13. Hukuk Dairesi 2015/28490 E. , 2018/5701 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla)
Taraflar arasındaki maddi-manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı-bir.dos.davacısı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, 2000 yılında geçirdiği trafik kazası sonucu sol kolunu kaybettiğinden yaklaşık 12 yıldır yaşamını sağ eli ile sürdürdüğünü, 05.11.2011 tarihinde davalının sahibi olduğu kuaför dükkanına saçını yaptırmak üzere gittiğini, dükkanda kırık ayna parçaları ile yapılmış olan dekora ayağa kalkarken elini sürtmesi sonucu sağ el işaret parmağından yaralandığını, Anakent hastanesinde yanlış tedavi edildiğini ve parmağında kalıcı hasar meydana geldiğini, davalının dekor olarak kullanılan kırık ayna parçalarının köşelerinin keskinliğini ortadan kaldıracak işlemi yapmadığından kusurlu olduğunu ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000,00 TL maddi, 20,000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini dilemiş; birleşen davada ise davalı hastanede davalı doktorlar tarafından uygulanan yanlış tedavi nedeni ile parmağını hareket ettiremediğini ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hakları haklı kalmak kaydı ile 2.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan ortaklaşa ve zincirleme olarak tahsilini istemiştir.
Asıl ve birleşen dava davalıları, kusurları bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, saçını yaptırmak üzere gittiği asıl davanın davalısına ait kuaför dükkanında bulunan kırık ayna parçaları ile yapılmış dekora ayağa kalktığı sırada elini sürtmesi sonucu sağ el işaret parmağının yaralandığı, bunun üzerine birleşen dava davalısı hastanede diğer davalı doktorlar tarafından hatalı olarak tedavi edildiğini ve bu nedenle parmağını hareket ettiremediğini ileri sürerek maddi ve manevi tazminat talep etmiştir. Davalılar, kusurlarının bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemişlerdir. Asıl dava yönünden Mahkemece, delil tespiti dosyasında alınan bilirkişi raporuna dayanılmış ve duvara dekor olarak monte edilen aynaların yerden 1.30-1.50 metre yükseklikte duvara yapıştırılarak yapılan kırık aynalardan oluşan dekorun ancak dengesini kaybederek tutunmak için veya herhangi bir şeyi giyip çıkarmak için yapılacak hareketle elin çarpması nedeni ile müşterilere zarar verecek durumda olabileceğinin tespit edildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki; davacı kırık ayna parçalarının keskinliğini ortadan kaldırmak amacı ile işlem yapılmamış olması nedeniyle de davalının kusurlu olduğu ileri sürülmüş ve söz konusu raporda duvara dekor olarak yapıştırılan kırık ayna parçalarının bizote (kenarları traşlanmış cam/ayna) yapılmamış olduğu belirtilmiştir. Mahkemece, davacının bu iddiası üzerinde durulmadığı gibi hükme esas alınan tespit bilirkişisi raporu da kusur durumunun tespiti bakımından yeterli olmayıp, hükme esas alınamaz. O halde Mahkemece, davalının meydana gelen olayda kusurlu olup olmadığının tespiti bakımından konusunda uzman bilirkişiden Yargıtay, Mahkeme ve taraf denetimine elverişli rapor alınarak ve tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Birleşen dava yönünden, Mahkemece, alınan bilirkişi raporlarının birbirini teyit ettiği, yapılan tedavinin tıp kurallarına uygun olduğunun ve hekimlere kusur atfedilemeyeceğinin tespit edildiği gerekçesi ile ret kararı verilmiştir. Uludağ Üniversitesinden alınan bilirkişi heyet raporunda acilde görevli doktor davalı ... tarafından davacı yeterli muayene edilmiş olsa idi, hastadaki tendon kesisinin fark edileceği; hastanın 5 gün sonra aynı hastanedeki ortopedi polikliniğinde davalı doktor ... tarafından yeterli muayene yapılmadığı için tendon kesisinin tespit edilemediği, her iki doktorun da yeterli muayene yapmadığından tendon kesisini saptayamadıkları yönünde görüş bildirilmiştir. Buna karşın alınan Adli Tıp raporunda tedavi seyrinin tıp kurallarına uygun olduğu, hekimlere kusur atfedilemeyeceği bildirilmiş olup, dosyada mevcut iki rapor arasında çelişki oluşmuştur. Mahkemece, gerekçede hangi rapora üstünlük tanındığı açıklanmamış, raporlar birbirini teyit etmediği halde teyit ettiği kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Mahkemece, birleşen davada alınan bilirkişi raporları arasında çelişki oluştuğu gözetilerek ve çelişkinin gerilmesi amacı ile uzman bilirkişiden rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2. bentte açıklanan nedenle kararın BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.