Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/2290
Karar No: 2019/6162
Karar Tarihi: 03.10.2019

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/2290 Esas 2019/6162 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2019/2290 E.  ,  2019/6162 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 23/09/2016 tarih ve 2014/147 E- 2016/247 K. sayılı kararın asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 15/02/2017 tarih ve 2017/46 E- 2017/134 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi asıl ve birleşen davada davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline gönderilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra gönderildiği anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 26/02/2019 günü hazır bulunan davalılardan Doğtat Gıda Üretim ve San. Tic. A.Ş. vekili Av. ...ile davacı ... temsilcisi Dr.... ve diğer temsilci... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, asıl davada, davacının “TSV+şekil” unsurlu 2010/42958 sayılı markasının bulunduğunu, gıda sektöründe faaliyet göstermekte olan davalı tarafça, davacıya ait isim ve logonun, etiketlerinde, ambalajlarında, internet sayfasında herhangi bir sözleşmeye dayanılmaksızın kullanılarak 556 sayılı KHK"nın 61/a maddesi uyarınca markaya tecavüz edildiğini, bu kullanım nedeniyle müvekkilinin maddi ve manevi zarar gördüğünü, davalı şirketçe, ürettiği ve sattığı ürünlerin sağlıklı ve doğal olduğuna dair belgeler ibraz edilmeksizin, müvekkilinin isminin haksız ve illegal olarak kullanılması suretiyle toplumda oluşan güven duygusuna darbe vurulduğunu ileri sürerek, davacı vakfın isim ve logosunun davalı şirketin internet adreslerinde kullanıldığının tespitini, davalının müvekkiline ait markaya olan tecavüzünün önlenmesini, markanın kullanıldığı, reklam vasıtası, internet sayfası, basılı evrak ve ürünlerin toplatılmasını, hükmün ilanını, KHK’nın 66/c maddesi uyarınca hesaplanmak suretiyle şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın ve 30.000,00 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiş; birleşen davada ise, davalı Hanımeli Meyiş Gıda Üretim ve Dış. Tic. Ltd. Şti."nin üretici, asıl davanın davalısı şirketin ise dağıtımcı şirket olup, ikisinin yönetiminin de aynı kişilerden oluştuğunu, her iki şirketin de dava konusu hukuka aykırı fiilden sorumlu olduğunu ileri sürerek, davalı şirketin davacı Vakfa ait markaya tecavüzünün önlenmesini, marka hakkına tecavüz, davacı Vakfın itibarının zedelenmesi ve haksız rekabet hükümlerine aykırılık sebebiyle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
    Asıl davada davalı Doğtat Gıda Üretim ve San. Ticaret A.Ş. vekili, müvekkili şirketin, davacı Vakfın bilgisi dahilinde ve onayı doğrultusunda vakfın logosunu kullandığını, müvekkili şirket yetkilisinin yöneticisi olduğu vakıf projesinde, diğer gıda firmalarının vakıf logosunu kendi ürünlerinde kullandırmaya teşvik etmek için bunun yapıldığını, davacı vakfın başkanının, vakfın tanıtımı için müvekkilinden yardım istediğini, bu sayede davacı vakfın ismini duyurduğunu, müvekkili şirketin gıda güvenlik sertifikalarının bulunduğunu, davacı tarafın, vakıf logosuna karşılık bağış aldığını, taraflar arasında yazılı sözleşme olmamasının logonun izinsiz kullanıldığı anlamına gelmeyeceğini, sosyal bir vakfın kar kaybından söz edilemeyeceğini savunarak, asıl davanın reddini istemiştir. Birleşen davada davalı Hanımeli Meyiş Gıda Üretim ve Dış. Tic. Ltd. Şti. temsilcisi, davaya cevap vermemiştir.
    İlk derece mahkemesince, 05/04/2014 tarihinde oluşturulan davalıya ait www. doetat.com.tr internet sitesinde, site içindeki ürünlere ait ambalajlarda ve 25/12/2013 tarihli facebook paylaşımlarında davacının isim ve logosunun kullanıldığı, davalı şirket ile birleşen dosyanın davalısı şirketin yetkilisi olan İbrahim Erdoğan"ın, 2012 ve 2013 yıllarında davacı Vakfın danışma kurulu üyesi ve gıda güvenliği proje direktörü olduğu, ancak 2012 yılında somut uyuşmazlığa konu muhatap firmanın, birleştirilen dosyanın davalısı Hanımeli Meyiş Gıda Üretim ve Dış Ticaret Ltd. Şti. olduğu, 22/05/2013 tarihinde tescil olunan davalı Doğtat Gıda Üretim ve San. Ticaret A.Ş."nin uyuşmazlık tarihinde henüz kurulmamış olduğu, 2012 yılı Mart, Nisan aylarında, davacı vakfın başkanı ile ... arasında yapılan sözlü bir mutabakat ile Doğtat markalı reçel ambalajlarında davacının marka ve sloganının kullanımı uygun görülerek davacı vakfa ait internet sitesinde reçel tanıtımının yapılmaya başlandığı, ancak, davacı Vakıf Başkanınca, davalı firma yetkilisine 17/08/2012 tarihinde gönderilen mail ile Bakanlıktan kaynaklanan herhangi bir hukuki sıkıntının yaşanmaması açısından vakıf ile protokol yapılmadan vakfa ait logo ve diğer materyallerin kullanılmamasının bildirildiği, taraflar arasındaki ilişkinin bu mail sonrasında devam ettiği, birleşen dosyanın davalısı şirketçe, dava tarihinde davacı markasının kullanımına devam edildiği, taraflar arasındaki ilişkinin 2013 yılında ve 2014 yılının ilk aylarında bile devam ettiği, bu nedenle taraflar arasında zımni bir anlaşmanın varlığı ile davalı şirketlerin kullanımının bu anlaşma kapsamında, marka sahibinin zımni rızası ile yapılmış bir marka kullanımı olarak değerlendirilmesinin gerektiği, bu nedenle davalı şirketlerce davacı vakfın markasından doğan haklarına tecavüz edilmediği, uyuşmazlık konusu ürünlerin üretici firmasının davalılardan Hanımeli Meyiş Gıda Üretim ve Dış Ticaret Ltd. Şti., dağıtıcı firmasının ise davalılardan Doğtat Gıda Üretim ve San. Ticaret A.Ş. olduğu, her ne kadar davalı Doğtat Gıda Üretim San. ve Ticaret A.Ş. 22/05/2013 tarihinde kurulmuş da olsa taraflar arasındaki önceki tarihli maillerin de uyuşmazlıkla ve davalı şirketle ilgili olduğu ve bu nedenle ihtilafta dikkate alınması gerektiği, davacının zımni rızası nedeniyle davalı firmaların kullanımının 6102 sayılı TTK kapsamında haksız rekabet oluşturmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı, asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
    Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; asıl ve birleşen davada davalılar tarafından davacının isim ve logosunun, davacı Vakfın rızası hilafına haksız olarak kullanıldığının kabulü gerektiğinden, davacının tazminat talebinin incelenmesinin zorunlu olduğu, ancak Mahkemece, davacının bu yöndeki talebi için hiç bir delil toplanmadığı ve değerlendirme yapılmadığı belirtilerek, HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine, kararın niteliğine göre, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesinin kararı, asıl ve birleşen davada davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
    Asıl ve birleşen dava, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama aşamasında, toplanan deliller uyarınca davacı vakfın marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin bulunmadığı sonucuna varılmış, bu nedenle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, karara karşı asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, dosyanın gönderildiği Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesince, “asıl ve birleşen davada davalılar tarafından davacının isim ve logosunun, davacı Vakfın rızası hilafına haksız olarak kullanıldığının kabulü gerektiğinden, davacının tazminat talebinin incelenmesinin zorunlu olduğu, ancak Mahkemece, davacının bu yöndeki talebi için hiç bir delil toplanmadığı ve değerlendirme yapılmadığı” şeklindeki gerekçe ve HMK"nın 353/1-a-6 maddesi hükmü dayanak gösterilmek suretiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmış, dava dosyasının, yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
    6100 sayılı HMK’nın 353. maddesinde bölge adliye mahkemelerince duruşma yapılmadan verilecek kararlar sayılmış olup, 353/l-a-6. maddesinde ilk derece mahkemesince, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, esasa ilişkin inceleme yapılmaksızın kararın kaldırılmasına kesin olarak karar verileceği düzenlenmiştir. Anılan yasal düzenleme ile bölge adliye mahkemesinin dosyayı ilk derece mahkemesine geri gönderme sebepleri, buna bağlı olarak bu yönde ve kesin nitelikli bir karar verilebilmesinin koşulları sayılmış olup öngörülen sebepler arasında, “delillerin eksik toplanmasına” yahut “inceleme yetersizliğine” yer verilmemiştir.
    Öte yandan HMK’nın 353/1-a-6 maddesinin, eksik delil toplanması veya delilin eksik incelenmesi halinde ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın esas hakkında inceleme yapılmaksızın mahalline iadesini mümkün kıldığı şeklinde yorumlanması halinde, HMK’nın 371/1-ç bendine göre karara etki eden yargılama eksikliğinin bulunduğu durumlarda adli yargı teşkilatı içinde sadece Yargıtay’a tanınan eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı bozma yetkisine eşdeğer bir yetkinin bölge adliye mahkemesine de tanındığı sonucuna varılacaktır ki, herhalde, bu sonuca katılmak mümkün değildir.
    Diğer bir yandan, HMK’nın 353/1-b-3 maddesinde, bölge adliye mahkemelerince, kendilerine intikal eden ilk derece mahkemesi kararları bakımından, duruşma yapılmaksızın giderilebilecek nitelikte yargılama eksikliklerinin saptanması halinde, bu eksikliklerin tamamlanmasını müteakip yeniden esas hakkında karar vermeleri gerektiği öngörülmüş olup mezkur hükmün bölge adliye mahkemelerine “sadece duruşma açılmaksızın tamamlanacak nitelikte bir yargılama eksikliğinin bulunması haline münhasır olarak” eksikliğin ikmali ile yeniden esas hakkında hüküm kurma yetkisi tanındığı, duruşma açılmaksızın tamamlanamayacak eksiklikler bulunduğunu saptaması halinde, işin esasını incelemeksizin bunların ikmali bakımından dava dosyasını behemahal ilk derece mahkemesine geri göndermesi gerektiği biçiminde yorumlanması söz konusu değildir. Aynı kanunun 356. maddesi hükmü gereğince duruşma açılmasının asıl olduğunun öngörülmüş olması gözetildiğinde, ön incelemede saptanan eksikliklerin duruşma açılarak ikmalinden yahut ön incelemede nazara alınmamakla birlikte duruşma açıldıktan sonra saptanan yargılama eksikliklerinin ikmalinden sonra yeniden esas hakkında bir karar verilmesi gerektiği izahtan vareste ve kanun sistematiğinin gereğidir. Kaldı ki, HMK’nın 357/3. maddesi hükmünde de, ilk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterildiği hâlde incelenmeden reddedilen delillerin dahi bölge adliye mahkemesince incelenebileceği düzenlenmiştir.
    Şu halde yukarda yazılı kanun hükümleri ve yapılan açıklamalar doğrultusunda, eldeki davada ilk derece mahkemesince tarafların gösterdikleri delillerin hiç toplanmadığından veya hiç değerlendirilmediğinden bahsedilemeyecek olup, dava dosyasının esası incelenmeksizin ilk derece mahkemesine geri gönderilmesinin kanunda öngörülen gerektirici sebepleri bulunmamaktadır.
    Bu nedenle, her ne kadar kararın mahiyeti bu şekilde takdim edilmişse de, bölge adliye mahkemesince verilen kararın usuli anlamda bir geri gönderme kararı niteliğinde bulunmadığı açıktır. Hal böyle olunca, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılamada delillerin toplanması ve değerlendirilmesi hususunda tazminat hesabına etki edecek deliller yönünden eksiklik bulunduğu düşünüldüğünden, HMK’nın anılan hükümleri çerçevesinde duruşma açılıp gerekirse bilirkişi raporu alınarak eksiklik olarak tespit edilen hususlar giderildikten sonra sonucuna göre yeni bir karar verilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davalılar vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl ve birleşen davada davacı ... Vakfından alınarak asıl ve birleşen davada davalı Doğtat Gıda Üretim ve San. Tic. A.Ş"ye verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 03/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi