19. Ceza Dairesi 2019/1534 E. , 2020/6358 K.
"İçtihat Metni"
Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık ..."in 5941 sayılı Çek Kanunu"nun 5/1 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 52/2. maddeleri gereğince 14.500,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, 5941 sayılı Kanun"un 5/1. maddesi uyarınca çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı konulmasına dair İstanbul 22. İcra Ceza Mahkemesinin 12/06/2018 tarihli ve 2017/518 esas, 2018/413 sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 21/01/2019 gün ve 16114 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekinde bulunan dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29/01/2019 gün ve KYB-2019-8281 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize verilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
1- 5941 sayılı Kanun"un 5/1. maddesinin, "(Değişik: 15/7/2016-6728/63 md.) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası; çek bedelinin karşılıksız kalan miktarı, (…)(2) az olamaz." şeklinde olduğu ve 5237 sayılı Kanun"un gün para cezası sistemini benimsemiş olması karşısında, sanığın üzerine atılı bulunan suç bakımından öncelikle 5941 sayılı Kanun"un 5/1. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesini müteakip, devam eden artırım ve indirimler yapıldıktan sonra neticeten belirlenen cezanın çek bedelinden az olması halinde, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarı esas alınmak suretiyle cezanın yükseltilmesi gerektiği, bu aşamada da bankanın kanunen ödemekle yükümlü olduğu bedelin ki somut olayımızda 1.410,00 Türk lirasının düşülmesi gerektiği gözetilmeksizin, doğrudan çek bedelinin karşılıksız kalan miktarı esas alınarak cezanın belirlenmesinde,
2- 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 6273 sayılı Kanun ile değişik 5/1. maddesi uyarınca, çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilebileceği gözetilmeksizin sanık hakkında da çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla, gereği görüşülüp düşünüldü;
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2. maddesinin “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanunu’nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemleri tamamlanır.
Tebligat Kanunu"nun 35. maddesine göre, "Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır." Aynı maddenin 6099 sayılı Kanun"un 9. maddesiyle değiştirilen 2. fıkrasına göre ise; "Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır." Tebligat Kanunu"nun 35/2. maddesine göre tebliğin usulüne uygun olarak yapılabilmesi için, daha önce aynı adrese Kanun"un gösterdiği usullere uygun bir tebligat yapılmış olması ve muhatabın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin de tespit edilememesi gerekmektedir. Aksi halde aynı Kanun"un 35. maddesine göre tebligat yapılması mümkün değildir.
Tebligat Kanunu"nun 28. maddesinde, "Adresi meçhul olanlara tebligat ilanen yapılır. Yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılamıyan ve ikametgahı, meskeni veya iş yeri de bulunamıyan kimsenin adresi meçhul sayılır. Adresin meçhul olması halinde keyfiyet tebliğ memuru tarafından mahalle veya köy muhtarına şerh verdirilmek suretiyle tesbit edilir. Bununla beraber tebliği çıkaran merci, muhatabın adresini resmi veya hususi müessese ve dairelerden gerekli gördüklerine sorar ve zabıta vasıtasıyla tahkik ve tespit ettirir." hükmünün yer aldığı, yine aynı şekilde Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik"in 48. maddesinde “bu Yönetmelik hükümleri uyarınca kendisine tebligat yapılamayan, tebliğ memuru tarafından adresi tespit edilemeyen, adres kayıt sisteminde de yerleşim yeri adresi bulunmayan kişinin adresinin tespiti için tebligatı çıkaran merci tarafından adres araştırması yapılır. Tebligatı çıkaran merci, muhatabın adresini öncelikle resmî veya özel kurum ve dairelerden, bunlardan sonuç alınamadığı takdirde kolluk vasıtasıyla araştırabilir ve tespit ettirebilir. Yapılan araştırmalara rağmen muhatabın adresinin tespit edilememesi halinde adres meçhul sayılır. Adresi meçhul olanlara tebligat ilanen yapılır.” şeklinde hüküm bulunmaktadır.
Somut olayda, sanığa gerekçeli karar evrakının, daha önce bu adrese usulüne uygun bir tebligat yapılmamış olmasına ve sanığın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin de tespit edilemediğine dair dosya içerisinde bir bilgi bulunmamasına rağmen 07.07.2018 tarihinde 1.Kısım Mahallesi, Pırıltı Sokak No: 5 Çınar 09 Villa 6 Bahçeşehir, Başakşehir, İstanbul adresine Tebligat Kanunun 35. maddesine göre tebliğ edildiği, yine 19.07.2018 tarihinde ise önce bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi gerektiği gözetilmeden doğrudan mernis adresi şerhi ile İstasyon Mahallesi, Gazi P. Uzman Çvş. Sezer Özdere Sokak No: 3/3 Merkez, Kırıklareli adresine Tebligat Kanunun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, her iki tebligatın da kanunda belirtilen usullere aykırı olduğu ve bu nedenle talebe konu ilamın usulüne uygun olarak kesinleşmediği ve bu haliyle kanun yararına bozma konusu yapılamayacağı anlaşılmakla,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemini içerir ihbarnamesinin REDDİNE, 10/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.