11. Hukuk Dairesi 2018/4906 E. , 2019/6175 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Hatay 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 20/12/2017 tarih ve 2015/660 E.- 2017/824 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi"nce verilen 15/05/2018 tarih ve 2018/251 E.- 2018/354 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı firma adına 80 adet Osmaniye-Novorossky ve 5 adet Mersin-Novorossky olmak üzere toplamda 85 adet taşıma yapıldığını, bu taşımalara ilişkin her araç için 3.000,00 USD karşılığı anlaşma sağlandığını ve her taşımanın 3.000,00 USD olarak faturalandırıldığını, bu taşımalardan dolayı davalı firmadan toplam 255.000,00 USD alacak doğduğunu, davalı tarafından yapılan ödemelerin 230.739,49 USD olduğunu, alacağın tahsili amacıyla Hatay 1. İcra Dairesinin 2015/39088 Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine başlatılan icra takibinde, davalının itiraz dilekçesi ile 85 adet faturayı kabul ettiği fakat bakiye borca itiraz ettiğini, ancak davalı borçlunun itirazında haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlunun %20"den az olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; Hatay İcra Müdürlüğü"nün 2012/39088 Esas sayılı dosyasına dayanak 85 adet fatura bedelinin tamamının davalı şirket tarafından ödendiğini, bu bedellerin davacı şirketçe hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin tahsil edildiğini, bu ödemelerin çeklerle yapıldığını, davalı şirketin muhasebe kayıtlarında davacı firmanın alacaklı olduğunu gösterir hiçbir kayıt olmadığını, davacı şirketin bu faturalar ile ilgili kur farkı talebi söz konusu ise bu talebin hukuka aykırı olduğunu, icra takibine esas faturaların TL faturaları olup bu bedellerin ödendiğini, bu faturalar ile ilgili olarak kur farkının ödeneceğine dair taraflar arasında hiçbir sözleşme olmadığını, davacı şirketin, davalı firmaya kur farkı dolayısıyla hiçbir fatura da tanzim etmediğini, taraflar arasında bu ihtilaflarla ilgili yazılı ve teyit edilmiş hiçbir kayıt ve sözleşme olmadığını ve davanın reddi ile %20"den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; emsal Yargıtay ilamları ve dosyadaki bilirkişi raporlarının hep birlikte değerlendirilmesi sonucunda davacı ile davalı arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan alacağa ilişkin olarak USD bedelli faturalar düzenlendiği, bu faturalara karşılık ödemelerin TL cinsinden yapılmasına ve bu yönde davalının TL cinsinden çekler vermesine davacının sessiz kaldığı, davacı ile davalı arasında kur farkı talep edebilmesine yönelik açık ve yazılı bir anlaşma olduğuna veya böyle bir teamül bulunduğuna ilişkin bir belge ve bilgiyi dosyaya davacının sunmadığı, yine davacının TL üzerinden yaptığı tahsilatlarda kur farkı alacağını saklı tuttuğuna dair bir ihtirazi kayıt ileri sürdüğünü ispata yarar bir delili dosyaya sunmadığı, dosyaya sunulan ve diğerlerine göre emsal Yargıtay ilamlarına uygun olan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Bilirkişinin raporuna itibar edildiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, ülke parası dışı başka para birimi ile ödeme yapılmasına ilişkin taşıma işine dayalı girişilen icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki borcun sözleşme kaynaklı olduğu ve davalının ödemeyi ülke parası dışında dolar cinsinden yapacağı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun ülke parası ile ödemeyi düzenleyen 99. maddesinin 2. fıkrası; “ Ülke parası dışında başka bir para birimi ile ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden ülke parasıyla da ödenebilir.” hükmünü havidir. Bu durumda, davalının Borçlar Kanunu 99/2. madde çerçevesinde, borcunu ödeme günündeki kur üzerinden yapması mümkündür. Dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporlarından davalının ödemelerini çekle yaptığı sabit olup çekin ödeme aracı niteliğinde olduğu ve “ifa uğruna” davacıya tevdi edildiği nazara alındığında; çekin tahsil tarihinde ödenen Türk Lirasının o tarihteki rayiç üzerinden hesaplanma gerekir. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporuna göre ülke parası dışında para birimi üzerinden bir kararlaştırmanın olmadığı tespitine dayanarak davanın reddine karar verilmiş ise de, yukarıdaki ilkeler ışığında bu kabul yerinde olmadığından yeni bir bilirkişi raporu alınarak varsa davalının eksik ödemesinin hesaplanmak üzere kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene davacıya iadesine, 03/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.