Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/42830
Karar No: 2018/5759
Karar Tarihi: 14.05.2018

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/42830 Esas 2018/5759 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, davalının babasının vefat etmeden önce borç olarak aldığı altının bedelini ödemediğini ve bu borca karşılık davalının babasının senet verdiğini ancak senet bedelini ödemediğini söyleyerek, senet bedeli olan 7.000 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ise, dava konusu senette keşideci kısmının boş olduğu için asıl borçlu olmadan kefilliğin söz konusu olamayacağını ve davanın reddedilmesini istemiştir. Mahkeme, kefil kısmında imzası bulunan belgenin bono niteliği taşımadığını ancak murisi olduğu kişinin davacıdan borç aldığına dair tanık beyanlarının olduğunu belirterek, davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Yargıtay ise, kefalet sözleşmesinin esas ve geçerli bir borç gerektirdiğini ve davacının dayandığı belgede asıl borçlu bulunmaması nedeniyle kefaletin geçersiz olduğunu belirterek, davacının talebinin reddine karar vermiştir.
Kanun Maddeleri:
- Türk Ticaret Kanunu madde 105
- Türk Borçlar Kanunu madde 590/3
- Türk Borçlar Kanunu madde 598/1
- İcra ve İflas Kanunu madde 295/1
- Medeni Kanun madde 569/son
- Türk Medeni Kanunu madde 629/3
13. Hukuk Dairesi         2015/42830 E.  ,  2018/5759 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    KARAR

    Davacı, davalının babasının vefat etmeden önce borç olarak altın aldığını, bedelini ödenmediğini, davalının babasının borcuna karşılık senet verdiğini ancak senet bedelini ödemediğini ileri sürerek senet bedeli olan 7.000,00 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, dava konusu senette keşideci kısmının boş olduğu bu nedenle asıl borçlu olmadan kefilliğin söz konusu olmayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, yapılan yargılama toplanan deliller, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu olan ve yalnızca kefil kısmında imza bulunan belgenin Türk Ticaret Kanunu"na göre bono niteliğinde bulunmadığı bu nedenle yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmesinin gerektiği bu kapsamda dinlenen tanık beyanlarından davalının murisi olan ... tarafından davacıdan 50 gram altın tutarında borç aldığı ancak borcun davacıya ödenmediği bunun üzerine yazılı delil başlangıcı olan dava konusu belgenin düzenlendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
    1-Davacı, davalının babasının borcuna karşılık senet verdiğini ancak senet bedelini ödemediğini ileri sürerek senet bedeli olan 7.000,00 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Dava konusu senette keşideci kısmının boş olduğu bu nedenle asıl borçlu olmadan kefilliğin söz konusu olmayacağını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, dava konusu olan ve yalnızca kefil kısmında imza bulunan belgenin Türk Ticaret Kanunu"na göre bono niteliğinde bulunmadığı yazılı delil başlangıcı olduğu kabul edilerek dinlenen tanık beyanları da nazara alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Somut olayda uyuşmazlık davacı tarafça delil olarak dayanılan davaya konu 23.12.2009 vade tarihli 7.000,00 TL bedelli 08.12.2009 keşide tarihli keşideci kısmı boş olan kefil kısmında davalı ..."ın isim ve imzasının yer aldığı belgenin hukuki niteliğidir.
    Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle kefaletin fer"i niteliği üzerinde durulması gerekmektedir. Kefalet sözleşmesi, her zaman mevcut ve geçerli bir esas borcun varlığını gerektirir. Böylelikle, kefilin yükümlülüğü asıl borçtan kaynaklanan yükümlülüğe bağlı olmaktadır. Bu bağlılığı ifade etmek için kefalet sözleşmesinin fer’i bir sorumluluk doğurduğu söylenir. Kefilin sorumluluğunun fer’iliği, hukuki dayanağını, kefalet sözleşmesinin alacaklıya teminat vermek amacıyla yapılmasında bulur. Kefaletin fer’ilik özelliğinin sonuçları özetlemek gerekirse, Kefil asıl borçludan fazla bir mükellefiyet yüklenemez. Sorumluluğu asıl borçludan daha ağır olamaz. Asıl borç şarta bağlı olduğu halde kefilin şartsız olarak borçlanması, asıl borçlu sadece ağır kusurdan sorumlu olduğu halde kefilin asıl borçlunun hafif kusurundan dahi sorumlu tutulması söz konusu olmaz.
    6098 sayılı TBK’nun 590/3. maddesinde de “Asıl borcun muaccel olması, alacaklı veya borçlunun önceden süre içeren bildirimde bulunmasına bağlıysa kefalet borcu için bu süre, bildirimin kefile yapıldığı tarihte işlemeye başlar.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, asıl borçlu yönünden borcun muaccel olması ihbar şartına bağlı ise, borcun kefil yönünden de muaccel olması için kefile ihbarda bulunulması gereklidir. Kefalet, fer’i niteliği gereği asıl borca bağımlı olduğundan asıl borçtan ayrı (bağımsız) olarak temlik edilemez. Asıl borcun herhangi bir nedenle ortadan kalkması halinde kefil de borcundan kurtulur (TBK. md. 598/1). Kefil asıl borçluya ait bütün def’ileri ve itirazları (aczi ile ilgili olan belli oranda ödeme, faiz ödememe gibi itirazlar dışında) alacaklıya karşı ileri sürme olanağına sahiptir. Kefaletin fer’iliği, bir anlaşmazlık halinde alacaklının sadece kefaletin değil fakat asıl borcun da varlığını ispat etmesini zorunlu kılmaktadır. Fer’ilik prensibinin yasalarla düzenlenmiş bazı istisnaları bulunmaktadır. Bu istisnalar şu şekilde sıralanabilir. Konkordatoya muvafakat etmeyen alacaklı, konkordato tasdik edilse bile kefile karşı alacağın tamamını talep etme hakkını muhafaza eder (İİK. md. 295/1). Borçlu konkordatoda tespit edilen oranda yükümlü olurken, kefilin asıl borcu aşan nispette ödeme ile yükümlü olduğu görülmektedir. Asıl borçlu ölüp de mirasçıları mirası tutulan defter gereğince kabul etmişlerse, alacaklarını kaydettirmemiş olan alacaklılara karşı mirastan kendilerine düşen miktar ile sorumlu oldukları halde, kefil borcun tamamından sorumlu kalır (743 sayılı MK. md. 569/Son; 4721 sayılı TMK. md. 629/3)
    Yukarıda da belirtildiği gibi kefalet sözleşmesi, her zaman esas ve geçerli bir borcun varlığını gerektirir böylelikle kefilin yükümlülüğü asıl borçtan kaynaklanan yükümlülüğe bağlı olmaktadır. Elde ki somut olayda davacının alacağına dayanak olarak gösterdiği 08.12.2009 düzenleme 23.12.2009 ödeme tarihli 7.000,00 TL bedelli belgede asıl borçlu bulunmadığından yukarıda açıklandığı şekilde kefaletin feriliği ilkesine bağlı olarak davalının verdiği kefalet geçersizdir. Mahkemece bu husus dikkate alınarak varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, kefaletin feriliği ilkesi göz ardı edilerek, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    2-Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi