Hukuk Genel Kurulu 2017/2557 E. , 2018/248 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Siirt 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 05.11.2013 gün ve 2013/549 E., 2013/810 K. sayılı karar, davacı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü vekili ile davalı ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 03.07.2014 gün ve 2014/6935 E., 2014/19820 K. sayılı kararı ile;
(…Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu nedenle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki bent dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak;
Kamulaştırma Kanununun 25/1. maddesi uyarınca dava konusu taşınmazın mülkiyeti tescil ile davacı idareye geçeceğinden ve yapıların dosyaya yansıyan özelliklerine göre 6495 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 12.07.2013 tarihinden önce yapıldıklarından söz konusu yasanın uygulanma olanağı bulunmadığı, bu itibarla yapı bedellerinin tahsiline karar verilmesi gerektiğinden,
Mevcut yapının niteliği ve dosyaya yansıyan özelliklerine göre yapı sınıfı 1/B ve eksik imalat oranı da % 65 alınmak suretiyle yapı bedeli tekrardan belirlenip, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı gerekçe ile yapı bedeline hükmedilmemesi,
Doğru görülmemiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı idare vekili davalıya ait taşımazın Ilısu Barajı ve HES Baraj Gölü alanında kalması nedeniyle kamulaştırmasına karar verildiğini, kamulaştırılacak taşınmazın değerinin belirlenmesi amacıyla uzlaşma komisyonu kurulduğunu ve mülk sahibinin kamulaştırmaya konu taşınmazı pazarlıkla satmak hususunda iradesini bildirmek ve uzlaşma komisyonu ile pazarlık görüşmeleri yapmak üzere davet edildiğini, ancak mülk sahibinin pazarlık görüşmesine katılmadığını, bu nedenle de kamulaştırma işleminin satın alma usulü ile gerçekleşmediğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile ... adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili taşınmazın değerinin düşük belirlendiğini savunmuştur.
Mahkemece dava konusu taşınmazın değerinin belirlenmesi amacıyla yapılan keşif sırasında dava konusu taşınmazın üzerinde kullanım amacı dışında bina bulunduğunun tespit edildiği, bilirkişi kurulu tarafından taşınmazın çıplak arazi bedeli ile taşınmaz üzerindeki binaların bedellerinin ayrı ayrı hesaplandığı, binanın eksiklerinin bulunduğunun ve 0-1 yaş aralığında olduğunun raporda açıkça yazıldığı, gerek keşif esnasında yapılan gözlem gerekse bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde binanın değerinin kamulaştırma bedelinin hesaplanmasında dikkate alınmasının hakkaniyete uygun olmayacağı, üzerinde bina bulunan taşınmazın köy merkezi yerleşim alanında bulunmadığı ve taşınmazın tarım arazisi nitelinde olduğu gözetildiğinde taşınmaz üzerine bina yapılmasının aslında kullanım amacını taşımadığı, bunun dışında bilirkişi raporunun ayrıntılı ve denetime açık, bilimsel verilere uygun olduğu, kamulaştırma kriterlerine uyduğu, bu yönüyle hüküm kurmaya elverişli bulunduğu düşünülerek yapı için belirlenen miktar çıkarıldıktan sonra kalan bedel üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı idare vekili ve davalı ... ve arkadaşları vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece, yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel mahkemece Özel Dairenin bozma kararında mahkemenin gerekçeli kararında tartıştığı iyiniyet, dürüstlük kuralı ve hakkın açıkça kötüye kullanımı gibi hususların dikkate alınmadığı ve değerlendirmenin bu unsurlar çerçevesinde yapılmadığı, bu durumun ise Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141. ve 36. maddeleri ile AİHS"nin 6. maddesi çerçevesinde güvence altına alınan hukuki dinlenilme hakkına ve gerekçeli karar alma hakkına aykırı olduğu, mahkemece verilen kararın hukukun temel ilkeleri üzerinde tartışma yarattığı, ancak bozma kararında bu yönün gözetilmediği ve gerekçe konusu yapılmayan bir konunun bozma sebebi olarak kabul edilmesinin verilen kararı karşılamadığı belirtilerek direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davacı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili istemiyle açılan eldeki davada taşınmaz üzerinde bulunan yapının kamulaştırma bedelinin arttırılması amacıyla inşa edilip edilmediği ve TMK’nın 2. maddesi uyarınca hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralının uygulanmasının gerekip gerekmediği, burada varılacak sonuca göre taşınmaz üzerinde bulunan yapının değerinin, sınıfı (1/B) ve niteliği ile özelliklerine göre eksik imalat oranı (%65) da belirtilmek suretiyle kamulaştırma bedelinin tespitinde dikkate alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce mahkemece verilen ilk kararın davacı idare vekili ile davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece davacı idarenin tüm temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra davalılar vekilinin temyiz itirazlarının incelemesine geçildiği ve kararın davalılar lehine bozulduğu, mahkemenin direnme kararının ise sadece davacı idare vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmakla, davacı idare vekilinin direnme kararını temyizde hukuki yararının bulunup bulunmadığı, bu bağlamda temyiz isteminin reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak görüşülüp, tartışılmıştır.
Bilindiği üzere hukuki yarar dava şartı olduğu kadar temyiz istemi için de aranan bir şarttır (Hukuk Genel Kurulunun 02.04.2014 gün ve E:2013/19-627, K:2014/439 sayılı kararı).
Mahkemenin ilk hükmünü temyiz edip, bu istemi Özel Dairece reddedilen taraf yönünden karar şekli anlamda kesinleşmiş olmakla, artık bu tarafın direnme kararını temyizde hukuki yararı bulunmamaktadır.
O hâlde davacı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü vekilinin direnme hükmüne yönelik temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.
S O N U Ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE, 21.02.2018 gününde oy birliği ile karar verildi.