17. Hukuk Dairesi 2019/1868 E. , 2020/7604 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17.
Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; davanın kısmen kabul-kısmen reddine dair İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davacılar vekili ile davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine dair hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacılar vekili; müvekkillerinin murisi ..."ın, 21.09.2012 tarihinde Garanti Bankası şubesinden 52.000,00 TL tutarında konut kredisi kullandığını, söz konusu kredinin davalı şirket tarafından 21.09.2012 başlangıç ve 21.09.2017 bitiş tarihli hayat sigortası ile sigortalandığını, murisin 10.10.2013 tarihinde vefat ettiğini, davalı şirkete İskenderun 1. Noterliğinin ihtarnamesiyle kredi borcunun ödenerek kapatılmasının ihtaren bildirildiğini, davalı şirketin bugüne kadar cevap vermediğini, taraflar arasında yapılan 21.09.2012 başlangıç tarihli ve 19052686/0/0 sertifika nolu "Uzun Süreli Kredi Hayat Sigortası Özel Sertifakası"na göre, murisin ölümü halinde kredi borcunu ödeme yükümlülüğünün sigorta şirketine ait olduğunu, murisin özürlü kadrosu ile görev yaptığını, kredi başvurusu sırasında sağlık problemlerinin olduğunun banka ve davalı sigorta şirketince bilindiğini beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkillerinin murisi ..."ın ölümü nedeniyle davalı şirket ile
yapılan hayat sigortası poliçesi teminat bedelinden şimdilik 43.700,00 TL"nin davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi ilamında toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabul -kısmen reddiyle, 21.870,50 TL"nin davalıdan alınarak veraset belgesindeki (Bursa 5. Noterliğinin 23/10/2013 tarihli, 13523 yevmiyeli veraset belgesine göre bedel toplamı 4 pay kabul edilerek, 1 pay davacı ..."a, 3 pay davacı ... "a ait olacak şekilde 9) hisseleri nispetinde davacılara ödenmesine, davacıların fazlaya ilişkin istemlerinin reddine karar verilmiş; davacılar vekili ile davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nce; davacıların istinaf başvurusunun reddine, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/940 Esas, 2017/194 karar ve 23/02/2017 tarihli kararı kaldırılarak, davanın reddine karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; hayat sigortası poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar murisinin kullanmış olduğu banka kredisi nedeniyle, 21/09/2012-21/09/2017 tarihlerini kapsayan hayat sigorta sözleşmesi düzenlenmiş; poliçenin düzenlenmesinden sonra, 10/10/2013 tarihinde davacıların murisi vefat etmiştir.
Sigorta sözleşmeleri iyi niyet sözleşmeleri olup, taraflar sözleşme kurulması aşamasında birbirlerini aydınlatma yükümlülüğü altındadır.
Riziko ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın 1439. maddesinde "(1)Sigortacı için önemli olan bir husus bildirilmemiş veya yanlış bildirilmiş olduğu takdirde, sigortacı 1440. maddede belirtilen süre içinde sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir. İstenilen prim farkının on gün içinde kabul edilmemesi hâlinde, sözleşmeden cayılmış kabul olunur. Önemli olan bir hususun sigorta ettirenin kusuru sonucu öğrenilememiş olması veya sigorta ettiren tarafından önemli sayılmaması durumu değiştirmez.
(2)Rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim
arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder." düzenlemesi yer almaktadır.
Yine poliçe ve riziko tarihinde yürürlükte bulunan Hayat Sigortaları Genel Şartları’nın C.2 maddesinde "Sözleşmenin Yapılması Sırasındaki Beyan Yükümlülüğü:
2.1-Sigortacı, bu sözleşmeyi, gerek sigorta ettiren gerekse bilgisinin olduğu hallerde hayatı sigorta edilenlerin ve temsilci aracılığıyla sigorta yapılıyorsa temsilcinin de beyanını esas tutarak yapmıştır.
2.2-Gerek sigorta ettiren gerekse sigortalı ve temsilci,sigorta sözleşmesinin yapılması sırasında kendisince bilinen ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri bildirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün ihlali halinde, sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde sözleşmeden cayabilir veya sözleşmeyi yürürlükte tutarak sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir. Ancak, sigortacının bildirilmemiş, eksik veya yanlış bildirilmiş olan hususları bilmesi veya ihbar etmemenin ya da yanlış ihbar etmenin kusura dayanmaması halinde cayma caiz değildir. Bu durumda rizikonun kabul edildiğinden daha yüksek olması nedeniyle daha fazla bir prim alınması gerekiyorsa sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir.
Sigorta ettiren, talep edilen prim farkını kabul ettiğini sekiz gün içinde bildirmediği takdirde sözleşmeden cayılmış olur. Ancak, prim farkının kabul edilmemesi nedeniyle sözleşmeden cayılması sigortacının gerçeğe aykırı veya eksik beyanı öğrendiği tarihten itibaren bir aylık süre içinde söz konusudur.Beyan yükümlülüğünün kasıtlı ihlalinde sigortacı riziko gerçekleşmiş olsa bile sözleşmeden cayabilir ve prime hak kazanır.
Kastın söz konusu olmadığı durumlarda riziko; sigortacı durumu öğrenmeden önce veya sigortacının cayabileceği veya caymanın hüküm ifade etmesi için geçecek süre içinde gerçekleşirse, sigortacı tazminatı o tazminata ilişkin olarak tahakkuk ettirilen prim ile tahakkuk ettirilmesi gereken prim arasındaki orana göre öder.
2.3-Cayma veya prim farkını talep etme hakkı süresinde kullanılmadığı takdirde düşer.
2.4-Sözleşme akdedilmesinden itibaren aralıksız veya itirazsız olarak iki yıl süreyle yürürlükte kalmışsa artık sigortacı sözleşmeden cayamaz ancak durumu öğrendiği tarihten itibaren sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir. Ancak, sigortalı talep edilen prim farkını kabul etmezse rizikoya ilişkin olarak alınan prim ile alınması gereken prim arasındaki oran çarpılır çıkan miktar tazminat olarak ödenir.
2.5-Eksik ve yanlış beyan fazla prim alınmasına neden olmuşsa, fazla alınan miktar sigorta ettirene gün esası üzerinden iade olunur." hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda BAM Dairesince her ne kadar; sigortalının ölüm sebebi olan karaciğer yetmezliği hastalığını poliçe düzenlenmesi sırasında bildiği, buna rağmen "Uzun Süreli Kredi Hayat-Yaşa Özel Sertifikası" isimli poliçenin "Sigortalı Adayının Sağlık Beyan Formu" bölümünde yer alan herhangi bir hastalığının bulunup bulunmadığına dair soruların tamamına olumsuz cevap verdiği, bu nedenle beyan yükümlülüğünün ihlalinde kusurunun kast derecesinde olduğu ve bildirilmeyen hastalık ile ölüm arasında illiyet bağı bulunduğu dikkate alınarak sigortacının poliçe teminat bedelini tazmin bedelini ödeme borcunun bulunmadığı, mahkemece bilirkişi raporları esas alınarak verilen kısmen kabul, kısmen red kararının yerinde olmadığı kanaatine varılarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına ve davanın esastan reddine karar verilmiş ise de; kredi kullandığı ve hayat sigortası poliçesinin düzenlendiği tarihten 12 yıl önce karaciğer yetmezliği teşhisi konulan ve 2005 yılında karaciğer nakli ameliyatı geçiren muris ..."ın, kredi başvurusu sırasında sigorta şirketinin acentesi olarak hareket eden Banka Şubesine ibraz ettiği maaş bordrosunda "Engelli" ibaresinin bulunması karşısında, sağlık formunda listelenen ya da başka bir hastalığınız var mı sorusuna "Hayır" cevabını veren murisin karaciğer yetmezliği hastalığını bildirmemesi nedeniyle müterafık kusuru var ise de, salt bu nedenle davanın reddedilmesi, acente banka şubesinin, sigortalının maaş bordrosunda engelli olduğunun görülmesine rağmen, engellilik halinin nedenleri ve dayanak engellilik raporu ile ilgili gerekli araştırmayı yapmaksızın poliçeyi düzenlemesi nedeniyle müterafık kusurunun olduğu düşünülmemesi doğru olmayıp, yanılgılı değerlendirme ve gerekçeyle, ilk derece mahkemesi kararına yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nun 371/1-a maddesi gereğince, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına; dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde davacılara geri verilmesine, 25/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.