4. Ceza Dairesi 2015/27112 E. , 2016/3664 K.
"İçtihat Metni"Basit tehdit suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda,...Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 29/01/2015 tarihli ve 2015/11457 soruşturma, 2015/11597 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin, mercii...... Sulh Ceza Hakimliğinin 18/02/2015 tarihli ve 2015/775 değişik iş sayılı kararının, ... Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04/11/2015 gün ve 352335 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 160. maddesinde yer alan "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür."" şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, şüpheliye atılı eylemin soruşturması şikayete bağlı bulunan 5237 sayılı Kanun"un 106/1-2. cümledeki "basit tehdit suçunu" oluşturabileceği ancak bu suça ilişkin şikayet süresinin 6 aylık zamanaşımına tabi bulunduğu ve 11/06/2014 tarihinde şikayet zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilerek bu karara yönelik itirazın da reddine karar verilmiş ise de, dosyadaki bilgi ve belgelerle müşteki vekilinin sonraki dilekçelerindeki açıklamalara göre, esasen suç tarihinin 11/01/2015 olmasına rağmen zuhulen ilk şikayet dilekçesinde 11/01/2014 olarak yazıldığı ve bu itibarla da 6 aylık şikayet süresinin dolmadığı, ortada 5271 sayılı Kanun"a uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanun"un 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapılmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Basit tehdit suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma sonucunda, ... Cumhuriyet Başsavcılığının 29/01/2015 tarihli kararıyla, 6 aylık şikayet süresinin geçtiği gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiği, müşteki vekilinin karara süresinde itirazı üzerine,.... Sulh Ceza Hakimliğinin 18/02/2015 tarihli kararıyla itirazın reddine karar verildiği, kesin olan bu karara karşı müşteki Nihat Yıldız vekilinin eksik soruşturma yapıldığına ilişkin müracaatı üzerine, kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karara, müşteki vekili tarafından eksik soruşturma yapıldığı gerekçesiyle yapılan itirazın reddine dair merci kararının, hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler." 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
Yukarıda yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, Ceza Muhakemesi Kanununun “soruşturma” başlıklı 2. kitabında, Cumhuriyet savcısının suç soruşturmasına ilişkin süreci nasıl yürüteceği ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi durumunda, itirazı incelemekle görevli hakimliğin görevleri açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bu çerçevede, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen hakimlik, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
İnceleme konusu somut olayda; müşteki ...vekili aracılığıyla Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği dilekçesinde, resmi nikahlı eşi olan ..."ın, 2013 yılı Temmuz ayından itibaren müşterek konutlarını terk ederek..."a ailesinin yanına gittiğini, ısrarlarına rağmen dönmemesi üzerine, aile mahkemesinden ihtar gönderdiğini, yasal 4 aylık süre sonunda telefonda görüştüklerinde, müşterek çocuklarının Bursa"daki akrabalarının yanına gönderilmesine ilişkin talebini reddettiği için, şüpheli ..."nın "Bundan sonra aile büyükleriyle görüşürsün, görürsün sen" diyerek tehdit ettiğini ifade ederek şikayetçi olduğu, Cumhuriyet Başsavcılığınca yasal 6 aylık şikayet süresinin geçirildiği gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiği görülmektedir.
Müşteki vekili takipsizlik kararına itiraz ederken, telefon görüşmesinin 11.01.2015 tarihinde yapılmış olmasına rağmen şikayet dilekçesine sehven 11.01.2014 olarak yazdığını belirterek, soruşturmanın devam etmesi için takipsizlik kararına itiraz etmiş, itirazı Sulh Ceza Hakimliğince reddedilmiştir. Dosya içerisinde görüşme dökümleri ve arama kayıtlarının bulunmadığı görülmektedir.
Kanun yararına bozma isteminde, şikayetin süresinde yapıldığı anlaşıldığından, takipsizlik kararının bu noktadan hatalı olduğu gerekçesiyle, merci kararının kaldırılması istenilmektedir.
Şüpheli Hülya"nın söylediği iddia olunan "Bundan sonra aile büyükleriyle görüşürsün, görürsün sen" sözü, şikayete konu edildiğinden, sair tehdit suçunun unsurlarının incelenmesi gerekmektedir.5237 sayılı TCK"nın 106/1. maddesinde tehdit suçunun temel şekli düzenlenmişken, sair tehdit suçuna ilişkin 2. cümlesinde "sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise" ibaresine yer verilerek, sair tehdidin "kötülük bildirimi" tarzında yapılması gerektiği ifade edilmiştir. Bu düzenlemeden hareketle hayat, vücut dokunulmazlığı, cinsel dokunulmazlık ve malvarlığı değerlerine yönelik tehdit dışında kalan bir ifadenin, sair tehdit olarak kabul edilebilmesi için açık bir kötülük bildirimi ve niyetini içermesi veya oluşa göre tereddüde mahal vermeyecek şekilde bu yönde algılanması gerekmektedir. Bu nedenle, özellikle haksız bir fiil veya hukuksuz bir uygulamaya tepki olarak ortaya konulan ve yasal yollara başvuruyu da içinde barındırabilecek tarzda yorumlanabilecek ifadeler, sözlerin sarf edildiği doğal ortamın bütünlüğü içerisinde değerlendirildiğinde, tehdit suçunun oluşması için aranan uygunluk, elverişlilik, yeterlilik koşullarını içermeyecektir.
İnceleme konusu somut olay bu açıklamalar ışığında bir bütün olarak değerlendirildiğinde, boşanma sürecinin devam ettiği bir ortamda, müşterek çocuğun annesi olan şüpheliye ve akrabalarına gönderilmemesi üzerine, şüpheli ..."nın söylediği iddia olunan "Bundan sonra aile büyükleriyle görüşürsün, görürsün sen" sözlerinin “gerçek bir tehdit” niteliğinde olmayıp, yasal tanımda yer alan açık bir kötülük bildirimini içermediği anlaşıldığından, neticesi itibariyle yerinde görülen merci kararına yönelik kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 29.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.