14. Hukuk Dairesi Esas No: 2018/2583 Karar No: 2019/433 Karar Tarihi: 16.01.2019
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/2583 Esas 2019/433 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı-karşı davalı vekili, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, tazminat istemiyle dava açmış, karşı davalı satış vaadi sözleşmesinin iptalini talep etmiştir. Mahkeme, asıl davanın tazminat yönünden kabulüne, karşı davanın reddine karar vermiştir. Ancak, 10.02.2014 tarihinde yapılan keşif sonucu hazırlanan bilirkişi raporuna göre; dava konusu taşınmazda davalı ...’nın hissesine düşen bedelin dava tarihi itibariyle 749.662,67 TL olduğu sonucuna varılması üzerine davacı tarafça bu değer üzerinden dava ıslah edildiği anlaşıldığından davanın bu değer üzerinden kabulüne karar verilmesi gerekirken mahkemece 160.000 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Bu nedenle, hükmün bu yönüyle bozulmasına karar verilmiştir. Kararda Borçlar Kanunu'nun 22. maddesi, 97. maddesi; Türk Medeni Kanunu'nun 706. maddesi ve Noterlik Kanunu'nun 89. maddesi hükümleri açıklanmıştır.
14. Hukuk Dairesi 2018/2583 E. , 2019/433 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı-karşı davalı vekili tarafından, davalı- karşı davacı aleyhine 20.05.2013 gününde verilen dilekçe ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat, karşı davada satış vaadi sözleşmesinin iptali talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın tazminat yönünden kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 24.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı- karşı davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ikinci kademede tazminat istemine ilişkin olup, karşı dava satış vaadi sözleşmesinin iptali istemine ilişkindir. Davacı- karşı davalı vekili; 05.01.2006 tarihli düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile 525 sayılı parselde davalı adına kayıtlı hak ve hisselerin tamamının davalı tarafından davacıya satışının vaat edildiğini ancak davacı tarafından tapuda ferağ verilmediğinden 525 sayılı parselde davalı adına kayıtlı hissenin iptali ile davacı adına tesciline, kabul görmemesi halinde hisseye isabet edecek miktardaki taşınmazın serbest piyasa değerinin tespiti ile şimdilik 20.000 TL’nin satış vaadi tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir. Yargılama sırasında alınan beyanlarında ise, aslında dava konusu taşınmaz için 160.000 TL ödendiğini beyanla 160.000 TL tutarında tazminata karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili 10.04.2014 havale tarihli ıslah dilekçesi ile bilirkişi raporunda dava konusu parselde ...’a düşen hisse için belirlenen değer olan 749.662,67 TL üzerinden dava ıslah edilmiş ve harcı yatırılmıştır. Davalı- karşı davacı vekili cevabında; ... Belediyesi İmar Müdürlüğünde çalışan aynı zamanda davacının damadı, davalının da eşinin yeğeni olan ...’ın konut imarı gelmesiyle birlikte taşınmazın ileride değeri yükseleceğinden bahsederek taşınmazı satma konusunda davalıyı kandırdığını beyanla asıl davanın reddini istemiştir. Karşı dava yönünden ise satış vaadi sözleşmesinin muvazaalı ve hileye dayalı olması nedeniyle iptaline, ayrıca gabin nedeniyle iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, asıl davanın tazminat yönünden kabulü ile 160.000 TL’nin 15.1.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı-karşı davalı vekili temyiz etmiştir. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayanan tescil isteminin hüküm altına alınabilmesi için sözleşmede kararlaştırılan bedel ödenmiş olmalıdır. Ancak, bedelden ödenmeyen bir kısım var ise, bu bedel Borçlar Kanunu"nun 97. maddesi uyarınca depo ettirilmelidir. Somut olaya gelince; 05.01.2006 tarihli satış vaadi sözleşmesi incelendiğinde satışı vaad edilen taşınmaz karşılığında 20.000 TL bedelin peşin ödendiği belirtilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde şimdilik kaydıyla 20.000 TL’nin davalıdan tahsilini istemiş, yargılamanın sırasında dava değerini bilirkişi raporunda belirtilen 749.662,67 TL’ ye yükselterek harcını bu değer üzerinden tamamlamıştır. Dava konusu taşınmazın kayıtlı olduğu parselin güncel tapu kayıtları incelendiğinde davalı ...’ın 30.01.2016 tarihinde ölümü ile birlikte mirasçılarının diğer hissedarlarla birlikte el birliği ile taşınmazda malik oldukları anlaşıldığından ifa kabiliyeti olmadığı gerekçesiyle davacının tapu iptal ve tescil talebinin reddi ile hile, gabin ve muvazaanın ispat edilemediği gerekçesiyle karşı davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak 10.02.2014 tarihinde yapılan keşif sonucu hazırlanan bilirkişi raporuna göre; dava konusu taşınmazda davalı ...’nın hissesine düşen bedelin dava tarihi itibariyle 749.662,67 TL olduğu sonucuna varılması üzerine davacı tarafça bu değer üzerinden dava ıslah edildiği anlaşıldığından davanın bu değer üzerinden kabulüne karar verilmesi gerekirken mahkemece 160.000 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bu yönüyle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.01.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.