçekleşen yatırım tutarının hesaplanmasında birim fiyat cetvellerinde yer alan iş kalemlerine ait fiyatların ortalaması usulünün benimsendiği savunulmuştur.
TEİAŞ Genel Müdürlüğü tarafından, Metodoloji ile kamu kaynaklarının kullanıldığı bilinci ile hareket edilerek kamu zararına yol açmamanın, suiistimale açık uygulamaları olabildiğince engellemenin ve kamunun menfaatleri ile özel sektör arasında denge sağlamanın amaçlandığı, yatırımcıların yapmış oldukları harcamaların geri ödemesinde emsal kabul edilen şirkete ait projenin çok önceki bir zamana ait olması hâlinde bu süre zarfındaki fiyat artışlarının dikkate alınması suretiyle daha gerçekçi bir emsal değer hesaplaması ve yatırımcı şirketlerin korunmasının sağlandığı, iletim trafo merkezi ve YG güç kablosunun geri ödemeye esas gerçekleşen yatırım tutarının hesaplanmasında birim fiyat cetvellerinde yer alan iş kalemlerine ait fiyatların ortalaması usulünün benimsendiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Dava konusu işlemlerin iptali gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …'IN DÜŞÜNCESİ : Dava; 26/11/2016 tarih ve 29900 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 16/11/2016 tarih ve 6593-20 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararının ekinde yer alan Geri Ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı Tespit Metodolojisi'nin 4. ve 5. maddelerinin, Havza Rüzgâr Enerji Santrali'nin 154 kV Merzifon TM-Kavaklar OSB TM EİH'ye girdi-çıktı bağlanması için TEİAŞ Genel Müdürlüğü ile 15/07/2013 tarihinde imzalanan Bağlantı Anlaşması'nın EK-4 Tesis Sözleşmesinde yer alan "1- İletim Trafo Merkezi Şalt Tesisi" ve "2- Enerji İletim Hatları (veya Kablo Sistemi) Tesisi" başlıklı kısımlarının iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Davalı idarelerin usule ilişkin itirazları geçerli görülmemiştir.
6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 8. maddesinin dava konusu işlemlerin tesis edildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan şekliyle 5. fıkrasında; üretim ve tüketim tesislerinin sisteme bağlantısı için yeni iletim tesisi ve bu tesisin sisteme bağlanabilmesi için yeni iletim hatlarının yapılmasının gerekli olduğu hâllerde; bu tesislerin yapımı için TEİAŞ’ın yeterli finansmanının olmaması veya zamanında yatırım planlaması yapılamaması durumlarında, söz konusu yatırımların, bu tesise bağlantı talebinde bulunan tüzel kişi veya kişilerce müştereken yapılabileceği veya finanse edilebileceği, yapılan yatırım tutarının ilgili tüzel kişi veya kişiler ile TEİAŞ arasında yapılacak bir tesis sözleşmesi ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmaları çerçevesinde geri ödeneceği, geri ödeme süresinin üretim ve tüketim tesisleri için en fazla on yıl olduğu, bu konuya ilişkin usul ve esasların Kurum tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenleneceği kurala bağlanmıştır.
Elektrik Piyasası Bağlantı ve Sistem Kullanım Yönetmeliği'nin 20. maddesinin 3. fıkrasında, müştereken veya münferiden yapılacak iletim tesisine ilişkin geri ödemeye esas yatırım tutarının, TEİAŞ tarafından hazırlanıp Kurul tarafından onaylanan metodolojiye göre hesaplanacağı; aynı maddenin 4. fıkrasında, metodoloji çerçevesinde TEİAŞ tarafından belirlenen geri ödemeye esas yatırım tutarının, Türk Lirası cinsinden sabitlenerek, peşin alınmış sistem kullanım bedeli olarak değerlendirileceği, geri ödemeye esas yatırım tutarı tamamlanıncaya kadar kullanıcının sistem kullanım bedeli (katma değer vergisi hariç) ödemeyeceği, geri ödeme tutarından mahsup edilecek sistem kullanım bedelinin hesaplanmasında, aylık iletim faturasının düzenlenme tarihinde yürürlükte olan sistem kullanım tarifesinin kullanılacağı, ancak, faturada yer alan katma değer vergisi tutarının tamamı ile diğer kalemlerin süresi içerisinde kullanıcı tarafından ödeneceği, katma değer vergisi hariç fatura tutarının, TEİAŞ tarafından peşin ödenmiş sistem kullanım bedeli olarak kullanıcı adına alacak kaydedileceği kuralına yer verilmiştir.
İptal davasının amacı, hukuka aykırı idarî işlemin uygulamadan kaldırılması, geçersiz kılınması ve işlemin hukuksal geçerliliğine son verilmesidir. Bununla elde edilmek istenen, hukuk düzeninde hukuka aykırı işlemlerin bulunmamasını sağlayarak, hukuk devletinin korunmasıdır. İdare Hukuku ilkelerine göre, iptal kararları, iptali istenilen işlemi, tesis edildiği tarih itibarıyla ortadan kaldıran kararlardır.
Anayasa'nın 138. maddesinin son fıkrasında, "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." hükmü; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28. maddesinin 1. fıkrasında ise, "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. Ancak, haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar hakkında, bu kararların kesinleşmesinden sonra idarece işlem tesis edilir." hükmü yer almaktadır.
Anılan kurallar uyarınca; idarenin, bir işlemin iptali yolundaki yargı kararlarının gereklerini geciktirmeden yerine getirmeye zorunlu olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır. Her türlü işlem ve eylemi yargı denetimine tâbi olan idarenin yargı kararlarına uyması ve bu kararların gereklerine göre işlem tesis etmek ya da eylemde bulunmak zorunda olması aynı zamanda Anayasa'nın 2. maddesinde kabul edilmiş olan "hukuk devleti" ilkesinin de bir gereğidir.
Bu bağlamda, düzenleyici işlemlerle ilgili olarak verilen iptal kararlarının da, idare tarafından uygulanması gerektiği, idarenin iptal edilen düzenleyici işlemi ortadan kaldırmakla yükümlü olduğu, yargı kararlarının uygulanması konusunda idareye takdir yetkisinin tanınmadığı, bu kararların doğruluğunu tartışma ve buna göre uygulama yetkisinin bulunmadığı, idarelerin bu alandaki yetkilerinin "bağlı yetki" niteliğinde olduğu açıktır.
Diğer yandan yargı kararlarının uygulanması zorunluluğunu, kararların tam olarak yerine getirilmesini sağlamaya yönelik olarak değerlendirmek gerekmektedir. İdarî yargı kararlarının uygulanması sırasında, kararın hüküm fıkrasıyla birlikte gerekçelerinin de gözetilerek işlem tesis edilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. İdarenin yargı kararlarını amacına uygun bir şekilde uygulaması zorunluluğu, hukuk düzenince kişilere sağlanan hukuk güvenliği ve devlet işlemlerindeki istikrarın sonucudur.
Dosyanın incelenmesinden; Danıştay Onüçüncü Dairesi'nin 31/03/2015 tarih ve E:2010/2546, K:2015/1256 sayılı iptal kararında, tesislerin inşa edileceği araziden veya coğrafi konumdan kaynaklanan maliyet farklılıklarının (nakliye, hammaddeye ulaşım, işgücü ve benzeri) gerçekleşen yatırım tutarına yansıtılacağı, benzer sözleşmelerdeki en düşük bedel yaklaşımının, rekabet unsurunun oluşmadığı ihalelerin veyahut benzer tesislerin yüksek bedelle ihale edilmesi ihtimallerinde, mevcut tesisin bu bedellerden daha düşük bedellerle de inşa edilebileceğinden kamu zararına neden olacağı gerekçelerine yer verilmiştir.
Dava konusu Metodoloji'de ise, enerji iletim hattı tesislerinde aynı karakteristiğe sahip en düşük bedel yaklaşımı esas alınmaya devam edilerek, tesislerin inşa edileceği araziden veya coğrafi konumdan doğrudan etkilenen maliyet kaleminin 1 km hat uzunluğundaki galvanizli demir direk ağırlığı olduğundan bahisle, bu unsura nakliye, montaj ve işgücü giderlerinin de eklendiği belirtilen yeni bir hesaplama yöntemi oluşturulmuştur.
Bununla birlikte, ilgili mevzuatta "karakteristik" kavramından ne anlaşılması gerektiği hususunda bir açıklamaya yer verilmediği gibi TEİAŞ'ın 4734 sayılı Kanun kapsamında farklı coğrafi bölgelerde gerçekleştirdiği ihalelerde aynı karakteristik özelliğe sahip iletim tesislerine yönelik oluşan fiyatların içerisindeki maliyet kalemlerinin aynı olduğundan söz etme imkânı da bulunmamaktadır. Bu bağlamda, iletim tesislerinin inşa edileceği araziden veya coğrafi konumdan kaynaklanan maliyet farklılıklarının gerçekleşen yatırım tutarına yansıtılması gerektiğine ilişkin yargı kararının tam olarak uygulanmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, enerji iletim hattı tesislerinde, Dairenin iptal kararında objektif kriterlere dayalı olmadığı değerlendirilen en düşük bedel yaklaşımının benimsenmeye devam edildiği, bahse konu iptal kararında belirtilen, rekabet unsurunun oluşmadığı ihalelerin veya benzer tesislerin yüksek bedelle ihale edilmesi ihtimallerinde, mevcut tesisin bu bedellerden daha düşük bedellerle de inşa edilebileceğinden kamu zararına neden olacağı hususunun dava konusu Metodoloji'de karşılanmadığı görülmektedir.
Bu itibarla, dava konusu Metodoloji'de yargı kararının gereği, hüküm fıkrasıyla birlikte gerekçeleri de gözetilmek suretiyle eksiksiz olarak yerine getirilmemiştir.
Bu durumda, dava konusu işlemlerde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Nitekim Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nca verilen 13/01/2021 tarih ve YD İtiraz No:2020/584 sayılı karar da bu yöndedir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce duruşma için taraflara önceden bildirilen 26/10/2021 tarihinde, davacı vekili Av. …'in; davalı idarelerden EPDK vekili Av. … ile EPDK Uzmanı …'in ve TEİAŞ Genel Müdürlüğü vekili Av. …'nin geldikleri, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Davacı şirket ile TEİAŞ arasında 15/07/2013 tarihinde Havza RES'in 154 kV Merzifon TM-Kavaklar OSB TM EİH'ye girdi-çıktı bağlanması için bağlantı anlaşması imzalandığı, TEİAŞ tarafından Metodoloji çerçevesinde geri ödemeye esas gerçekleşen toplam yatırım tutarının 430.382,06-TL olarak belirlendiği ve bu tutar üzerinden fatura düzenlenmesinin istenildiği, davacı şirketin bila tarihli dilekçesi ekinde yer alan … tarih ve … numaralı KDV dâhil 484.610,20-TL tutarındaki faturanın düzenlendiği, bunun üzerine Metodoloji'nin 4 ve 5. maddeleri ile Havza RES tesisi için TEİAŞ Genel Müdürlüğü ile imzalanan Bağlantı Anlaşması'nın EK-4 Tesis Sözleşmesinde yer alan "1- İletim Trafo Merkezi Şalt Tesisi" ve "2- Enerji İletim Hatları (veya Kablo Sistemi) Tesisi" başlıklı kısımlarının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
Davalılar tarafından, davanın süresinde açılmadığı; davacı tarafından davanın TEİAŞ'a karşı açılmasında hukukî yararı bulunmadığından davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiği; Dairemizin 18/02/2020 tarih ve E:2017/262, K:2020/523 sayılı kararına konu düzenleyici işlem ile dava konusu aynı olan işbu davanın kesin hüküm nedeniyle reddi gerektiği ileri sürülmüştür.
Davalıların usule yönelik itirazları geçerli görülmeyerek esasın incelenmesine geçildi.
ESAS YÖNÜNDEN:
İLGİLİ MEVZUAT:
Uyuşmazlık tarihi itibarıyla yürürlükteki hâli olan 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 8. maddesinin beşinci fıkrasında, üretim ve tüketim tesislerinin sisteme bağlantısı için yeni iletim tesisi ve bu tesisin sisteme bağlanabilmesi için yeni iletim hatlarının yapılmasının gerekli olduğu hâllerde; bu tesislerin yapımı için TEİAŞ’ın yeterli finansmanının olmaması veya zamanında yatırım planlaması yapılamaması durumlarında, söz konusu yatırımların, bu tesise bağlantı talebinde bulunan tüzel kişi veya kişilerce müştereken yapılabileceği veya finanse edilebileceği, yapılan yatırım tutarının ilgili tüzel kişi veya kişiler ile TEİAŞ arasında yapılacak bir tesis sözleşmesi ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmaları çerçevesinde geri ödeneceği, geri ödeme süresinin üretim ve tüketim tesisleri için en fazla on yıl olduğu, bu konuya ilişkin usul ve esasların Kurum tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenleneceği kurala bağlanmıştır.
Elektrik Piyasası Bağlantı ve Sistem Kullanım Yönetmeliği'nin 20. maddesinin üçüncü fıkrasında, müştereken veya münferiden yapılacak iletim tesisine ilişkin geri ödemeye esas yatırım tutarının, TEİAŞ tarafından hazırlanıp Kurul tarafından onaylanan metodolojiye göre hesaplanacağı; dördüncü fıkrasında, metodoloji çerçevesinde TEİAŞ tarafından belirlenen geri ödemeye esas yatırım tutarının, Türk Lirası cinsinden sabitlenerek, peşin alınmış sistem kullanım bedeli olarak değerlendirileceği, geri ödemeye esas yatırım tutarı tamamlanıncaya kadar kullanıcının sistem kullanım bedeli (katma değer vergisi hariç) ödemeyeceği, geri ödeme tutarından mahsup edilecek sistem kullanım bedelinin hesaplanmasında, aylık iletim faturasının düzenlenme tarihinde yürürlükte olan sistem kullanım tarifesinin kullanılacağı, ancak, faturada yer alan katma değer vergisi tutarının tamamı ile diğer kalemlerin süresi içerisinde kullanıcı tarafından ödeneceği, katma değer vergisi hariç fatura tutarının, TEİAŞ tarafından peşin ödenmiş sistem kullanım bedeli olarak kullanıcı adına alacak kaydedileceği belirtilmiştir.
DAVA KONUSU İŞLEMLERİN İNCELENMESİ:
İptal davasının amacı, hukuka aykırı idarî işlemin uygulamadan kaldırılması, geçersiz kılınması ve işlemin hukuksal geçerliliğine son verilmesidir. Bununla elde edilmek istenen, hukuk düzeninde hukuka aykırı işlemlerin bulunmamasını sağlayarak, hukuk devletinin korunmasıdır. İdare Hukuku ilkelerine göre, iptal kararları, iptali istenilen işlemi, tesis edildiği tarih itibarıyla ortadan kaldıran kararlardır.
Anayasa'nın 138. maddesinin son fıkrasında, "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." kuralı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28. maddesinin birinci fıkrasında ise, "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. (...) ancak disiplin hükümleri saklıdır." kuralı yer almaktadır.
Anılan kurallar uyarınca; idarenin, bir işlemin iptali yolundaki yargı kararlarının gereklerini geciktirmeden yerine getirmeye zorunlu olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır. Her türlü işlem ve eylemi yargı denetimine tâbi olan idarenin yargı kararlarına uyması ve bu kararların gereklerine göre işlem tesis etmek ya da eylemde bulunmak zorunda olması aynı zamanda Anayasa'nın 2. maddesinde kabul edilmiş olan "hukuk devleti" ilkesinin de bir gereğidir.
Bu bağlamda, düzenleyici işlemlerle ilgili olarak verilen iptal kararlarının da, idare tarafından uygulanması gerektiği, idarenin iptal edilen düzenleyici işlemi, ortadan kaldırmakla yükümlü olduğu, yargı kararlarının uygulanması konusunda idareye takdir yetkisinin tanınmadığı, bu kararların doğruluğunu tartışma ve buna göre uygulama yetkisinin bulunmadığı, idarelerin bu alandaki yetkilerinin "bağlı yetki" niteliğinde olduğu açıktır.
Diğer yandan yargı kararlarının uygulanması zorunluluğunu, kararların tam olarak yerine getirilmesini sağlamaya yönelik olarak değerlendirmek gerekmektedir. İdarî yargı kararlarının uygulanması sırasında, kararın hüküm fıkrasıyla birlikte gerekçelerinin de gözetilerek işlem tesis edilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. İdarenin yargı kararlarını amacına uygun bir şekilde uygulaması zorunluluğu, hukuk düzenince kişilere sağlanan hukuk güvenliği ve devlet işlemlerindeki istikrarın sonucudur.
Dosyanın incelenmesinden, Dairemizin 31/03/2015 tarih ve E:2010/2546, K:2015/1256 sayılı iptal kararında, tesislerin inşa edileceği araziden veya coğrafi konumdan kaynaklanan maliyet farklılıklarının (nakliye, hammaddeye ulaşım, işgücü ve benzeri) gerçekleşen yatırım tutarına yansıtılacağı, benzer sözleşmelerdeki en düşük bedel yaklaşımının, rekabet unsurunun oluşmadığı ihalelerin veyahut benzer tesislerin yüksek bedelle ihale edilmesi ihtimallerinde, mevcut tesisin bu bedellerden daha düşük bedellerle de inşa edilebileceğinden kamu zararına neden olacağı gerekçelerine yer verilmiştir.
Dava konusu Metodoloji'de ise, enerji iletim hattı tesislerinde aynı karakteristiğe sahip en düşük bedel yaklaşımı esas alınmaya devam edilerek, tesislerin inşa edileceği araziden veya coğrafi konumdan doğrudan etkilenen maliyet kaleminin 1 km hat uzunluğundaki galvanizli demir direk ağırlığı olduğundan bahisle, bu unsura nakliye, montaj ve işgücü giderlerinin de eklendiği belirtilen yeni bir hesaplama yöntemi oluşturulmuştur.
Bununla birlikte, ilgili mevzuatta "karakteristik" kavramından ne anlaşılması gerektiği hususunda bir açıklamaya yer verilmediği gibi, TEİAŞ'ın 4734 sayılı Kanun kapsamında farklı coğrafi bölgelerde gerçekleştirdiği ihalelerde aynı karakteristik özelliğe sahip iletim tesislerine yönelik oluşan fiyatların içerisindeki maliyet kalemlerinin aynı olduğundan söz etme imkânı bulunmamaktadır. Bu bağlamda, iletim tesislerinin inşa edileceği araziden veya coğrafi konumdan kaynaklanan maliyet farklılıklarının gerçekleşen yatırım tutarına yansıtılması gerektiğine ilişkin yargı kararının tam olarak uygulanmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, enerji iletim hattı tesislerinde, Dairemizin söz konusu iptal kararında objektif kriterlere dayalı olmadığı değerlendirilen en düşük bedel yaklaşımının benimsenmeye devam edildiği, bahse konu iptal kararında belirtilen, rekabet unsurunun oluşmadığı ihalelerin veya benzer tesislerin yüksek bedelle ihale edilmesi ihtimallerinde, mevcut tesisin bu bedellerden daha düşük bedellerle de inşa edilebileceğinden kamu zararına neden olacağı hususunun dava konusu Metodoloji'de karşılanmadığı görülmektedir.
Bu itibarla, Metodoloji'de yargı kararı gereğinin, hüküm fıkrasıyla birlikte gerekçeleri de gözetilmek suretiyle eksiksiz olarak yerine getirilmediği anlaşıldığından, dava konusu işlemlerde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 26/11/2016 tarih ve 29900 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 16/11/2016 tarih ve 6593-20 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararının ekinde yer alan Geri Ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı Tespit Metodolojisi'nin 4 ve 5. maddeleri ile Havza Rüzgâr Enerji Santrali'nin 154 kV Merzifon TM-Kavaklar OSB TM EİH'ye girdi-çıktı bağlanması için TEİAŞ Genel Müdürlüğü ile 15/07/2013 tarihinde imzalanan Bağlantı Anlaşması'nın EK-4 Tesis Sözleşmesinde yer alan "1- İletim Trafo Merkezi Şalt Tesisi" ve "2- Enerji İletim Hatları (veya Kablo Sistemi) Tesisi" başlıklı kısımlarının İPTALİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
3. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na temyiz yolu açık olmak üzere, 26/10/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Dava konusu uyuşmazlığın esası, 26/04/2010 tarih ve 2536 sayılı Kurul kararıyla kabul edilen metodolojiye yönelik Dairemizin 31/03/2015 tarih ve E:2010/2546, K:2015/1256 sayılı iptal kararındaki gerekçelerin dava konusu Metodoloji'de dikkate alınıp alınmadığından kaynaklanmaktadır.
Dairemizin söz konusu iptal kararında, iletim tesisini inşa veya finanse eden kişilere yapılan yatırımın gerçek maliyet tutarının geri ödenmesi gerektiği, tesislerin inşa edileceği araziden veya coğrafi konumdan kaynaklanan maliyet farklılıklarının (nakliye, hammaddeye ulaşım, işgücü ve benzeri) gerçekleşen yatırım tutarına yansıtılacağı, benzer sözleşmelerdeki en düşük bedel yaklaşımının, rekabet unsurunun oluşmadığı ihalelerin veyahut benzer tesislerin yüksek bedelle ihale edilmesi ihtimallerinde, mevcut tesisin bu bedellerden daha düşük bedellerle de inşa edilebileceğinden kamu zararına neden olacağı gerekçelerine yer verilmiştir.
Davalı EPDK tarafından, Dairemizin iptal kararı bağlamında uygulamaların nasıl devam edebileceğine ilişkin görüş, öneri ve varsa mevzuat taslaklarının gönderilmesinin istenilmesi üzerine TEİAŞ'ın ... tarih ve ... sayılı yazısıyla, kullanıcılar tarafından tesis edilen enerji iletim hatlarında farklı arazi ve coğrafi bölge koşullarından doğrudan etkilenen iş kaleminin kullanılan direk tipine göre 1 km hat uzunluğundaki galvanizli demir direk ağırlığı olması nedeniyle, 1 km hat uzunluğundaki galvanizli demir direk ağırlığının geri ödemeye esas gerçekleşen yatırım tutarına yansıtılarak yeni bir hesaplama yönteminin hazırlandığı; iptal kararında kullanıcılar tarafından tesis edilen trafo merkezi ve YG güç kablosu işlerinin geri ödemeye esas gerçekleşen yatırım tutarlarının hesaplanma yöntemine dair herhangi bir husus yer almadığı için mevcut hesaplama yönteminde herhangi bir değişiklik yapılmadığı, bu hususlar çerçevesinde hazırlanan metodoloji taslağının sunulduğu belirtilmiştir.
Dava konusu Kurul kararının gerekçesinde de, TEİAŞ'ın hazırladığı metodoloji taslağının daha önce 2010 yılında onaylanan ilk metodoloji ile 2015 yılında onaylanan ikinci metodolojiyi birleştirdiği, böylece 2010 yılından bu yana kullanıcılar tarafından tesis edilen tüm iletim yatırımlarının geri ödemesinin tek bir metodoloji çatısında düzenlendiği ifade edilmiştir.
Metodoloji kuralları incelendiğinde, geri ödemeye esas tutarın hesaplanmasında 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun temel ilkeleri uyarınca TEİAŞ'ın benzer işlerdeki ihalelerinin esas alındığı, araziden veya coğrafi konumdan kaynaklanan maliyet farklılıklarından doğrudan etkilenen galvanizli demir direk ağırlığı olduğundan dolayı bu maliyet farklılığının yansıtılmasına yönelik bir formül geliştirildiği, trafo merkezi ve YG güç kabloları yönünden ortalama bedel yönteminin benimsendiği, enerji nakil hatları yönünden ise TEİAŞ ihalelerindeki en düşük bedelin emsal olarak esas alındığı görülmektedir.
TEİAŞ'ın 4734 sayılı Kanun kapsamında ihale ettiği işler, kullanıcıların inşa veya finanse ettiği iletim varlıklarıyla ilgili işlemlere benzer mahiyette olup, bu ihaleler sonucunda TEİAŞ'ın en uygun bedelle sözleşme imzalayacağı dikkate alındığında geri ödemeye esas yatırımın gerçek maliyet tutarının tespitinde TEİAŞ ihaleleri esas alınmıştır.
Öte yandan, tesislerin inşa edileceği araziden veya coğrafi konumdan doğrudan etkilenen maliyet kaleminin galvanizli demir direk ağırlığı olduğu, farklı coğrafi ve iklim bölgelerinde kullanılacak galvanizli demir direk ağırlığı için düzeltme katsayısı hesaplandığı, bu unsurun nakliye, montaj ve işgücü maliyet kalemlerini de içerdiği, dolayısıyla coğrafi ve iklim farklılıklarından kaynaklanan maliyet kalemlerinin gerçekleşen yatırım tutarına yansıtıldığı anlaşılmaktadır.
İletim varlıklarına ilişkin trafo merkezi ve YG güç kabloları yönünden, en düşük birim bedel uygulaması terk edilerek ortalama bedel yöntemi benimsenmiş, enerji nakil hatları yönünden hat bedelleri ayrı bir maliyet kalemi olduğundan ve diğer ihalelerdeki gibi iş kalemi bazında fiyatı belirlenmediğinden dolayı en düşük kilometrik birim fiyatın esas alınmasına devam edilmiştir.
Kaldı ki, Metodoloji'de yeni bir hesaplama yöntemine yer verilmek suretiyle objektif kriterler geliştirilerek gerçek yatırım tutarının kullanıcılara geri ödenmesi amaçlanmıştır. Böyle bir düzenleme yapılmaması hâlinde ise, TEİAŞ adına iletim tesisini inşa veya finanse eden kullanıcıların sadece beyanları üzerine yapılan yatırım tutarının geri ödeneceği sonucuna ulaşılır ki, bu durumun çeşitli suiistimallere ve kamu zararına neden olacağı açıktır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu Metodoloji'nin 4 ve 5. maddeleri ile söz konusu Metodoloji doğrultusunda hesaplama yapılacağına ilişkin TEİAŞ Genel Müdürlüğü ile imzalanan Bağlantı Anlaşması'nın ilgili kısımlarında hukuka aykırılık bulunmadığından, davanın reddine karar verilmesi gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.