Esas No: 2021/1426
Karar No: 2022/1408
Karar Tarihi: 15.03.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/1426 Esas 2022/1408 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereği inşaat tamamlandıktan sonra yüklenici payına isabet eden hissenin davacı adına tescilini ya da rayiç bedelinin davalılardan tahsilini talep etmektedir. Ancak davalı arsa sahibinin muvazaalı olarak 3. kişilere bağımsız bölümleri tapuda sattığı iddia edilmektedir. Mahkeme, yapı kayıt belgesinin binayı imara uygun hale getirmeyeceğine karar vererek dava reddedilmiştir. Ancak yargılama sırasında davacı vekili, bina projesine aykırılık bulunan yerlerin 3. kişiler tarafından kullanıldığını ve mahkemeden gerekli sürenin ve yetkilerin verilmesini talep etmiştir. Mahkemece bu talep dikkate alınmadığı için karar bozulmuştur. Kararda, hukuki ilişkiyi bilmemeleri ve iyiniyetli olmaları mümkün bulunmadığından, davalı 3. kişilerin davacının talepleri hakkında bilgilendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Kanun maddeleri: Türk Borçlar Kanunu, İdari Yargılama Usulü Kanunu, Tapu Kanunu
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hüküm davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. 15.03.2022 günde davacı vekili Avukat ... ile dahili davalı ... ve diğerleri vekili Avukat ..., davalı ... ve ... vekili Avukat ..., davalı ... vekili Avukat ....geldiler. Tebligata rağmen başka gelen olmadığından onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı yüklenici vekili, davacı ile davalı arsa sahibi arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince, inşaat tamamlandığı halde, davacıya isabet eden hissenin devrinin yapılmadığını ve davadan sonra ihtiyati tedbirin kaldırılması üzerine davalı arsa sahibinin muvazaalı olarak 3. kişilere bağımsız bölümleri tapuda sattığını ileri sürerek, yüklenici payına isabet eden hissenin davacı adına tescilini, mümkün değil ise rayiç bedelinin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiş; dava sırasında iki bağımsız bölüm dışındaki haklarını ...a temlik etmiş, temlik alan vekili, arsa sahibinin dahili davalılara bağımsız bölümleri muvazaalı olarak devrettiğini ileri sürerek, yükleniciye isabet eden hissenin temlik alan adına tescilini, mümkün değil ise rayiç bedelinin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı arsa sahibi ve bir kısım dahili davalılar vekilleri, inşaatın sözleşmeye uygun yapılmadığını, yüklenicinin edimlerini yerine getirmediğini,satışların gerçek satışlar olup, muvazaa bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine dair verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hükmüne uyulan 23. Hukuk Dairesinin 18.04.2014 tarih ve 2014/38 esas – 2014/3061 karar sayılı bozma ilamında, mahallinde yapılan incelemede, inşaatta ruhsat ve projesine aykırı bazı imalatların bulunduğunun anlaşıldığı, bu durumda mahkemece inşaattaki ruhsat ve eki onaylı projesine aykırı hususlar nazara alınarak, gerekirse davacı tarafa bunları gidermesi için yetki ve makul süre verilerek gelinen aşama itibariyle yüklenicinin talep edebileceği yasal bölümlerin, arsa payı ve bağımsız bölümlerin tescili hususunun değerlendirilmesi ve davalı 3. kişilerin, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı olarak yapılan bir inşaattan bağımsız bölüm almaları karşısında, taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi bilmemeleri ve Yargıtay'ın yerleşik içtihatları gereğince de iyiniyetli olmaları mümkün bulunmadığından yapılacak inceleme sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda bu kez “Davacı vekiline binanın sözleşmeye ve tasdikli imar projesine uygun hale getirilmesi için müteaddit defalar süre ve en son kesin süre verildiği, davacı vekilince binanın onaylı tadilat projesinin sunulmadığı, binanın sözleşme ve imara uygun hale getirilmediği, davacı vekilince imar affı kapsamında binaya yapı kayıt belgesi alındığı ve bu belgeyle binanın imara uygun hale getirildiği iddia edilmiş ise de; yapı kayıt belgesinin, imara aykırı yapının kullanımına ilişkin olup yapıyı imara uygun hale getirmeyeceği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemenin, yapı kayıt belgesinin binayı imara uygun hale getirmeyeceğine ilişkin değerlendirmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki, mahkemece binanın sözleşmeye ve tasdikli imar projesine uygun hale getirilmesi için yükleniciye müteaddit defalar süre ve en son kesin süre verildiği, yüklenicinin binayı verilen süreye rağmen sözleşme ve imara uygun hale getirmediği kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, davacı vekili yargılama sırasında verdiği dilekçelerde ve temyiz dilekçesinde, binada ruhsat ve onaylı projesine aykırılık bulunan yerlerin 3. kişiler (kat malikleri ve dahili davalılar) tarafından kullanıldığını, bu nedenle aykırılıkları gideremediğini, mahkemece verilen sürede aykırıkların giderilebilmesi için ruhsat ve projesine aykırı bölümlerde zilyetliği bulunan 3. kişilerin yapılacak tadilat dolayısıyla ilgili kısımları boşaltmaları gerektiğini, bu kapsamda zorunlu olan çalışmalara başlanabilmesi açısından yer teslimi yapılması gerektiği hususunun davacı tarafından bağımsız bölümlerin kat maliklerine 29.06.2018 tarihinde noter aracılığıyla ihbar edildiğini, ancak bu kişilerin tadilat çalışmaları için ilgili kısımları boşaltmadıklarını beyan etmiştir. Mahkemece bu beyan değerlendirilmemiş, davacının bu beyanı dikkate alınarak projeye aykırılık bulunan bölümlerde aykırılıkların giderilmesi için davacıya gerekli bütün yetkiler ve makul süre verilmemiştir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, davacıya binadaki ruhsat ve eki onaylı projesine aykırılıkların giderilmesi için gerekli bütün yetkileri içeren (men-i müdahale ve muarazanın giderilmesi davalarını açmayı da içerecek şekilde) yetki ve uygun süre verilerek, binanın verilen sürede yasal hale getirilmesi halinde 23. Hukuk Dairesinin 2014/38 esas sayılı bozma ilamı da dikkate alınarak davadaki taleplerle ilgili inceleme yapılıp sonucuna göre karar verilmesinden, yasal hale getirilmesinin mümkün olmaması halinde ise, şimdiki gibi davanın reddine karar vermekten ibaret olup, yanlış değerlendirme ve eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 3.815.00 TL duruşma vekalet ücretinin dahili davalı ... vd., davalı ... ve ..., ...'dan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 15.03.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.