4. Ceza Dairesi 2015/26679 E. , 2016/3668 K.
"İçtihat Metni"
Hakaret ve tehdit suçlarından şüpheliler ... ve ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda,...Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 27/03/2015 tarihli ve 2015/20308 soruşturma, 2015/15004 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin.... Sulh Ceza Hakimliğinin 15/05/2015 tarihli ve 2015/1334 değişik iş sayılı kararının,... Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12/10/2015 gün ve 335623 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, şüpheliler hakkında hakaret ve tehdit ettikleri iddiası üzerine yürütülen soruşturma sonucu, şüpheliler hakkında kamu davası açmayı haklı gösterecek somut ve yeterli delil elde edilemediği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 160. maddesinde yer alan "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 14/11/2007 tarihli ve 2007/9636-9375 sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, müşteki tarafından hakaret ve tehdit fillerinin 06/03/2015 tarihli apartman yönetim toplantısının yapıldığı sırada gerçekleştiğinin iddia edilmesi karşısında, toplantı esnasında kimlerin hazır olduğu kolluk marifeti ile tespit edilerek tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerinin tespiti gerektiği, dolayısıyla şikâyetçinin yakınması üzerine eksik araştırma yapıldığı, ortada 5271 sayılı Kanun"a uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanun"un 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Hakaret ve tehdit suçlarından şüpheliler ... ve ... hakkında yapılan soruşturma sonucunda,...Cumhuriyet Başsavcılığının 27/03/2015 tarihli kararıyla, somut ve yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiği, müştekinin karara süresinde itirazı üzerine,.... Sulh Ceza Hakimliğinin 15/05/2015 tarihli kararıyla itirazın reddine karar verildiği, kesin olan bu karara karşı müşteki ..."in eksik soruşturma yapıldığına ilişkin müracaatı üzerine, kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karara, müşteki tarafından eksik soruşturma yapıldığı gerekçesiyle yapılan itirazın reddine dair merci kararının, hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler." 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
Aynı Kanun"un 6545 sayılı Kanun’la değişik “Cumhuriyet savcısının kararına itiraz” başlıklı 173. maddesinde ise;
“(3) (Değişik: 18/6/2014-6545/71 md.) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) (Değişik: 25/5/2005 - 5353/26 md.) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.” hükümleri yer almaktadır.
Yukarıda yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, Ceza Muhakemesi Kanununun “soruşturma” başlıklı 2. kitabında, Cumhuriyet savcısının, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için suç soruşturmasına ilişkin süreci nasıl yürüteceği ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi durumunda, itirazı incelemekle görevli hakimliğin görevleri açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bu çerçevede, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen hakimlik, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
Diğer taraftan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 13. maddesi uyarınca da, temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen kimselere etkili bir başvuru yapma hakkı tanınması zorunlu olup, anılan hükmün uygulanmasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında, (Örn: Vilko E. - Finlandiya kararı 2007; Sürmeli - Almanya kararı 2006) etkili başvuru yolunun hem teoride, hem pratikte erişilebilir, yeterli ve etkili olması gerektiği belirtilmektedir.İnceleme konusu somut olayda; müşteki ... kollukta vermiş olduğu 09.03.2015 tarihli ifadesinde, üst kat komşusu olan şüpheli Mehmet"in evinden sürekli gürültü gelmesi nedeniyle, apartman toplantısında bu konuyu gündeme getirdiğinde, şüpheli Mehmet ve oğlu ..."ın üzerine yürüyerek hakaret ve tehdit ettiklerini, toplantıda bulunan yönetici... ile diğer komşuların araya girerek kavgaya engel olduklarını belirterek şikayetçi olduğu, Cumhuriyet Başsavcılığınca toplantıda bulunan kişilerin kim olduğu araştırılıp dinlenilmeden, yalnızca kollukta dinlenilen ..."in beyanı esas alınarak, delil yetersizliğinden takipsizlik kararı verildiği görülmektedir.
Bu itibarla, itiraz merciince, soruşturmanın eksik yapılmış olduğu gözetilerek, takipsizlik kararına yapılan itirazın kabulüyle, müştekinin itiraz dilekçesinde isimlerini verdiği tanıklar ... ve ..."nun dinlenilmesi ve soruşturmanın tamamlanması için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi gerekirken, itirazın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1-Hakaret ve tehdit suçlarından şüpheliler ... ve ... hakkında .... Sulh Ceza Hakimliğince verilen 15/05/2015 tarihli ve 2015/1334 değişik iş sayılı kararın, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2-Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 29.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.