Esas No: 2020/430
Karar No: 2022/964
Karar Tarihi: 04.07.2022
BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/430 Esas 2022/964 Karar Sayılı İlamı
T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ...
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
....
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
...
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/12/2019
NUMARASI ...
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2018
KARAR TARİHİ : 04/07/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/07/2022
Taraflar arasındaki menfi tespit istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekilleri tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı bankadan 17.04.2017 tarihinde kullandığı 2.000.000,00 TL meblağlı 36 ay vadeli ticari kredi karşılığında icra takibine dayanak 10.04.2017 tanzim 27.09.2018 vade tarihli 2.600.000,00 TL senedin müvekkilleri tarafından teminat amaçlı olarak verilmiş munzam senet olduğunu, 17.08.2018 tarihine kadar düzenli olarak ödenen kredi taksitlerinin ekonomik kriz sebebiyle yaşanan sıkıntı üzerine ödenmesinin gecikmesi sonucunda davalı banka tarafından kredi alacağının tahsili için işbu senede dayalı olarak 1.691.184,88 TL bedel üzerinden müvekkilleri keşideci ve kefiller aleyhine dava konusu kambiyo senetlerine özgü icra takibinin başlatıldığını, müvekkillerinin takip dayanağı senedin tanzim tarihi 10.04.2017 tarihinde alacaklı ile arasında hiçbir nakit alışverişinin bulunmadığını, müvekkilinin sadece 2.000,000,00 TL tutarında kredi kullandığını ve bu tutarın müvekkilinin hesaplarına 17.04.2017 tarihinde intikal ettiği gözetildiğinde senedin tanzim tarihi itibarı ile ortada bir borç olmadığının anlaşılacağını, kaldı ki müvekkilince işbu senede karşılık yapılmış hiçbir ödeme yokken ve tüm ödemeler genel kredi sözleşmesine istinaden yapılmışken senetteki borç tutarının 2.600.000,000 TL'den 1.691.184,88 TL'ye nasıl düşürüldüğünün de açıklanması gerektiğini, müvekkillerinin söz konusu senede yönelik herhangi bir ödemede bulunulduğunun iddia edilmesi halinde arada oluşan 908.815,12 TL tutarındaki ödeme dekontunun davalı bankadan istenmesi gerektiğini, kredinin teminatı olarak verilen senedin TTK'nın 688/2. Maddesindeki hükme aykırı şekilde ayrı bir takip konusu yapılamayacağını, davalı bankanın müvekkiline ait hiçbir hesabı kat etmeksizin takip konusu senedi protesto ettirmeksizin takibe koymasının yargılamayı gerektiren ve mevcut ise gerçek borcun tespitini imkansız hale getirdiğini, takipte senede dayalı olarak 1.691.184,88 TL talep edilmiş ise de bu tutarın nasıl hesaplandığının bilinmediğini, zira taraflar arasında taksitli ticari kredi dışında,...para vb farklı hesaplar bulunduğunu, davalının hiçbir hesabı kat etmeksizin takip konusu senedi takibe koymasının doğru olmadığını ileri sürerek 27.09.2018 ödeme 10.04.2017 tanzim tarihli 2.600.000,00 TL'lik senetten dolayı takip konusu yapılan 1.691.184,28 TL lik kısımdan dolayı senedin iptali ile kambiyo senetlerine özgü başlatılan icra takibinin iptaline ve bu senet sebebiyle müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespitine, %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu icra takibinin ve bononun iptali sebebiyle açılan davada davacı tarafından icra takip toplamı ve iptali istenen bono bedeli üzerinden eksik harcın tamamlatılması gerektiğini, senedin üzerinde "teminat" senedi ibaresi bulunmadığı gibi tahsil amacıyla açılan bir senet olduğunu, teminat senedi olduğunu iddia eden davacının yazılı delil sunması gerektiğini, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, senedin ödeme aracı olarak verildiği değerlendirildiğinde dahi bu durumda davalıların borcunun bulunup bulunmadığının bilirkişi marifetiyle belirlenmesi gerektiğini, kaldı ki davacı tarafın müvekkili bankaya borcu bulunduğunu da inkar etmediğini, senet illetten mücerret olup kredi ile ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığını, savunarak davanın reddine, %20 tazminata karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporuna ve toplanan tüm delillere göre; kambiyo senedine dayalı başlatılan icra takibi nedeniyle menfi tespit istemiyle açılan davada, dava konusu kambiyo senetlerine özgü icra takibine dayanak alacağın dayanağı bono üzerinde "bedeli nakden ahzolunmuştur." ibaresinin bulunduğu, buradan hareketle bononun nakit ödeme karşılığı düzenlendiği, başka bir anlatımla, bono bedelinin banka tarafından keşideci ... ... Ltd. Şti ile nakden ödendiğinin kabulü gerektiği, tabi oldukları mevzuat gereği bankaların kredi ilişkisi dışında açıktan para vermelerinin mümkün olmadığını, şu durumda davaya konu bononun kredi ilişkisi kapsamında düzenlendiği, başka bir anlatımla davalı bankanın alacağının genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığının anlaşılmış olup menfi tespit davasının bu çerçevede incelenmesi gerektiği, davalı banka ile davacı ... ... Ltd Şti arasında 10.04.2017 tarihli ve 2.600.000 TL limitli genel kredi sözleşmesi bulunmakta olup davacılar ... ve ... aynı limitle sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzaladıkları, sözleşmenin 31.1 maddesinde davalı bankaya sözleşmeden tek yanlı olarak dönme ve fesih yetkisi tanındığı, sözleşme hükmüne göre bankanın noter aracılığıyla vaya iadeli taahhütlü mektupla ya da her hangi bir bildirim ve ihtara gerek olmaksızın sözleşmeyi feshedebileceğinin düzenlendiği, alınan 22.07.2019 tarihli bilirkişi raporunda; davalı banka tarafından davacı ... ... Ltd Şti'ne nakdi krediler kullandırıldığı, davalı banka tarafından sunulan hesap hareket tablolarının incelenmesinde; taksitli ticari kredi dışında diğer nakit kredi hesap bakiyelerinin sıfırladığı, kredi hesaplarına ait bakiyelerin bildirilmesinin bilirkişi tarafından banka şubesinden istendiği ancak alacağın varlığını gösteren herhangi bir kayıt sunulmadığı, .... referans sayılı taksitli ticari kredi bakımından yapılan incelemede; banka tarafından hesabın kat edilmesine ilişkin müşteriye yapılmış herhangi bir bildirim bulunmadığı, ancak sözleşmenin 31.1 maddesi gereği bankaya bildirimsiz fesih hakkı tanındığı, banka tarafından icra takibi öncesi herhangi bir bildirim yapılmadığından takip öncesi temerrütten bahsedilemeyeceği, asıl borçlu ve kefiller yönünden temerrüdün takip (02.10.2018) tarihinde başladığı, bankaca ibraz edilen taksit tablosunda akdi faiz oranının %16 olarak belirtildiği, temerrüt faizinin ise Genel Kredi Sözleşmesinin 33.2 maddesi gereği akdi faizin iki katı olarak hesaplanması gerekmekte ise de takip talepnamesinde temerrüt faizi borçlu lehine %19,50 olarak talep edildiğinden bu oranın esas alınacağı, icra takip tarihi (02.10.2018) itibariyle ödenmiş son taksitin 17.09.2018 tarihli taksit olduğunun, bu tarih itibariyle kalan ana para tutarının 1.181.126,29 TL olup takip tarihine kadar (17.09.2018 - 02.10.2018 arası) 14 günlük akdi faiz tutarının 7.248,555 TL olduğunun, böylece davalı bankanın takip tarihindeki alacağının 1.181.126,29 TL ana para + 7b248,55 TL akdi faiz + 362,43 TL BSMV + 485 TL ihtiyati haciz vekalet ücretinden oluştuğunun belirlendiği, takibin iptali istemiyle açılan davada tarafların borç alacak durumunun takip tarihi itibariyle saptanması gerektiği, 22.07.2019 tarihli bilirkişi raporundaki hesaplamada, takip tarihine kadar işlemiş akdi faiz ve BSMV tutarının kapitalize edilmesi yani asıl alacağa ilave edilmesinin gerektiği, böylece davacı bankanın takip tarihindeki asıl alacak tutarı (1.181.126,29 TL + 7.248,55 TL + 362,43 TL)= 1.188.737,27 TL olarak hesaplandığı, buna göre davacıların takip tarihi itibariyle borçlu olmadıkları tutarın; asıl alacak kısmından (1.691.184,88 TL- 1.188.737,27 TL) = 502.447,61-TL, işlemiş faiz kısmından 3.614,04-TL, komisyon kısmından 1.507,34-TL olarak belirlendiği, davacılar tarafından işbu davadan sonra bankaya yapılan taksit ödemelerinin ise infaz aşamasında nazara alınması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, icra takip dosyasında 02.10.2018 takip tarihi itibariyle davacıların davalıya asıl alacak kısmından 502.447,61-TL, işlemiş faiz kısmından 3.614,04-TL, komisyon kısmından 1.507,34-TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davadan sonra yapılan ödemelerin infaz aşamasında nazara alınmasına, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacılar vekili dava dilekçesindeki iddialarını tekrar ederek ayrıca, müvekkili hakkında Ankara 18.İcra Müdürlüğü'nün 2018/14235 Esas sayılı dosyası ile tahsil edilen bedelin müvekkili şirketin davalı bankaya tahsil amaçlı verdiği müşteri çek bedeli olup, tahsil edilen iş bu senetlerin hangi borçtan düşüldüğünün ve müvekkilinin varsa gerçek borcunun tespitinin imkansız hale geldiğini, davalı bankanın iş bu icra takibi ve iş bu dava akabinde müvekkillere tebliğ ettiği Ankara 40.Noterliği'nin 13.12.2018 tarih ve .... yevmiye sayılı .... teminatlı kredilerin yapılandırılmasına dair çağrı ihtarının yapılan işlemin ne derece hukuka aykırı olduğunu gösterdiğini, bu çağrı ile 1.155.582,73 TL bakiye kredi borcunun hangi şartlarda yapılandırılacağına ilişkin bilgi verildiğini ve davalı bankanın bu kere de borcunun 1.155.582,73 TL olduğunu belirttiğini, davalı bankanın dava konusu senedi icra takip konusu yapmakla yargılamayı gerektiren tüm defileri saf dışı bırakmaya çalıştığını, aynı borcu farklı şekillerde iki kere tahsil etmeye yönelik işlemlerine devam ettiğini, kefillerden talepte bulunamayacağı borçları da talep ederek takibi genişlettiğini, müvekkillerine hesap kat ihtarının tebliğ edilmediğini ve temerrüt oluşmaksızın senede dayalı olarak icra takibinin başlatıldığını, takip borcunun gerçek kaynağı olan Genel Kredi Sözleşmesi takibe eklenmediği gibi dayanak olarak dahi gösterilmediğini, ortada karşılıklı mutabakat olmadığı halde müvekkiline ait kredinin kat edilmesinin mümkün olmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu, müvekillerinin imzaladıkları sözleşme hakkında bilgilendirilmediklerini, tek tip sözleşme imzalamak zorunda kaldıklarını, davalı bankanın kötü niyetli davranarak müvekkillerinin gecikmiş borçları olmamasına rağmen icraya verdiğini ve ağır mağduriyetine yol açtığını, müvekkil ... ltd şti imzaladığı kredinin koşullarını bilmeden sözleşmeyi imzaladığını ve hiçbir aleyhe koşul hakkında müvekkillerinin bilgilendirilmediklerini, işbu senedin belirli kısımları sonradan doldurulmuş olup yapılacak bilirkişi incelemesinde bu hususun net bir şekilde anlaşılacağını, zira iş bu senet tahsil amaçlı değil teminat amaçlı olarak davalı bankaya verilmiş olup vade kısmının boş bırakıldığını, sonuç olarak davacının eylemlerinin açıkça MK 2.maddesine aykırılık teşkil ettiğine ilişkin itirazlarının yerel mahkeme tarafından değerlendirilmediğini, gerek dava dilekçesinde gerekse itiraz dilekçesinde tespiti istenilen en önemli noktalardan birisinin de müvekkili ... Ltd Şti'nin kredilerinde gecikme olup olmadığı ve olduysa bu gecikmeye istinaden kefillere gönderilen bir ihtarname olup olmadığı olduğunu, yerel mahkemece gerek asıl borçluya gerekse kefillere hesap kat ihtarının gönderilmediğini, müvekkili ... Ltd Şti hakkında daha kredi taksitleri gecikmeden ve hesap kat ihtarı tebliğ edilmeden icrai takip başlatıldığını, borçluya hesap kat ihtarı tebliğ edilmeden kefil hakkında icra takibi başlatılmasının mümkün olmadığını, bilirkişi incelemesi ile açıkça asıl borçluya hesap kat ihtarının gönderilmediğinin, 17.12.2018 tarihine kadar olan taksitlerin faizleri ile birlikte ödendiğinin tespit edildiğini, söz konusu 1.Bilirkişi raporunda aynen '"bu kredi ile ilgili bu defa sunulan tahsilat dekontlarından bu krediye ait 20 taksitin gecikme faizleri ile birlikte ödendiği ödenen son taksit (17.12.2018 tarihli 20.taksit ) itibari ile borç bakiyesinin (taksit tablosuna göre) 1.014.908.000 TL olduğu anlaşılmıştır. Davalı banka tarafından davacı asıl borçluya ihtarname gönderilmemesi sebebi ile temerrüdünün icra takip tarihi itibari ile başladığı...........)" tespitinde bulunduğunu, asıl borçlulara yönelik bir kat ihtarı olmadığı, müvekkilce Aralık 2018 tarihi itibari ile tüm taksitlerin ödenmiş olduğu ve takip tarihinin Ekim 2018 olduğu gözönüne alındığında davalı bankanın müvekkil kefiller hakkında asıl borçluya temerrüt ihtarı göndermeksizin takip başlatamayacağını, kefalet tarihinin 10.4.2017 tarihi olduğu 2.600.000. TL tutarlı bir kefaletin o tarih itibari ile belirlenebilir borçlar için geçerli olacağını, bu sebeple 10.4.2017 tarihi itibari ile asıl borçlunun davalı bankaya borcunun bulunmadığının bilirkişi tarafından belirlendiğini, genel kredi sözleşmesinin genel işlem şartları ile ilgili olarak müvekkilli olan davalı kefillerin imzalarının olmadığı sayfalardaki hükümlerle bağlı olmayacağı hususundaki itirazlarının da yerel mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, yerel mahkeme davalının açıkça kötü niyetli olduğunun kanıtlanmadığı gerekçesiyle iptal edilen tutar yönünden kötü niyet tazminatının reddine karar verildiğini, yerel mahkeme dosyasında genel kredi sözleşmesi ile senedin birleştirilerek bu doğrultuda hesaplama yapıldığını, bankanın basiretli bir tacir olarak bir müşterideki alacak rakamını tespit edememesinin mümkün olmadığını, takip tutarının yaklaşık 550.000 TL fazla gösterilmesinin müvekkilimin aşırı derecede mağdur olmasına yol açtığını, ileri sürerek açıklanan bu ve re'sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu senetler üzerinde teminat senedi ibaresi yer almadığı gibi alınan bonoların tahsil amacı ile alındığını, borçlunun iş bu davayı açmasında hukuki yararının bulunduğunun kabul edilebilmesi için "davacının hakkının güncel bir saldırı ile tehdit edilmiş" tehdidinin davacıya zarar verecek nitelikte bulunması ve "icraya yetki vermeyen tespit hükmünün tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli durumda olması"' gerektiğini, davacı taraf temlik öncesi alacaklı bankaya borçlu olduğunu, kredi bedellerinin kendisine ödendiğini, kredi borçlarını ödeyemediğini belirtmiş olmasına rağmen ve senede ilişkin herhangi bir ödeme ve imza inkarına dair itirazda bulunmamış olması karşısında davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararının olmadığını, davanın bu sebeple öncelikle hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddi gerekmekteyken belirtilen şekilde esastan hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, menfi tespit davalarında dava tarihi itibariyle borçluluk ve bunun sonucu olarak haklılık durumunun saptanması gerektiğini, davacı tarafın temlik öncesi alacaklı bankaya borcu olduğunu inkar etmediğini, ayrıca dava harcı takip tutarı olan 1.700.457,67 TL üzerinden yatırılması gerekirken 1.691.184,88 TL üzerinden yatırılmış olup eksik harç tamamlattırılmadan hüküm kurulduğunu, gerek senet münderecatı gerekse kredi sözleşmelerinde senedin teminat senedi olarak verildiğine dair hiçbir delil olmadığı halde teminat senedi iddiasının kabul edilemeyeceğini, senet üzerinde teminat senedi olduğunu gösterir herhangi bir kaydın bulunmadığını, ciroda "rehin içindir" "bedeli teminattır" gibi açıklamalar bulunmadığı takdirde cironun temlik cirosu olduğunun kabulü gerektiğini, davacı yan kredilerinin kat edilmediğini ve senedin protesto edilmediğini ve kat ihtarı gönderilmeksizin ayrı bir takip konusu yapılamayacağını dava dilekçesinde ve aşamalarda beyan etmişse de senet illeten mücerret olup senedin kredi ile ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığını, kaldı ki senette ciro olmayıp bu sebeple protesto olmasına gerek bulunmadığını, davacı tarafça senedin teminat senedi olduğuna dair yazılı bir belge sunulamadığını ve bu durumun ispat edilemediğini, ileri sürerek açıklanan bu ve re'sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, kambiyo senetlerine özgü icra takibine dayanak bononun genel kredi sözleşmesine istinaden davacı asıl borçlu şirkete kullandırılan taksitli ticari kredi karşılığında teminat amacıyla verildiği iddiasıyla İİK'nın 72/3. Maddesi gereği icra takibinden sonra açılan menfi tespit, icra takibinin ve bononu iptali istemlerine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı banka tarafından Ankara 18. İcra Müdürlüğü'nün 2018/11536 sayılı dosyası üzerinden 02.10.2018 tarihinde davacılar aleyhine kambiyo senetlerine özgü başlattığı icra takibinde; 1.691.184,88 TL asıl alacak + 3.614,04 TL işlemiş faiz + 5.073,55 TL %0,3 komisyon + 100,20 TL ihtiyati haciz masrafı + 485 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 1.700.457,67 TL'nin tahsilini istemiştir. Takip konusu alacağın dayanağı olarak sunulan bono 10.04.2017 tanzim 27.09.2018 vade tarihli ve 2.600.000,00 TL bedelli olup bononun keşidecisi ...Ltd. Şti., lehtarı temlik eden ... AŞ olduğu, davacılar Erkan ve ...'in avalist sıfatıyla bonoyu imzaladıkları bonoda "nakden" kaydı bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı banka ile davacı ... ... Ltd Şti arasında 10.04.2017 tarihli ve 2.600.000,000 TL limitli genel kredi sözleşmesi bulunmakta olup davacılar ... ve ... aynı limitle sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzalamışlardır. Sözleşmenin 31.1 maddesinde davalı bankaya sözleşmeden tek yanlı olarak dönme ve fesih yetkisi tanınmıştır. Sözleşme hükmüne göre bankanın noter aracılığıyla vaya iadeli taahhütlü mektupla ya da her hangi bir bildirim ve ihtara gerek olmaksızın sözleşmeyi feshedebileceği düzenlenmiştir.
İlk derece mahkemesince yargılama sırasında alınan bankacılık işlemleri konusunda uzman bilirkişi ... tarafından düzenlenen 22.07.2019 tarihli bilirkişi kök ve 10.10.2019 tarihli ek raporlarında özetle; davalı banka tarafından davacı ... ... Ltd Şti'ne 18.04.2017 tarihinde 17041728814 ref. sayılı 2.000.000,00 TL kredi kullandırıldığı, davalı banka tarafından sunulan hesap hareket tablolarının incelenmesinde; taksitli ticari kredi dışında diğer nakit kredi hesap bakiyelerinin sıfırladığı, kredi hesaplarına ait bakiyelerin bildirilmesinin bilirkişi tarafından banka şubesinden istendiği ancak alacağın varlığını gösteren herhangi bir kayıt sunulmadığı, ...28814 referans sayılı taksitli ticari kredi bakımından yapılan incelemede; banka tarafından hesabın kat edilmesine ilişkin müşteriye yapılmış herhangi bir bildirim bulunmadığı, ancak sözleşmenin 31.1 maddesi gereği bankaya bildirimsiz fesih hakkı tanındığı, banka tarafından icra takibi öncesi herhangi bir bildirim yapılmadığından takip öncesi temerrütten bahsedilemeyeceği, asıl borçlu ve kefiller yönünden temerrüdün takip (02.10.2018) tarihinde başladığı, bankaca ibraz edilen taksit tablosunda akdi faiz oranının %16 olarak belirtildiği, temerrüt faizinin ise Genel Kredi Sözleşmesinin 33.2 maddesi gereği akdi faizin iki katı olarak hesaplanması gerekmekte ise de takip talepnamesinde temerrüt faizinin borçlu lehine %19,50 olarak talep edildiğinden bu oranın esas alınacağı, icra takip tarihi (02.10.2018) itibariyle ödenmiş son taksitin 17.09.2018 tarihli taksit olduğu, bu tarih itibariyle kalan ana para tutarının 1.181.126,29 TL olup takip tarihine kadar (17.09.2018 - 02.10.2018 arası) 14 günlük akdi faiz tutarının 7.248,555 TL olduğu, böylece davalı bankanın takip tarihindeki alacağının 1.181.126,29 TL ana para + 7.248,55 TL akdi faiz + 362,43 TL BSMV + 485 TL ihtiyati haciz vekalet ücretinden oluştuğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, dava ve takip konusu bononun, davacı asıl borçlu şirkete kullandırılan kredinin teminatı olarak düzenlenip düzenlenmediği, davacıların takip konusu bono sebebiyle borçlu olup olmadıkları, takip ta
Diğer taraftan hükme esas alınan bilirkişi raporunda bono keşidecisi davacı şirket ile davalı banka arasında imzalanan 10.04.2017 tarihli genel kredi sözleşmesinin yukarıda yer verilen 31.1. Maddesinin verdiği yetkiye istinaden davalı bankanın işbu kredi sözleşmesinden doğan ve dava ve takip konusu bononun teminatını teşkil ettiği kredi alacağı hesabı kat edilmeksizin dava ve takip konusu bononun takibe konulabileceği kabul edilmiş ise de 09.10.2018 tarihinde işbu dava açıldıktan sonra davalı bankaca yargılama sırasında davacılara keşide olunan Beşiktaş 3. Noterliği'nin 20.03.2019 tarihli ihtarnamesi ile dava konusu 20 taksitli ticari kredi sebebiyle 1.062.479,65 TL borcun bulunduğu diğer krediler sebebiyle de toplam 1.477.128,68 TL borç bulunduğu, kredi borcunun verilen iki günlük atıfet süresi içinde ödenmesi ihtar edilmek suretiyle kredi hesabı kat edilerek dava ve takip konusu kredinin ödenmesi için davacı şirkete ve davalı kefillere iki gün atıfet süresi verilmiş olmakla davalı bankanın esasen takip konusu bononun teminatını oluşturduğu kredi alacağı hesabı yönünden kredi sözleşmesinin 31.1. Maddesindeki yetkisini kullanmaktan vazgeçtiğinin kabulü gerekmiştir. Ayrıca Dairemizce dosya kapsamına uygun, ayrıntılı ve objektif, hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunan bankacılık işlemleri konusunda uzman bilirkişi ... tarafından düzenlenen ek raporda yargılama sırasında davacı tarafa keşide ve tebliğ olunan kat ihtarnamesinde belirtilen dosyaya giren hesap hareketlerinde diğer krediler sebebiyle davacı asıl borçlu şirketin kredi borcununu sıfır olduğu, banka tarafından daha sonra sunulan hesap ekstrelerinde krediler sebebiyle şirket borçlu görülse de hesap hareketlerinin sunulmadığı, dolayısıyla sadece 2.000.000,00 TL olarak kullandırılan taksitli ticari kredi sebebiyle borçlu bulunduğu belirtilmiştir. Bu durumda takip konusu bononun teminatını oluşturduğu kredi alacağının dolayısıyla bonoya dayalı alacak takip tarihi olan 02.10.2018 tarihi itibarıyla muaccel hale gelmemiştir. Takip tarihi itibariyle muaccel hale gelmeyen alacağın tahsili talep edilemeyeceğinden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, davacılar vekilinin menfi tespit davasının kabulü ile dava konusu bonoya dayalı icra takibinden dolayı, davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, kararın niteliğine göre davalı banka vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Ayrıca, takip konusu bono, davacı bankanın davalı asıl borçlu şirkete kullandırılan kredinin teminatını teşkil ettiğinden, eş deyişle bononun teminat olma vasfı ortadan kalkmadığından davacılar vekilinin bononun iptaline yönelik istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı banka vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin kabulüne, duruşma açılmasına gerek görülmeksizin ilk derece mahkemesince verilen karar HMK'nın 353/1-b-2. Maddesi gereği kaldırılarak davacılar vekili tarafından açılan menfi tespit davasının kabulü ile bonoya dayalı icra takibinin iptaline, icra takibinin kötü niyetle yapıldığı ispatlanamadığından İİK'nın 72/5. Maddesi uyarınca koşulları oluşmadığından davacılar vekilinin kötü niyet tazminatı isteminin reddine, alacak henüz muaccel hale gelmediği halde davacılar hakkında bonoya dayalı işbu kambiyo senetlerine özgü takip yapıldığına göre karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 7/2. Maddesi gereği davada ön şart yokluğundan davacılar yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesine dair davanın esası hakkında yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davalı temlik alan vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK'nın 353/(1).b-1. Maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu'nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükümleri gereği alınması gereken 34.672,04 TL nispi karar harcından başlangıçta peşin alınan 8.668,01 TL'nin mahsubu ile 26.004,03 TL'nin davalı temlik alan şirketten alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinafa başvuran davalı-temlik alan şirket tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
B)1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 04/12/2019 tarih ve 2018/712 Esas 2019/919 Karar sayılı kararının HMK'nın 353/(1).b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Menfi tespit davasının KABULÜ ile davacılar hakkında başlatılan bonoya dayalı Ankara 18. İcra Müdürlüğü'nün 2018/11536 sayılı icra takip dosyasından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
3-İİK'nın 72/5. Maddesi uyarınca davacılar vekilinin kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu'nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükümleri gereği alınması gereken 116.158,26 TL nispi karar harcından başlangıçta peşin alınan 28.881,21 TL harcın mahsubu ile bakiye 87.277,05 TL nispi karar harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından peşin yatırılan 28.881,21 TL harç, 35,90 TL başvuru harcı, davacı tarafından yapılan 1.000,00-TL bilirkişi ücreti, 69,00-TL posta ve tebligat olmak üzere toplam 1.069,00 TL yargılama gideri, 10,40 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 29.996,51 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 29,00-TL posta ve tebligat giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Yargılamada vekil ile temsil olunan davacılar yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 7/2. maddesi gereği belirlenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
C)1-İstinafa başvuran davacı tarafından peşin yatırılan 54,40 TL istinaf maktu karar harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
2-İstinafa başvuran davacı tarafça yatırmış olan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı 06,50 TL tebligat gideri, 32,50 TL dosya gönderme ücreti olmak üzere toplam 187,60 TL İstinaf giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK'nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay'da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi .04/07/2022
....
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.