3. Ceza Dairesi Esas No: 2019/13695 Karar No: 2020/1030 Karar Tarihi: 16.01.2020
Kasten yaralama - tehdit - Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2019/13695 Esas 2020/1030 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Ceza Mahkemesinde görülen bir davada, sanık ve katılan arasında araç içinde meydana gelen tartışma sonucu sanığın katılanı yaraladığı, tehdit suçu yönünden inkara yönelik tüm aşamalardaki savunmalarına rağmen sanığın tehdit suçunu işlediğine dair kesin ve somut delil bulunmadığından sanığın tehdit suçundan beraati yerine mahkumiyetine karar verildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığının anlaşılamadığı olayda, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarihli ve 2002/4-238 Esas-367 sayılı Kararı ve bu kararla uyumlu Ceza Dairelerinin yerleşmiş kararlarına göre, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığı şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediği durumlarda, şüpheli kalan bu hal nedeniyle sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin asgari oranda uygulanması gerektiği belirtilmiştir. Sanığın kasten yaralama suçu nedeni ile alt sınırdan temel ceza verilmesine karşın, tehdit suçu nedeni ile yetersiz gerekçe ile temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Ayrıca, Anayasa Mahkemesinin bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle, hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu belirtilmiştir. Kanun maddeleri ise şöyledir: 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 29. ve 53. maddeleri, 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi ve 6723 sayılı Kanun'un 33. maddesi.
3. Ceza Dairesi 2019/13695 E. , 2020/1030 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇLAR : Kasten yaralama, tehdit HÜKÜMLER: Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü: Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak; 1)Sanık ve katılan arasında araç içinde meydana gelen tartışma sırasında sanığın katılanı yaraladığı olayla ilgili olarak her iki tarafın da tartışmanın varlığını doğrulaması, sanığın katılana yönelik tehdit suçu yönünden inkara yönelik tüm aşamalardaki savunması karşısında; sanığın tehdit suçunu işlediğine dair cezalandırmaya yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve somut delil bulunmadığından sanığın tehdit suçundan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, 2)Sanığın araç içinde seyir halindeki iken tartışma çıktığını ve bu sırada katılanın aracın direksiyonuna müdahale ettiğini beyan etmesi ve katılanın da 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 07/11/2013 tarihli duruşmasındaki ifadesinde sanığın bu savunmasını doğrulaması karşısında, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığının anlaşılamadığı olayda, olayın çıkış sebebi ve gelişimi üzerinde durularak ilk haksız hareketin kimden geldiğinin tespitine çalışılması; bunun mümkün olmaması halinde Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarih ve 2002/4 - 238 Esas-367 sayılı Kararı ve bu kararla uyumlu Ceza Dairelerinin yerleşmiş ve süreklilik gösteren kararlarında kabul edildiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığı şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediği durumlarda, şüpheli kalan bu hal nedeniyle sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin asgari oranda uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışmasız bırakılması, 3)Kabule göre de; sanık hakkında kasten yaralama suçu nedeni ile alt sınırdan temel ceza verilmesine karşın, özellik arz etmeyen tehdit suçu nedeni ile yetersiz gerekçe ile temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi, 4)Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08/10/2015 tarihli ve E.2014/140 K.2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle, hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun"un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16/01/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.