Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1489
Karar No: 2022/1426
Karar Tarihi: 30.06.2022

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1489 Esas 2022/1426 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1489
KARAR NO: 2022/1426
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 28/11/2019
NUMARASI: 2018/130 Esas - 2019/1286 Karar
DAVA: Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin unvanı (işletme adı) altında çalışan (taşıma işi yapan) ve mülkiyeti dava dışı “...” Tc kimlik numaralı ...'e ait ... plaka sayılı aracın, 02/02/2016 tarihinde saat 08:10’da, içinde yolcular bulunduğu sırada yapmış olduğu tek taraflı trafik kazası ile araç içerisindeki bir çok yolcunun yaralanarak hastanelere kaldırıldığını, müvekkili şirketin kaza sonrasında yaralanan yolcuların bir an önce hastanelere yetiştirilmesi, hastanelerde en doğru ve en hızlı şekilde tedavi edilebilmeleri ve en az zararla sakat kalmadan olayı atlatabilmeleri için kanun gereği gereken tüm önlemleri aldığını, ancak yaşanan olay bir trafik kazası olmasına rağmen, hastalara yapılacak tetkik ve tedavilerin öncesinde ve sonrasında, ilgili sağlık kuruluşları tarafından hastalardan para talep edildiğini, kazanın tarafı olmamalarına rağmen yeterince mağdur olan yaralıların daha fazla mağdur olmaması için bu tedavi masraflarının tamamını müvekkili şirket ödemek zorunda kaldığını, iş bu davaya konu; yaralılardan ...l'ün ... Kompleksi'ne götürülen hastanın “Trafik kazası” sonucu bu hale geldiğini bildirmesine rağmen hastane görevlileri tarafından her işlem için ayrı ücret talep edildiğini, normalde yaralı olan ... ve ailesi tüm tedavi masraflarını ödeyip daha sonra işleten, müvekkili şirkete ve ZMMS sigortasına müracaat edebileceğini, ancak ...’ün ekonomik durumunun iyi olmadığını gören müvekkili şirketin, daha sonda sorumlulara rücu etmek üzere, ...’ün tüm tedavi giderlerini kendi kasasından ödediğini, ...’ün geçirmek zorunda olduğu birkaç ameliyat ve tedavi vb. masrafları için müvekkili şirket bugüne kadar 46.975,00 TL faturalı ödeme yapmak zorunda kaldığını, toplam 46.975,00 TL tedavi gideri harcamasından, KTK MD 98. vs. mevzuat kapsamında olduğu tespit edilecek tedavi masraflarına ilişkin kısmının sadece davalı SGK'dan, yasa kapsamı dışında kalan tedavi masraflarına ilişkin kısmın ise diğer davalıdan müştereken ve müteselsilen olmak üzere "fiili olarak ödemenin yapıldığı fatura tarihlerinden" itibaren işleyecek reeskont avans faiziyle birlikte tazminini, dava ve talep etmiştir. Davalı Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya karıştığı ifade edilen ... plakalı araç müvekkili şirket tarafından 23.03.2015/2016 tarihli ... no.lu Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, müvekkili şirket tarafından tanzim edilen poliçe ...'i teminat altına aldığını, davacı tarafın poliçe de taraf olmadığını, davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, müvekkili şirketin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, davacının sosyal ve ekonomik durumlarının ve hangi Sosyal Güvenlik Kuruluşlarına tabi olduğunun Mahkememizce tespit edilmesi gerektiğini, davacının Sosyal Güvenlik kuruluşlarından herhangi bir ödeme alıp almadığının tespitini talep ettiklerini, tedavi masraflarından müvekkilinin sorumlu olmadığını, davanın husumet nedeniyle reddini, tedavi gideri taleplerinin reddini, tarafların kusur oranı ile davacının müterafik kusurunun tespitine, müterafik kusur nedeniyle nedeniyle tazminattan indirim yapılmasına, sigortalı araca atfı kabil kusur bulunmadığından davanın reddine, herhalde haksız ve mesnetsiz davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir. Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle görev itirazlarının bulunduğunu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 93. Maddesinde kurumdan herhangi bir hukuki sebeple alacaklı olanların haklarına halef olunamayacağının öngörüldüğünü, tedavi giderlerinin kanun hükmü gereğince Sağlık Uygulama Tebliğinden belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde sorumlu olup, genel sağlık sigortalısı için ödenmesi gerekin miktarın üzerinde yapılan tedavi giderleri için müvekkili kurumun bir sorumluluğunun bulunmadığını, Cibali Sosyal Güvenlik Merkezinde yapılan incelemede, anılan şahıs/şirket ile ilgili herhangi bir başvuru bilgisine rastlanılmadığını, medula sistemi üzerinde kaza tarihi olan 02/02/2016 tarihi itibariyle yapılan inceleme ... T.C. Kimlik numaralı ... adına Sağlık Hizmet sunucuları tarafından kuruma fatura edilmiş tedavi giderlerini gösterir ayrıntılı medula dökümleri ve Mosip sisteminde yapılan incelemede kurum tarafından ilgili kişiye yapılan ödemeleri gösterir Mosip dökümünün dilekçe ekinde mevcut olduğunu, davanın öncelikli usulden, girilmesi halinde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, "a-Davalı ... A.Ş. yönünden; açılan davanın reddine, b-Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu yönünden açılan davanın kabulü ile; 26.500,00 TL için 10/02/2016 tarihinden, 415,00 TL için 20/02/2016 tarihinden, 1.620,00 TL için 22/03/2016 tarihinden, 17.240,00 TL için 06/04/2016 tarihinden, 1.200,00 TL için 20/04/2016 tarihinden itibaren olmak üzere toplam 46.975,00 TL'nin belirtilen tarihlerden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan alınarak davacıya verilmesine" karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı SGK vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı SGK vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin göreve ilişkin itirazların değerlendirilmediğini, görevli mahkemelerin iş mahkemeleri olduğunu, söz konusu tedavilere ilişkin olarak sigortalının, kurumlarından herhangi bir müracaatı bulunmadığını, medula sisteminde kurum tarafından SUT bedeli üzerinden ödemenin yapıldığını, mahkemenin bu ödemeyi göz önünde bulundurmadığını, kurumlarının geçmiş tedavilerle ve acil olmayan hizmet alımlarıyla ilgili herhangi bir sorumluluklarının bulunmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle ödenen tedavi giderinin tazmini istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. HMK'nın 1.maddesine göre göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. HMK'nın 114/1-c bendi ile mahkemenin görevli olması dava şartı olarak kabul edilmiş olup 115/1. maddesine göre de mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4/1-a maddesi gereği, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenen hususlar mutlak ticari davalardır. TTK'nun 5/1. maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme, asliye ticaret mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren yasanın 5/3. maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki, işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar, kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Somut olayda; uyuşmazlığın temelinde 3. kişinin haksız fiili bulunmakta ise de davalı Sigorta Şirketinin sorumluluğu sigorta hukukundan kaynaklanmaktadır. Sigorta hukuku 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu durumda, Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle, dava mutlak ticari dava olup, asliye ticaret mahkemesinin görev alanı içinde olduğundan, davaya ticaret mahkemesi tarafından bakılması gerekmektedir. Davalı vekilinin göreve yönelik istinaf talebi yerinde değildir. (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 16/01/2019 tarih, 2018/4836 E. ve 2019/201 K. sayılı kararı). Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı SGK'nın medula sistemi üzerinden yapmış olduğu ödemelerin değerlendirildiği, davacı tarafından ödenmesi talep edilen faturaların farklı olduğu görülmüştür. Ancak davaya konu edilen dava dışı yolcu ...'ın tedavisine ilişkin sunulan fatura dökümlerinin eksik olduğu, mahkemece faturaların eksiksiz celp edilerek fatura içeriklerinin dava dışı yolcunun trafik kazasından kaynaklanan tedavisi ile uyumlu olup olmadığının tespit edilmeden karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde mahkemece tüm faturaların eksiksiz celbi sağlanarak bilirkişiden fatura içeriklerinin dava dışı yolcunun trafik kazasından kaynaklanan tedavisi ile uyumlu olup olmadığı, KTK 98. Madde kapsamı çerçevesinde ek rapor alınarak sonucuna göre usuli kazanılmış haklar da dikkate alınarak karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK'nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK'nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı SGK tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK'nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/06/2022

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi