22. Hukuk Dairesi 2017/23047 E. , 2019/13820 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının ... Ajansı T.A.Ş. bünyesinde, 01.03.1997- 30.09.2012 tarihleri arasında olmak üzere, 1997- 2001 yıllarında haber muhabiri, 2001 - 2003 yıllarında redaktör, 2003 - 2007 yıllarında haber muhabiri, 2007 tarihinden fesih tarihine kadar da redaktör görevi ile aralıksız olarak çalıştığını ve müvekkilinin iş akdini emeklilik nedeniyle feshettiğinden kıdem tazminatına hak kazandığını, ancak davalı işverenin davacının kıdem tazminatını eksik hesapladığını iddia ederek fark kıdem tazminatı ile fazla mesai, ulusal bayram genel tatil ve hafta tatili ücret alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, dosyada sunulan kıdem tazminatı tahakkuk cetvelinden de anlaşılacağı üzere davacının tüm yasal haklarının eksiksiz ve zamanında teslim edildiğini ve davacının herhangi bir itirazı olmadan kendisine yapılan ödemeyi kabul ettiğini ve ödenmeyen ücret alacağı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporu doğrultusunda hafta tatili ücret talebinin reddi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı işçinin hafta tatili ücretine hak kazanıp kazanmadığı ile fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil ücretlerinin hesaplanması hususları taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Aynı ilkeler hafta tatili ve ulusal bayram genel tatili çalışmaları için de geçerlidir.
Somut olayda; davacı normal çalışmanın haftada 5 gün 09.00-17.00 saatleri arasında olmasına rağmen 08.00-20.00 saatleri arasında çalıştığını ayrıca 4 haftada en az 12 kere 08.00’den 24.00’e kadar çalıştığını,
Toplu iş sözleşmesine göre haftada 2 gün izin kullanması gerekirken 4 hafta da en fazla 4 gün kullanabildiğini ve ortalama 6 gün çalıştığını, 30.09.2011 tarihinden sonra 2 ay boyunca 7 gün çalıştığını,
2011 Aralık ayından itibaren de haftanın en az 6 günü bazen de 7 günü çalıştığını ve dini bayramların 1 günü hariç diğer ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia ederek fazla mesai, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil ücret alacağı talebinde bulunmuş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla mesai sadece kayıt sunulan dönem açısından kayıtlara göre hesaplanmış, dini bayramların ilk günü hariç ulusal bayram ve genel tatil ücreti tanık beyanlarına göre hesaplanmış, hafta tatili talebi yönünden ise toplu iş sözleşmesinde 2 gün tatil yapılacağı düzenlemesinin emredici bir düzenleme olmadığı ve bu itibarla davacının hafta tatili ücretini ispat edemediği gerekçesi ile hesaplama yapılmamıştır. Yargılama esnasında dinlenen davacı tanıklarından ...’nun işverenle husumeti bulunduğu anlaşılmış olup diğer davacı tanığı ... haftanın 5 günü çalışıp iki gün izin yapmaları gerekirken hiç bir zaman böyle olmadığını, çoğunlukla haftada bir gün izin yapabildiklerini, çalışma saatlerinin 09;00-17;00 olması gerekirken en az 20;00’a kadar çalıştıklarını, bir önceki haber müdürleri...ın 2011 Ağustos ayı gibi emekli olduktan sonra davacının tek sorumlu olarak kaldığını ve ayda bir ya da iki kez izin yapmaya başladığını, çalışma saatlerinin işin yoğunluğuna göre 23-24-01;00 a kadar sürdüğünü, haftada iki üç gün bu şekilde olduğunu, dini bayramlarda bir gün izin yapıp diğer ulusal bayram ve resmi tatillerde çalışıldığını, ... ayrıldıktan sonra davacının bazen hafta izni kullanabildiğini, bazen kullanamadığını yani ayda bir ya da iki kez kullanabildiğini beyan etmiş, davalı tanıkları da 09.00-18.00 saatleri arasında haftanın 5 günü mesai olduğunu beyan etmişlerdir.
Mahkemece bilirkişi raporunda hesaplandığı şekliyle ulusal bayram genel tatil ücreti ile fazla mesai ücreti hüküm altına alınmış, hafta tatili ücreti talebi yönünden ise ret kararı verilmiş ise de hesaplamalara konu dönemde davalı iş yerinde yürürlükte olan toplu iş sözleşmesinin 7. maddesinde işverenin sendika üyelerinin haftada 2 gün kesintisiz izin yapması için gerekli özeni göstereceği hususu düzenlenmiş olup bu düzenlemeye göre hafta tatilinin 2 gün olduğu sabittir ayrıca tanık beyanına göre de davacının bazı haftalar haftada bir ve ya iki gün hafta tatili yapmadan çalıştığı anlaşılmakla hafta tatili talebinin reddine karar verilmesi ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti hesabında puantaj olan dönemler açısından da tanık beyanlarına göre sonuca gidilmesi ile fazla mesai hesabında kayıt olmayan dönem açısından tanık beyanına göre hesaplama yapılmaması isabetli olmamıştır.
Bu itibarla yazılı delilin bulunduğu durumda tanık delili ile sonuca gidilemeyeceğinden yapılacak iş, giriş çıkış kaydı olan dönem açısından toplu iş sözleşmesi hükümleri de göz önünde bulundurularak hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil ücret alacağını hesaplamak, fazla mesai ücretini de şimdiki gibi hesaplayarak indirim yapmamak, kayıt olmayan dönem açısından ise ulusal bayram ve genel tatil ücretini şimdiki gibi hesaplayarak hüküm altına almak, fazla mesai ve hafta tatili ücreti yönünde de husumetsiz davacı tanığı beyanı değerlendirilerek ve gerekirse yeniden dinlenerek özellikle davacının hangi haftalarda kaç gün hafta tatili yapmaksızın çalıştığı netleştirilmek suretiyle hesaplama yaparak uygun bir indirim yapıldıktan sonra sonuca gitmekten ibarettir. Ayrıca Dairemizin yukarıdaki ilke kararı gereğince fazla mesai, hafta tatili veya ulusal bayram genel tatil ücret tahakkuku bulunmakla beraber bordroların imzasız olması ancak ödemelerinin yapıldığının anlaşılması karşısında bu dönemlerin hesaplamadan mahsup edilmesi, tahakkuk bulunup bordroların imzalı olması halinde ise ilgili dönemlerin yapılan hesaplamadan tamamen dışlanması gerekmektedir.
Anılan yönler düşünülmeden eksik inceleme ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 24.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.