Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/2658
Karar No: 2021/11678
Karar Tarihi: 06.10.2021

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/2658 Esas 2021/11678 Karar Sayılı İlamı

Özet:


İş Mahkemesi'nde görülen bir davada, davanın rücuan tazminat istemine ilişkin olduğu belirtilerek, davacının tüm temyiz itirazları kabul edilirken, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerektiği belirtilmiştir. Dosyada yapılan ıslah istemi ise yazılı şekilde hüküm kurulması yerine, düzeltilerek onanmıştır. Bu sırada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 177. maddesine eklenen fıkra ile bozmadan sonra da ıslah yapılabilmesinin önü açılmıştır ancak bu durumun istisnası ıslah ile bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durumun ortadan kaldırılamayacağıdır. Kararda ayrıca, 5510 sayılı Yasa’nın 23. maddesine ilişkin bir hüküm kurulmuş olsa da, dava dilekçesinde ileri sürülmeyen bu talebin dikkate alınması talep ile bağlılık ilkesi ile çeliştiği belirtilerek isabetsiz bulunmuştur. Kanun maddelerine ilişkin detaylı açıklamalar yapılmamıştır.
10. Hukuk Dairesi         2020/2658 E.  ,  2021/11678 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrası, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki bentler dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2- Islah kurumu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)"nun ise 176’ncı ve devamı maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
    Islah, davacı veya davalının, iddianın ve savunmanın değiştirilmesi yasağı kapsamındaki usul işlemlerini, karşı tarafın iznine ve hâkimin onayına bağlı olmaksızın belli kurallar çerçevesinde bir defaya mahsus olmak üzere düzeltmesini sağlayan bir usul hukuku kurumudur.
    Bilindiği üzere, usul hukuku alanında geçerli olan temel ilke, yargılamaya ilişkin Kanun hükümlerinin derhal yürürlüğe girmesidir. Bu ilkenin benimsenmesinin nedeni ise usul hükümlerinin kamu düzeni ile yakından ilgili olmasıdır. Nitekim 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nin “zaman bakımından uygulanma” başlığını taşıyan 448. maddesi; “Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır.” hükmünü içermektedir. Mahkeme karar tarihi itibari ile 04.02.1948 tarihli ve 1944/10 Esas, 1948/3 Karar ve 06.05.2016 tarihli ve 2015/1 Esas, 2016/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararlarında da belirtildiği üzere bozmadan sonra ıslah yapılmasının mümkün olmadığı ve bu içtihadın değiştirilmesine gerek bulunmadığı kabul edilmiş olduğundan, bozma ilamından sonra yapılan ıslah geçerli olmayacaktır.
    Diğer taraftan, dosya temyiz incelemesi aşamasında iken 6100 sayılı HMK"nin 177. maddesine 22.07.2020 tarihinde 7251 sayılı Kanun"un 18. maddesi ile eklenen fıkra ile bozmadan sonra da ıslah yapılabilmesinin önü açılmıştır. Buna göre; "Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz."
    Yapılan değişiklik ile kural olarak bozma ilamından sonra ilk derece mahkemesinde tahkikat ile ilgili bir işlem yapılması halinde iş bu tahkikat bitinceye kadar ıslah yapılması mümkün hale getirilirken iş bu kuralın istinası ise yapılacak ıslah ile bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durumun ortadan kaldırılamayacağıdır.
    Eldeki davada ise, anılan yasal değişikliğin 28.07.2020 tarihi itibari ile yürürlükte olduğu ve bu tarihten önce tamamlanmış işlere uygulanma imkânının bulunmaması nedenleri ile davacının ıslah istemi dikkate alınmaksızın bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde görülmemiştir.
    3- Her ne kadar mahkemece 5510 sayılı Yasa’nın 23. Maddesi uyarınca hüküm kurulmuş ise de, dava dilekçesinde ileri sürülmeyen bu talebin dikkate alınması, talep ile bağlılık ilkesi ile çeliştiğinden isabetsiz bulunmuştur.
    Ne var ki, bu hususların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesindeki düzenleme gereği, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
    SONUÇ: Mahkeme hükmü tamamen silinerek yerine, “Davanın kabulü ile 10.202,45 TL peşin sermaye değerli gelirin, gelir bağlama kararının onay tarihi olan 25/05/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
    2-)Tahsili gereken 696,92 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsil edilerek hazineye irat kaydedilmesine (mahkememizin 2016/87 esas, 2017/1021 karar, 2017/449 harç sayılı ve 07/10/2017 tarihli harç tahsil müzekkeresinin iptaline),
    3-)Davacı tarafından, ikinci karar öncesinde karşılanmış olan toplam 1.898,00 TL yargılama gideri ile ikinci karardan sonra karşılanmış olan toplam 91,05 TL yargılama giderinden oluşan toplam 1.989,05 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
    4-)Davalı tarafından karşılanmış olan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
    5-)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
    6-)Karar tarihi itibariyle yargılama gideri olarak kullanılmamış olan bakiye avansların, karar kesinleştiğinde, talep aranmaksızın taraflara iade edilmesine,
    Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ edileceği tarihten itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay’a temyiz yolu açık olarak karar verildiği açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/12/2019” ibareleri yazılarak hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 06/10/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi