10. Hukuk Dairesi 2013/19247 E. , 2014/15295 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Bakırköy 4. İş Mahkemesi
Tarihi : 12.06.2013
No : 2012/122-2013/438
Dava, 01.10.1987-13.06.1989 tarihleri arasında düzenli prim ödediğinden bahisle bu tarihler arasındaki sürenin 1479 sayılı yasa kapsamında zorunlu Bağ-Kur hizmeti olarak sayılması ile 29.11.2011 tarihli tahsis talebinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davaya konu somut olayda; davacı, 02.04.1992 tarihli giriş bildirgesine göre 05.09.1986"da tescilinin yapıldığı, 05.09.1986-30.09.1987 ve 13.06.1989-devam şeklinde zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olup, davacının aynı dönemler arasında vergi kaydının bulunduğu, oda kaydının 20.03.1992 tarihinde başladığı, ilk prim borcunu 02.04.1992 tarihinde ödediği, 05.09.1986 tarihinde 1. basamaktan Bağ-Kur tescili yapılan davacının, 01.10.1991 tarihi itibariyle 6. basamakta bulunduğu, 31.10.1992 tarihinde kadar 7.616.000 TL olan borcunu 1992 ve 1997 affından yararlanarak ödediği anlaşılmıştır.
Vergi, kanunla kurulu meslek kuruluşu, esnaf ve sanatkârlar sicil memurluğu kayıtları zorunlu sigortalılığın dayanak belgeleri niteliğinde olup anılan kayıtlara sahip kişiler yönünden ancak, “(diğer) sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalma” ve “herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma” olgularının birlikte gerçekleşmesi durumunda zorunlu sigortalılık söz konusu olabilir. Belirtilen kayıtların yokluğunda zorunlu sigortalılıktan söz edilemeyeceği gibi, anılan sigortalılık niteliğine sahip olunmadığı döneme/sürelere ait prim borçlarının daha sonraki tarihlerde Kurumca hatalı olarak geriye dönük tahsil edilmesi, ödemeler icra takibi sonucu gerçekleşmediği sürece ilgili yararına usulü kazanılmış hak olgusunu da oluşturmaz.
Bununla birlikte, 1479 sayılı Kanunun 79. maddesi, zorunlu sigortalı sayılmayanların isteğe bağlı sigortalı olabileceklerini öngörmüş bulunmakla, bu yönde tescil istemi olmamasına karşın, zamanında ödenen primlere karşılık gelen
sürenin isteğe bağlı sigortalılık olarak değerlendirilmesi sosyal güvenlik ilkelerine uygun düşmektedir. Bu gibi durumlarda, ödenen primlerin karşılığı olan süre yöntemince saptanmalı ve ilk ödeme tarihleri esas alınarak anılan süre kadar isteğe bağlı sigortalılığa karar verilmelidir.
Eldeki davaya ilişkin olarak açıklanması gereken diğer bir konu da, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 01.10.1997 gün ve 1997/10-578 Esas, 1997/758 Karar; 24.09.2003 gün ve 2003/10-489 Esas, 2003/490 Karar; 14.07.2010 gün ve 2010/21-369 Esas, 2010/391 Karar sayılı ilamlarında benimsendiği üzere; davalı Kurum"un geçmişe yönelik (uyuşmazlık konusu dönemi de kapsar şekilde) prim tahsil ederek kullanıp sigortalılığa ilişkin güven vermesinden uzun süre sonra sigortalılığı iptal etmesi Medeni Kanun"un 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayacaktır.
Açıklamalar ışığında, davacının geçmişe yönelik prim ödemelerinin kapsadığı süre saptanıp, isteğe bağlı sigortalılık süresi olarak kabulü ile 1479 sayılı Kanunun Geçici 10. maddesi uyarınca yaşlılık aylığı şartları irdelendikten sonra, elde edilecek sonuca göre, hüküm verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 19.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.