Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2018/129
Karar No: 2018/246
Karar Tarihi: 21.02.2018

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/129 Esas 2018/246 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2018/129 E.  ,  2018/246 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi


    Taraflar arasındaki "menfi tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 22.03.2012 gün ve 2010/898 E., 2012/150 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 02.07.2013 gün ve 2013/4100 E., 2013/4575 K. sayılı kararı ile:
    "...Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin sabit fiyat ile peşin ödemeli ortağı olması sebebiyle sadece genel gider ve altyapı giderlerinden sorumlu olduğunu, devam eden konutların finansmanı için herhangi bir aidat ödeme yükümlülüğü bulunmadığını, müvekkilinden 27.127,50 TL"nin talep edilmesinin haksız olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin davalı kooperatife anılan miktar kadar borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının, 10.09.2008 tarihinde ortaklığa kabul edildiği, bu tarihten sonra yapılan 27.04.2003 tarihli genel kurulda peşin ödemeli ortak alınmasına karar verildiği, oysa davacının anılan karardan önce ortak olduğu ve yönetim kurulunca davacının peşin ortaklığa alınmasına ilişkin 29.12.2003 tarihli kararının geçerli olmadığı, davacının peşin ortaklığı ile ilgili açıkça alınmış bir genel kurul kararı da bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacının davalı kooperatife 1.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 23.madde hükmü uyarınca, ortaklar hak ve yükümlülüklerde eşit konumda olduklarından, yönetim kurulu bu ilkenin dışına çıkmak istediği taktirde, bu hususu, genel kurul gündemine alarak, genel kurulun tartışmasına açıkça sunması gerekmekte veya genel kurulun yapılan uygulamayı açıkça ya da zımnen benimsemesi icap etmektedir. Bu nedenle, sabit ve peşin aidat ödemek suretiyle ortaklığa alınmadaki bu usule uyulmamışsa, böyle bir ortağın, (devam eden inşaatların finansmanına katılımı için) üyelik aidat yükümlülüğü devam eder. Açıklanan bu usule uyulmuşsa, ortaklığa alınmadaki bu farklılık, ortaklığa alındıktan sonra üyelik aidatı istenmesini mümkün kılmaz ise de, kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve altyapı giderlerinden ortağın sorumluluğu devam eder. Genel kurulca açık yetki verilmedikçe ya da benimsenmedikçe 1163 sayılı Kanun"un 23. maddesine aykırı şekilde yönetim kurulunun diğer ortaklardan farklı statüde ortaklığa kabul kararı vermesine veya akçalı konularda bir ortağı farklı statüde ortaklığa kabul kararı vermesine geçerli hukuki sonuç bağlanamaz. Somut olayda, davacının peşin bedelli ortaklığı ile ilgili açıkça alınmış bir genel kurul kararı bulunmadığı gibi, sonradan böyle bir üyeliği açıkça benimseyen bir genel kurul kararı da alınmadığından, mahkemece davacının peşin bedelli ortak olduğunun kabulü doğru olmamıştır. Ne var ki, davacıdan peşin ödeme alındığına ilişkin Yönetim Kurulu"nun 29.12.2003 tarihli kararı ile ihtar tarihi olan 28.06.2008 tarihleri arasında davalı kooperatifin davacıdan aidat istemediği anlaşıldığından, davacının peşin bedelli ortaklığının davalı kooperatifçe zımnen benimsediği sonucuna varılmalıdır. Bu durumda, mahkemece, davacının peşin ödemeli ortak olduğu kabul edilerek, davacının borcunun bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir..."
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, kooperatif ortağı tarafından açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, kooperatif genel kurulunun 27.04.2003 tarihli kararı uyarınca müvekkilinin davalı kooperatifin sabit fiyatla peşin ödemeli ortağı olduğunu, bununla ilgili olarak kooperatif yönetim kurulunun 29.12.2003 gün ve 337 sıra numaralı kararı aldığını ve Kayseri 7. Noterliğinin 30.12.2003 gün ve 47294 yevmiye numaralı belgesini müvekkiline verdiğini, bu ortaklık türünde belirlenen parayı peşin olarak yatıran üyelerin alt yapı giderleri dışında kooperatife başkaca hiçbir ödeme yapmayacağını, devam eden konutların finansmanı için herhangi bir aidat ödemeyeceğini, davacının da bütün parasal yükümlülüklerini yerine getirmesine karşın davalı kooperatifin kesin hesap çizelgesi düzenleyerek müvekkili hakkında 27.127,50 TL borç çıkararak ödenmesi isteğinde bulunduğunu, çizelgenin gerçeği yansıtmadığı gibi talebin haksız ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, davacının borçlu olmadığının tespiti ile %40 oranında kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, kooperatif genel kurulu tarafından 27.04.2003 tarihinde peşin ödemeyle kooperatife (yeni) üye alınmasına karar verildiği, davacının ise bu genel kurul kararından önce 10.09.1998 tarihinde üye olduğu, anılan kararın daha önce kooperatife üye olanlara uygulanmayacağı, 27.04.2003 tarihli genel kurul kararının 11. maddesinde açıkça davacının isminin zikredilmediği, açıkça ve bireysel olarak davacının ismi belirtilerek peşin ödeme ile üye alınmasına karar verilmiş olsaydı ancak o zaman davacının bu konudaki iddiasının dikkate alınabileceği,diğer üyelerden farklı bir statü, hak ya da vecibe öngören yönetim kurulu kararlarının geçerli olabilmesi için de genel kurulun bunu müzakere edip görüşmesi ve kabul etmesi gerektiği, bu nedenle davacının normal bir üye gibi ödeme yapma sorumluluğunun bulunduğu, öte yandan davacıya ait daire maliyetinin 46.000,00 TL, şerefiye bedelinin 2.000,00 TL yaptığı toplam ödemelerin ise 21.872,50 TL olup, hâlen 26.127,50 TL borcunun bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ve davacının 1.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine, kötü niyet tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiştir.
    Karar davacı vekilince temyiz edilmiş, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen gerekçeyle bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece, bozma kararında belirtilenin aksine önceki kararda davacının peşin bedelli ortak olarak kabul edilmediği, diğer yandan bozma kararında davacının peşin bedelli ortaklığının davalı kooperatifçe zımnen benimsediği belirtilmiş ise de genel kurulca açıkça alınmış bir karar olmadıkça yönetim kurulunca üyeden sadece belli bir dönem için aidat istenmemiş olmasının zımni kabul şeklinde yorumlanmasının üye lehine kazanılmış bir hak bahşetmeyeceği, bu durumun Kooperatifler Kanunu"nun 23. maddesindeki ortaklar arasındaki eşitlik ilkesine aykırı olacağı gibi uygulamada da diğer üyeler ve kooperatif aleyhine haksız kazançlara yol açabileceği gerekçesiyle önceki hükümde direnilmiştir.
    Direnme kararını davacı vekili temyize getirmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacıdan peşin ödeme alındığına ilişkin Kooperatif Yönetim Kurulunun 29.12.2003 tarihli kararı ile ihtar tarihi olan 28.06.2008 tarihleri arasında davacı üyeden aidat istenmemiş olmasının, onun peşin ödemeli ortaklığının davalı kooperatifçe zımnen benimsediği sonucunu doğurup doğurmayacağı, varılacak sonuca göre davacının peşin ödemeli ortak olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle kooperatiflerde ortaklığın kazanılmasına ilişkin düzenlemelerin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.
    Bilindiği üzere 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 1. maddesinde kooperatifin tanımı yapılmış ve tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek kişilerle kamu tüzel kişileri tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklar olarak ifade edilmiştir.
    Kooperatiflerde ortaklık sıfatının kazanılması beş hâlde söz konusu olabilir. İlk olarak kooperatifin kuruluşunda kurucu ortaklar, kuruluşun gerçekleşmesiyle ortak sıfatını aslen kazanırlar. Daha sonraki evrede ise giriş talebinin kabulü yoluyla veya payın bir başkası tarafından devir alınmasının yönetim kurulu tarafından kabulüyle ortaklık gerçekleşir. Bir diğer ihtimal olarak ortaklığın taşınmaz mülkiyetine veya bir teşebbüsün işletilmesine bağlandığı durumlarda, taşınmazın veya işletmenin devir alınması hâlinde ortaklık sıfatı kazanılır. Son olarak ise ana sözleşmede hüküm bulunması durumunda miras ile kooperatif paydaşlık hakkı kazanılır.
    Kooperatifleri tanımlayan 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 1. maddesinde kooperatiflerin "değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklar" olduğu belirtilmiş olmakla Türk hukukunda “açık kapı ilkesi” benimsenmiştir.
    Kooperatifler Kanunu"nun ortaklığa girme koşullarını düzenleyen 8. maddesi;
    "Kooperatif ortaklığına girmek için gerçek kişilerin medeni hakları kullanma yeterliliğine sahip olmaları gerekir. Ortak olmak isteyen gerçek ve tüzelkişiler, kooperatif anasözleşmesi hükümlerini bütün hak ve ödevleriyle birlikte kabul ettiklerini belirten bir yazı ile kooperatif yönetim kuruluna başvururlar. Kooperatif, ortaklarına kendi varlığı dışında şahsi bir sorumluluk veya ek ödemeler yüklüyor ise ortak olmak isteği, bu yükümlerin yazılı olarak kabul edilmesi halinde değer taşır.
    Yönetim Kurulu; ortaklar ile ortak olmak için müracaat edenlerin anasözleşmede gösterilen ortaklık şartlarını taşıyıp taşımadıklarını araştırmak zorundadır.
    Yapı kooperatiflerinde konut, işyeri ve ortak sayısı genel kurulca belirlenir. Yönetim Kurulu, genel kurulca kararlaştırılan sayının üzerinde ortak kaydedemez." hükmünü içermekte olup, anılan düzenleme uyarınca kooperatife üye olunabilmesi objektif koşullara bağlanmıştır.
    Görüleceği üzere kooperatiflerde ortaklık (üyelik) sıfatı, ortak olmak isteyen gerçek ve tüzel kişilerin giriş bildirimi ile yönetim kuruluna başvurmaları ve yönetim kurulunun ortaklığa kabul kararı ile gerçekleşmektedir.
    Bu aşamada yönetim kurulu kararı alınmadan eylemli olarak, diğer bir anlatımla zımnen ortaklığa kabul edilmiş sayılma durumunun da açıklanmasında yarar vardır.
    İlke olarak kooperatiflere üyelik kaydının, yetkili organlarının bu hususta verecekleri açık bir kararla olması yanında, böyle bir karar olmasa dahi ortak olmak isteyen kişinin ödemelere davet olunması ve düzenli olarak yaptığı ödemelerin kooperatifçe kabul olunması ya da kişinin genel kurul toplantılarına çağrılması gibi kişiyi ortak olarak kabul eden işlemlerin yapılması suretiyle eylemli şekilde ortaklık sıfatının kazanılabileceği de kabul edilmektedir. Yani ortaklığa kabul açıkça olabileceği gibi örtülü olarak da mümkündür.
    Yine açık kapı ilkesi gereği ortak sıfatını kazanan herkesin kooperatiften çıkma hakkı (Kooperatifler Kanunu m.10) olduğu gibi, ana sözleşmede açıkça belirtilmiş olan nedenlerle ortağın ihracına karar verilmesi de mümkündür (Kooperatifler Kanunu m.16).
    Diğer taraftan, kooperatiflerde ortaklar arasında hak ve borçlar bakımından eşitlik esastır. Nitekim Kooperatifler Kanunu"nun "hak ve vecibelerde eşitlik" başlıklı 23. maddesinde " Ortaklar bu kanunun kabul ettiği esaslar dahilinde hak ve vecibelerde eşittirler." şeklinde emredici bir kural öngörülmüştür. Bu kural uyarınca aynı durumda olan ortaklar arasında ayrım yapılamaz.
    Yargısal kararlarda eşitlik ilkesi "mutlak" ve "nispi" olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
    Mutlak eşitlik, ortaklar arasındaki farklılıkları göz önüne almadan ve değerlendirmeden tanınan eşitliktir; ortakların kooperatife katkıları ne olursa olsun, her ortağa genel kurulda bir oy hakkı tanınmasında olduğu gibi. Nispi eşitlikte ise ortakların çeşitli nedenlerden doğan farklı durumları göz önüne alınarak değerlendirme yapılmakta ve sonuçta eşit olacak biçimde bir ölçüt uygulanmaktadır.
    Uyuşmazlıkta sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için kooperatif organlarından olan "genel kurul" ile "yönetim kurulu" hakkındaki hükümlere de değinmek gerekmektedir.
    Kooperatifler Kanunu"nun 42. maddesi uyarınca genel kurul bütün ortakları temsil eden en yetkili organdır. Genel kurul kooperatifin karar organı olup, belirli koşullarda toplanıp kanun ve anasözleşme uyarınca belirli konularda karar alabilen ortaklar topluluğudur. Kooperatifler Kanunu"nun 45. maddesinde genel kurulun toplantı şekli, zamanı, nisabı, ilgili bakanlığa ve mülki idare amirliğine yazılı bildirim zorunluluğu, genel kurulun sevk ve idaresi hususları düzenlenmiştir.
    Genel kurul olağan ve gerektiğinde olağanüstü toplanır. Olağan toplantının her hesap devresi sonundan itibaren altı ay içinde ve en az yılda bir defa yapılması zorunludur. Toplantı nisabı anasözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantılarında ortakların en az 1/4"ünün şahsen veya temsilen hazır bulunması zorunludur. Toplantı çağrısına ve ilana gündemin yazılması zorunludur. Kooperatifler Kanunu"nun 46. maddesi uyarınca, kural olarak gündemde olmayan hususlar genel kurulda görüşülemez.
    Yine Kooperatifler Kanunu"nun 51. maddesinin birinci fıkrasında "Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunur." denilerek, ikinci fıkrasındaki kararlar dışında gerekli toplantı yeter sayısı sağlanarak yapılmakta olan bir genel kurulda oyların yarıdan bir fazlası karar yeter sayısı olarak belirlenmiştir.
    Genel kurulda usulüne uygun olarak alınan kararlar bütün ortakları bağlayıcı niteliktedir. Kooperatifler Kanunu"nun 53. maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca, genel kurul kararlarının kanuna, anasözleşmeye ve iyiniyet esaslarına aykırı olduğu iddiası ile iptali istenebilir.
    Yönetim kurulu ise, anasözleşme ve kanun hükümleri içinde kooperatif faaliyetlerini yöneten ve onu temsil eden icra (yürütme) organıdır. Yönetim Kurulu en az üç üyeden kurulur. Bunların ve yedeklerinin kooperatif ortağı olmaları şarttır. Kooperatifi resmî dairelerle, mahkemeler ve üçüncü kişilere karşı yönetim kurulu temsil eder.Yönetim kurulu kooperatifi basiretli bir tacir gibi yürütmekle görevlidir.
    Bu genel açıklamalar kapsamında somut olaya gelindiğinde, az yukarıda açıklanan eşitlik ilkesi gereğince ortaklar hak ve yükümlülüklerinde eşit olduklarından, normal statüdeki ortaklardan farklı olarak sabit ve peşin ödeme ile ortak alımına karar verilebilmesi için bu hususun genel kurulun gündemine alınması ve genel kurul tarafından tartışılarak bir karar verilmesi gerektiği açıktır. Nitekim, davacı ..."ın 1998 yılından beri üyesi olduğu davalı kooperatif genel kurulunun 27.04.2003 tarihli toplantısında kooperatife peşin ödeme ile üye alınması hususu gündeme alınmış ve belirtilen statüde üye alınmasına gündemin 11. maddesinde karar verilmiştir. Davalı kooperatifin 2003 yılı genel kurulunda oy birliği ile alındığı görülen bu karar, kooperatif yönetim kurulunca uygulamaya konulmuş ve halihazırda kooperatifin mevcut tüm üyelerinin yararlanmasına açılmıştır. Bu kapsamda kendisine zemin ve çatı katından daire isabet edenlerin 8.000.000.000 TL, bunlar dışında kalan daire sahiplerinin ise 9.000.000.000 TL toplu ödeme yaptıkları takdirde aidat ödeme yükümlülüğünden muaf tutulacakları belirtilerek, peşin ödemeyle üyelik uygulamasından yararlanma koşul ve süresinin üyelere bildirildiği görülmektedir. Davacının da tüm üyelerin yararlanmasına açık olan bu uygulamadan yararlanmak üzere başvuruda bulunduğu ve başvurusunun kooperatif yönetim kurulunun Kayseri 7. Noterliğince onaylandığı görülen 29.12.2003 gün ve 337 numaralı kararı ile kabul edildiği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan 27.04.2003 tarihli genel kurulda alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya iyi niyet kurallarına aykırı olduğu yönünde bir iddia da ileri sürülmemiştir.
    Bu durumda, kooperatif genel kurulu tarafından mevcut tüm ortakları kapsar şekilde eşitlik ilkesine uygun olarak alınan karar ve belirlenen kurallar çerçevesinde davacının peşin ödemeli ortak olduğu son derece açıktır.
    Yerel mahkemece, davacının bu ortaklık sıfatı dikkate alınarak davalı kooperatife bir borcunun bulunup bulunmadığının buna göre belirlenmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, kooperatife peşin ödeme ile ortak alınmasına karar verme yetkisi genel kurula ait olmakla birlikte, genel kurulca peşin ödeme ile ortak alınmasına ilişkin kararda kaç sayıda ortak alınacağı ve peşin ödeme tutarının açıkça belirtilmesi gerektiği, somut olayda 27.04.2003 tarihli kararda ise ortak sayısı ve tutarının belirtilmediği, böyle olunca da genel kurul kararının unsurlarının tam olmadığı, ancak davacıdan peşin ödeme alındığına dair yönetim kurulunun 29.12.2003 tarihli kararı ile ihtar tarihi olan 28.06.2008 tarihi arasında kendisinden bir aidat istenmediği, yönetim ve denetim kurulu kararlarının her yıl olağan genel kurulda okunduğu dikkate alındığında, bu durumu bilen ve olumsuz bir tavır takınmayan kooperatif genel kurulunun davacının peşin ödemeli ortaklığını örtülü olarak (zımnen) kabul ettiği ve yerel mahkeme direnme kararının bu gerekçe ile bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de yukarıda açıklanan nedenlerle bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
    Hâl böyle olunca yerel mahkeme direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekir.
    Ayrıca, Özel Daire bozma kararında, "…Somut olayda, davacının peşin bedelli ortaklığı ile ilgili açıkça alınmış bir genel kurul kararı bulunmadığı gibi, sonradan böyle bir üyeliği açıkça benimseyen bir genel kurul kararı da alınmadığından, mahkemece davacının peşin bedelli ortak olduğunun kabulü doğru olmamıştır..." şeklinde bir açıklama yer almış ise de, bu cümlenin maddi hata sonucu yazıldığı Hukuk Genel Kurulu görüşmeleri sırasında belirlenmiş olup, belirtilen ifadelerin bozma kararı kapsamından çıkartılması gerektiği kabul edilmiştir.
    SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının, Özel Daire bozma kararında yer alan “…Somut olayda, davacının peşin bedelli ortaklığı ile ilgili açıkça alınmış bir genel kurul kararı bulunmadığı gibi, sonradan böyle bir üyeliği açıkça benimseyen bir genel kurul kararı da alınmadığından, mahkemece davacının peşin bedelli ortak olduğunun kabulü doğru olmamıştır...” ifadeleri çıkartılmak suretiyle yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 21.02.2018 gününde oy çokluğu ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi