BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/512 Esas 2021/27 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2019/512
Karar No: 2021/27
Karar Tarihi: 26.01.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/512 Esas 2021/27 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/512 Esas
KARAR NO:2021/27

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :21/08/2019
KARAR TARİHİ:26/01/2021


Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket tarafından davalıya keşide edilen ve davalı şirket tarafından ödenmeyen faturaya binaen açılmış takibe yapılan itiraz nedeniyle, itirazın iptali talebiyle ikame edildiğini, müvekkili şirkete faturadan doğan borcunu ödemeyerek müvekkili şirketin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, davalı şirket borcunu ödemediği için .... İcra Müdürlüğünün ... Es. Sayılı takip dosyası ile icra takibinin başlatıldığını, davalı şirket geçen zaman içerisinde borçlu bulunduğu miktarı ödemediği gibi icra takibine borcunun olmadığı iddiasıyla itiraz ettiğini ve takibin durmasına sebebiyet verdiğini, davalı şirketin itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğunu, açıklanan nedenlerle her türlü dava, talep ve şikayet hakları saklı kalmak kaydıyla .... İcra Müdürlüğünün ... Es. Sayılı dosyasına haksız olarak edilen itirazın iptaline ve takibin devamına, alacağın likit olmasından dolayı %20 ' den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasını, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı şirket ile aralarında ticari bir ilişkinin bulunmadığını, davacı şirketin müvekkili şirket ile arasındaki sözleşmeden kaynaklı yaptığını iddia ettiği hizmetten müvekkilinin haberinin olmadığını, davacı şirket ile müvekkili şirket arasında böyle bir sözleşmesinin söz konusu olmadığını, davacı şirketin sunmuş olduğu fatura asılsız ve gerçeklikten tamamen yoksun olduğunu, bilahare faturada herhangi bir imzanın da bulunmadığını, açıklanan nedenlerle her türlü dava, talep ve şikayet hakları saklı kalmak kaydıyla haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, davacı şirketin haksız ve gerçeklikten uzak takibi nedeniyle %20 ' den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmolunmasını, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Mahkememizce davaya konu edilen .... İcra Müdürlüğünün ... Es. Sayılı dosyası celp edilip incelenmiştir.
Taraflar arasındaki ihtilafın; davacının davalıdan takip tarihi itibariyle varsa ferileri ile birlikte borç miktarı, alacağın likit olup olmadığı noktalarında toplandığı görülmüştür.
Mahkememizin 18/02/2020 tarihli celse beş nolu ara karar gereğince iddia, savunma, toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemine ait tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, bilirkişi olarak SMMM ... seçilmiş, uzman bilirkişice sunulan 08/05/2020 tarihli bilirkişi raporunun dosya içerisinde olduğu görülmüştür.
Bilirkişi raporunun tetkikinde, davacı şirketin 2018-2019 yıllarına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, davacının sahibi lehine delil niteliği bulunan ticari defterlerine göre davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalı şirketten 1.770,00 TL alacaklı olduğu, davalı şirketin ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği, dosya kapsamında yerinde inceleme talebinde bulunmadığı, davacı ... tic. Ltd. Şti.'nin davalı .... Ltd. Şti.'den 1.770,00 TL alacaklı olduğu ve asıl alacağa 5,67 TL işlemiş faiz talebinde bulunabileceği kanaatiyle rapor alınmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava .... İcra Dairesi'nin ... takip sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
2004 sayılı İİK ' nun 67 maddesinde takip talebine itiraz edilen alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacı tarafından davalı aleyhine .... İcra Dairesi'nin ... takip sayılı dosyası ile "fatura bedeli tahsili talebimizdir" açıklaması ile 1.770,00 TL asıl alacak ve 238,30 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2008,30 TL için ilamsız icra takibine başlandığı, örnek 7 ödeme emrinin 11.02.2019 tarihinde davalı borçluya tebliğ edildiği, borçlu vekili tarafından 15.02.2019 tarihinde sunulan dilekçe ile süresinde içerisinde borcun tamamına, faize ve ferilerine itiraz edildiği, davacı vekili tarafından 21.08.2019 tarihinde süresi içerisinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili, davalı ile müvekkili arasında güven ilişkisine dayalı olan anlaşma ile davalı yana ait olan " ..." isimli restoranın reklamının davacı yana ait olan "... " isimli dergide yayınlandığını, verilen reklam hizmetine rağmen davalı tarafından fatura bedelinin ödenmediğini iddia etmiştir.
4721 sayılı TMK'nun 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur.
HMK 190/1 maddesine göre ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığı noktasında ihtilaf yoktur. Taraflar arasındaki ihtilaf davacı asil ile davalı asil arasında reklam konusunda sözlü anlaşmaya dahi dayanan bir ticari ilişki olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davalı taraflar arasında sözlü dahi bir anlaşma olmadığı beyan edilerek davacı beyanları inkar edilmektedir. Bu durumda davacı yukarıda ispata ilişkin hükümler göz önüne alınarak davalı ile arasında reklam hizmeti verilmesi konusunda bir ticari ilişki olduğunu ispat yükü altındadır.
Mahkememizce taraf ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından davacı taraf defterleri üzerinde inceleme yapılarak rapor sunulmuş, davalı tarafına yapılan ihtarlı tebliğe rağmen defterlerini ibrazdan kaçınmıştır.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 13/06/2017 Tarih ve 2016/2310 Esas- 2017/2537 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde, ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK'nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK'nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK'daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu, davacı tarafından sunulan mail yazışmaları ile reklam hizmetinin verildiğine dair dergi görselleri dikkate alınarak taraflar arasındaki ticari ilişki ile ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır.
Bilirkişi ... tarafından hazırlanan 08.05.2020 alındı tarihli bilirkişi raporuna göre davacının 1.770,00 TL asıl alacağa 5,67 TL işlemiş faiz talebinde bulunabileceği rapor edilmiş olup, bilirkişi raporu ve yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması , borçlunun itirazında haksız olması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur(Y3HD'nin 09/10/2019tarih 2019/4054E-2019/7659K sayılı ilamı) Davacının faturaya dayalı alacak istemine ilişkin olduğu, alacağın likit olduğu , davalı yanın takibe itiraz da haksız olduğu anlaşıldığından, icra inkar tazminatı talebinin kabul edilen miktar yönünden kabulüne karar verilmiştir.
İcra İflas Kanunun 67/2.maddesi uyarınca itirazın iptali davasının kısmen veya tamamen reddi halinde, borçlu lehine hükmedilecek tazminat kötü niyet tazminatı olup, borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için icra takibinin haksız olmasının yanında takip alacaklısının kötü niyetli olması gerekir. Alacaklı icra takibi başlatmakta kötü niyetli değilse aleyhine kötü niyet tazminatı hükmedilemez. Somut olayda, davacının icra takibinde kötü niyetli olduğu dosya kapsamından anlaşılmamaktadır. Bu sebeple reddedilen kısım yönünden davalı yanın kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilerek uyuşmazlığın bütünü hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurma yoluna gidilmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-)Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
Davalı tarafından .... İcra Dairesi'nin ... takip sayılı dosyasına yapılan itirazın 1.770,00TL asıl alacak ve 5,67 TL işlemiş faiz yönünden İPTALİNE, TAKİBİN BU MİKTAR ÜZERİNDEN TALEPNAMEDE Kİ GİBİ DEVAMINA
FAZLAYA İLİŞKİN İSTEMİN REDDİNE
2-)Davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile itirazın iptaline karar verilen toplam 1.775,67 TL alacağın %20'si oranında hesaplanan 355,13 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı ana ödenmesine
3-)Davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine
4-)Alınması gereken 121,29TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşim ödenen 44,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 76,89 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, davacı tarafından peşin ödenen 44.40 TL harcın davalıdan alınarak davacı yana ödenmesine
5-)Davacı tarafından bu yargılama nedeni ile yapılan 44.40 TL başvuru harcı ile 950,30 TL posta tebligat bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 994,7 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 879,47 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı yana ödenmesine bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına
6-)Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 1.775,67 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı yana ödenmesine
7-)Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 232,63 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı yana ödenmesine
8-)Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı kesin olarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/01/2021

Katip ...
¸e-imzalıdır


Hakim ...
¸e-imzalıdır




Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.