Esas No: 2020/1630
Karar No: 2022/1408
Karar Tarihi: 30.06.2022
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1630 Esas 2022/1408 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1630
KARAR NO: 2022/1408
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 20/11/2018
NUMARASI: 2016/318 Esas - 2018/1095 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 01/02/2010 tarihinde davalılardan ...'ın sevk ve idaresindeki ... plakalı araçla müteveffa ...'e çarparak ölümüne sebebiyet verdiğini, bu kazaya ilişkin G.O.Paşa 14. ASCM 2015/102 Esas sayılı dosyasının açılarak yapılan yargılaması sonucu davalı sürücünün tam kusurlu olması sebebiyle ceza kararının verildiğini kararın henüz kesinleşmediğini ayrıca kaza sonrasında sürücünün maktülü hastaneye bile götürmediğini olay yerinden kaçtığını, müteveffanın ölümü neticesinde annesi, babası ve çocuklarının destekten yoksun kaldıklarını, davacıların sağlık problemi dolayısıyla uzun süredir çalışmadıkları da göz önüne alınarak yapılacak bilirkişi incelemesi ile hesaplanacak miktardaki tazminatın kendilerine ödenmesini talep ettiklerini, kaza tarihi itibariyle işleyecek temerrüt faizi ile birlikte hesaplanan tutarın davalılardan alınarak müvekkillerine verilmesini talep etmiştir. Davalı Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın müvekkiline dava açılmadan önce başvuru yapmadığını, bu sebeple davanın usulden reddine karar verilmesini, bu hususun HMK'nın 114. maddesinde belirtildiğini davacıların murisinin ölmesi neticesinde SGK tarafından gelir bağlandığını, müvekkili kurumun tacir olmaması sebebiyle avans faizi talep edilemeyeceğini bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini aksi durumda kusur ve tazminat yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, "Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 1-Davacı ... yönünden 21.142,91 TL ve davacı ... yönünden 31.088,57 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 01/02/2010 tarihinden ( davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 22/03/2016 tarihinden) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, 2-Davacı ... yönünden 12.000,00 TL , davacı ... yönünden 12.000,00 TL, davacı ... yönünden 8.000,00 TL ve davacı ... yönünden 8.000,00 TL olmak üzere toplam 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 01/02/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ...'tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,3-Cenaze ve defin giderine ilişkin talepler ile fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine" karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müteveffa ...'in 18 yaşına kadarki destek tutarlarının asgari ücret üzerinden hesaplanarak bu tutarın %5'i yetiştirme bedeli olarak baba ... için hesaplanan toplam tazminat tutarından indirileceği belirtildikten sonra baba ... için hesaplanan tazminattan 6.424,59 TL yetiştirme gideri olarak mahsup edilmesinin ne yasal ne de yerleşik bir içtihada dayalı olmadığını, yetiştirme gideri adı altında yapılan değerlendirmenin afaki ve dayanaksız olduğunu, ilk bilirkişi raporunda yer almayan bu yetiştirme gideri indirimi sebebiyle ıslah taleplerinin ilk rapora göre yapmış olmalarından maddi tazminat taleplerinin kısmen reddedildiğini ve reddedilen kısım sebebiyle aleyhlerine vekalet ücretine de hükmedildiğini, mağduriyetlerinin daha da arttığını, bu sebeplerle Baba ... yönünden ilk raporda yer alan tespitler çerçevesinde ıslah ile talep etmiş oldukları maddi tazminata hükmedilmesini, ek rapor uyarınca yetiştirme gideri olarak yapılan 6.424,59 TL indirim nedeniyle bu kısım yönünden verilen maddi tazminatın kısmen reddi ve buna bağlı olarak verilen aleyhe vekalet ücreti kararının kaldırılmasını, reddedilen 6.424,59 TL yönünden de maddi tazminat talebinin kabulünü ve buna bağlı olarak lehe verilen maddi tazminat vekalet ücretinin yeniden hesaplanarak yükseltilmesini, müvekkillerinin cenaze giderlerine ilişkin belge ibraz etmediğini, buna dayanarak cenaze ve defin giderleri yönünden talebin reddedildiğini, acı içinde olan müvekkillerinin bu duruma ilişkin belgeleri ibraz etmeyi düşünememesinin normal olduğunu, bilirkişinin masrafların 1.000,00 TL olduğu yönünde bir tespitte bulunduğunu, cenaze ve defin giderlerine ilişkin talebin reddi kararının kaldırılması ve talebin kabulüne karar verilmesini, manevi tazminat talebinin tümüyle kabulünü, bu uygun görülmediği takdirde kabul miktarının yaşanılan elem ve ızdıraba karşılık gelebilecek şekilde yükseltilmesini ve yapılacak değerlendirmeye bağlı olarak vekalet ücretlerinin yeniden tespit ve tayinini, belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 01/02/2010 tarihinde davalı sürücü ...'ın yönetimindeki ... plaka numaralı, davalı ... adına kayıtlı, diğer davalı ... Sigorta A.Ş.'ye ZMMS (Trafik) sigorta poliçesi ile sigortalı ve sebze satışı yapan, 1994 model ... marka, beyaz renkli kamyonetin, yeniden harekete geçtiği sırada, yol içinde bulunan davacıların çocuğu ve kardeşi olan yaya ...e çarpması ile ölümlü trafik kazası meydana geldiği, davacıların destekten yoksun kalma ve manevi tazminat talep ettikleri anlaşılmıştır. Trafik kazası sonucu çocuk ölmeseydi ana ve babaya bakması muhtemeldir. Uygulamada çocuğun 18 yaşına gelmesi ile birlikte gelir elde edeceği ana ve babasına destek olacağı varsayılmaktadır. TMK’nın 185. madde hükmü gereğince, anne-baba birlikte çocukların bakımından sorumludur. Aynı Kanun'un 327. maddesinde ise "çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır" denilmektedir. Her baba ve annenin çocuğunu belli bir yaşa kadar büyütmek, yetiştirmek ödevi olup çocuğun ölümü nedeni ile artık yapılması gerekmeyecek yetiştirme giderlerinin belirlenecek destekten yoksun kalma tazminatından düşülmesi gerekmektedir. Mahkemece alınan ikinci raporda yetiştirme gideri hesabı yaptırması ve hükme esas almasında ve ilk raporda yetiştirme gideri hesaplanmadığı için belirlenen miktara göre bedel arttırıldığından yetiştirme gideri düşülerek hüküm kurulurken reddedilen kısım üzerinden davalı lehine vekalet ücreti verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları gereği davalı taraf davacının meydana gelen trafik kazası sonucu oluşan gerçek defin gideri zararlarının tazmini ile sorumlu olup davacı tarafın kendi milli değerlerine, yerel örf ve adetlerine göre yaptığı özel giderlerden sorumlu değildir. Bu durumda Mahkemece, ilgili Belediye ya da müftülüklerden, murisin vefat ettiği 2018 yılında cenaze için yer tahsisi, kefen, cenaze yıkama ve kazı bedelleri gibi zorunlu cenaze giderleri belirlenmek suretiyle cenaze ve defin giderine hükmedilmesi gerekirken, eksik araştırma ve incelemeyle bu talebin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır (emsal Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/8182 E. ve 2022/1359 K. sayılı kararı). TBK'nın "manevi tazminat" başlıklı 56/2.maddesinde "Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarlarının bir miktar düşük belirlendiği kanaatine varılmış ve bu yönde ki davacılar vekilinin istinaf itirazının kabulüne karar verilmiştir. O halde Mahkemece yapılması gereken açıklandığı şekilde cenaze ve defin gideri için vefat edenin defnedildiği ilgili belediyeden bilgi istemek sonucuna göre ve yukarıda açıklandığı şekilde manevi tazminat talepleri hakkında karar vermekten ibarettir. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK'nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK'nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/06/2022