Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/9875
Karar No: 2019/378
Karar Tarihi: 16.01.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/9875 Esas 2019/378 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı Hazine vekili, 125 ada 54 parsel sayılı taşınmazın kadim mera olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve mera olarak sınırlandırılmasını istemiştir. Davalı, taşınmazın atalarından kaldığını ve 1309 tarihli tapu kaydıyla kapsandığını savunmuştur. Mahkeme, çayır vasfındaki taşınmaz ile mera arasında aşırı kot farkı bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak Yargıtay, mera davalarında tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılması gerektiğini belirterek, davada noksan inceleme ve araştırmanın yapıldığını ve hükmün bozulması gerektiğini vurgulamıştır. Kanun maddeleri olarak ise, 4342 sayılı Mera Kanunu'nun 3. ve 4. maddelerinde mera tanımı ve özel mülkiyete geçmeme, amacı dışında kullanılmama, zamanaşımına uymama ve sınırları daraltılmama hükümleri yer almaktadır. Ayrıca, 29. madde ise bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan merada bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceğini, idari sınırların aidiyet belirlemede önemli olmadığını ve idari sınırların sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önemli olduğunu belirtmektedir.
14. Hukuk Dairesi         2016/9875 E.  ,  2019/378 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10.09.2015 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 22.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı Hazine vekili, 2008 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tescil edilen 125 ada 54 parsel sayılı taşınmazın kadim mera olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve mera olarak sınırlandırılmasını istemiştir.
    Davalı, dava konusu taşınmazın atalarından kaldığını ve 150 yıldır kullandıklarını, 1309 tarih 5, 23, 1 nolu tapu kaydının taşınmazı kapsadığını, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, çayır vasfındaki taşınmaz ile mera arasında aşırı kot farkı bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
    Dava, mera iddiasına dayalı tapu iptali tescil istemine ilişkindir.
    Mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkına bağımsız veya birlikte tahsis edilmiş ya da kadimden beri hayvan otlatmak amacıyla kullanılan, hak sahiplerinin üzerinde intifa hakkı olan arazi parçasıdır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4).
    31.05.1965 tarihli ve 4/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile “...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı” öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir. Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder.
    Meraya elatmanın önlenmesi davası, kadim yararlanma hakkı olan köy veya belediye tüzel kişiliği ya da taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle Hazine tarafından açılabilir. Aynı şekilde, bir yerin mera olduğu iddiasıyla köy veya belediye tüzel kişiliğinin ya da Hazinenin tapu iptali ve sınırlandırma istemiyle dava açmasına olanak vardır.
    Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir. Tahsise dayanıldığında, dayanak belgelerin, ayrıca karşı tarafın savunmasında ileri sürdükleri kayıtların tüm geldileri ile birlikte merciinden getirtilmesi, kadimlik iddiası varsa bu hususun araştırılması, gerektiğinde köyün kuruluş tarihinin İçişleri Bakanlığından sorulması ve köyün kadim ya da muhdes olup olmadığının saptanması gerekir.
    Keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıkların çekişmeli mera veya yayla ile herhangi bir yararlanma ilişkisi bulunmayan, yansız anlatımda bulunabilecek, yöreyi iyi bilen ve çevre köy ya da kasabalarda yaşayan yaşlı kişilerden seçilmesi gerekir.
    Mahkemece yapılacak keşifte; tahsise dayanılıyorsa tahsis kayıtlarının yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığı ile uygulanması, dava konusu yeri kapsayıp kapsamadığının belirlenmesi, taşınmazın mera olmadığı iddiasının bulunması halinde varsa çevre taşınmazlara ait kayıtlar da uygulanarak dava konusu yeri ne şekilde okuduğunun çevre taşınmazlarla toprak yapısı kıyaslanarak uzman bilirkişiler aracılığı ile uyuşmazlığa konu yerin ve niteliğinin saptanması gerekir.
    Kadimlik iddiasında ise, yerel bilirkişi ve tanıklara taşınmazın kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı ve sınırları sorularak sonuca gidilmelidir.
    Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; dava konusu 125 ada 54 parsel sayılı taşınmaz 12.08.2008 yılında yapılan kadastro tespiti sırasında zilyetliğe dayalı olarak davalı adına tescil edilmiştir. Uyuşmazlık taşınmazın niteliğinin mera mı yoksa özel mülkiyete tabi çayır mı olduğu noktasında toplanmaktadır. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme sağlıklı bir sonuca ulaşmaya, hüküm kurmaya yeterli görülmemiştir. Davalı, 150 yıldır taşınmazın zilyetliklerinde bulunduğunu ve revizyon görmeyen muris ... bini ... ağaya ait 1309 tarih 5-23-1 nolu tapu kaydının kapsamında kaldığını ileri sürmüştür. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden dava konusu taşınmaz ve çevre taşınmazların davalı olduğu, davalıların aynı tapu kaydına dayandıkları anlaşılmaktadır. Dayanak tapu kaydının miktarı 5 dönüm olup sınırları gayrisabit ve genişlemeye elverişlidir. Dava konusu taşınmazın meradan açma olup olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde araştırılmalı, bunu için de öncelikle dava konusu taşınmaza komşu taşınmazların dosyaları ile birleştirme hususunun değerlendirilmesi ve diğer tüm dava konusu taşınmazlar ile bir bütün olarak yapılacak keşifde, kayıtlar yerel bilirkişilere ve tarafların gösterecekleri tanıklardan sorularak usulüne uygun olarak uygulanmalı, uygulama sırasında 3402 sayılı Kanunun 20/c, 21 ve 30, 32/3 maddeleri gözetilmeli, komşu mera parseli ile dava konusu taşınmaz toprak yapıları ziraat ve jeoloji mühendisi bilirkişiler vasıtasıyla incelenmeli, toprak bütünlüğünün bulunup bulunmadığı saptanmalı, ziraat ve jeoloji mühendisi bilirkişilerden ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, fen bilirkişisine keşfi izlemeye uygun fen bilirkişi raporu düzenlettirilmeli, inceleme ve araştırma sırasında tüm bu araştırmalardan sonra varılacak sonuca göre bir karar verilmesi yoluna gidilmelidir.
    Noksan inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün Bozulmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi