Esas No: 2017/2264
Karar No: 2021/5180
Karar Tarihi: 27.10.2021
Danıştay 10. Daire 2017/2264 Esas 2021/5180 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2017/2264
Karar No : 2021/5180
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR): ... ve ...'a velayeten,
Kendisine asaleten ...
VEKİLLERİ : Av. ...
TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1) ... Bakanlığı
(... Bakanlığı)
2) ... Valiliği (Defterdarlık)
VEKİLLERİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
DAVANIN KONUSU : Davacılar tarafından, yakınları ...'un 06/01/2015 tarihinde Malatya Defterdarlığı hizmet binasının önünden geçen yolda yürürken binanın çatısının rüzgardan dolayı uçması ve çatıdan kopan sac, ahşap, demir ve benzeri malzemelerin üzerine düşmesi nedeniyle ağır yaralanması sonucu kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmesinde çatının yapım, bakım ve onarımı sorumluluğunu gereği gibi yerine getirmeyen davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek davacılardan müteveffanın eşi ... için 1.000,00 TL (miktar artırım dilekçesiyle 112.287,42 TL) maddi, 150.000,00 TL manevi, çocukları ... için 1.000,00 TL (miktar artırım dilekçesiyle 19.556,18 TL maddi), 80.000,00 TL manevi, ... için 1.000,00 TL (miktar artım dilekçesiyle 28.717,77 TL) maddi, 80.000,00 TL olmak üzere toplam 160.561,37 TL maddi ve 310.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararıyla davanın kabulü ile davacıların uğramış oldukları toplam 160.561,37 TL maddi, 310.000,00 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalı idarelerce davacılara ödenmesine, hükmedilen tazminat miktarına işletilecek yasal faizin başlangıç tarihi olarak maddi zarar miktarının her bir davacı için 1.000,00 TL olmak üzere toplam 3.000,00 TL'lik kısmı ile manevi zarar miktarı yönünden adli yargıda dava açma tarihi olan 01/06/2015 tarihinden itibaren, maddi zarar miktarının ... için 111.287,42 TL, ... için 18.556,18 TL ve ... için 27.717,77 TL olmak üzere toplam 157.561,37 TL'lik kısmının ise miktar artımı dilekçesinin davalı idarele ilk tebliğ tarihi olan 21/12/2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; davalı idarelerin istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
1) Davacılar tarafından; Hükme esas alınan bilirkişi raporunda müteveffanın gerçek gelirinin belirlenmesinin ardından destekten yoksun kalma zararının belirlenmesi gerekirken asgari ücret esas alınarak yapılan hesaplama neticesinde davacılarının destekten yoksun kalma zararlarının eksik hesaplandığı, dava konusu olay tarihi ile zararın ortaya çıktığı ve hükmedilen tazminat tutarına olay tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği, ileri sürülerek kararın bu yönden bozulması istenilmektedir.
2) Davalı idareler tarafından; Dava konusu olaya sebebiyet veren rüzgarın doğal afet niteliğinde olduğu, davalı idarelerin herhangi bir hizmet kusuru bulunmadığı, Mahkemece ehil bilirkişiler marifetiyle kusura ilişkin ayrıntılı bir bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekirken idarelerinin hizmet kusuru bulunduğunun kabulü ile tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu, hükmedilen manevi tazminat tutarının sebepsiz zenginleşmeye mahal verecek nitelikte yüksek olduğu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN SAVUNMALARI : Taraflarca savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Tarafların temyiz istemlerinin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin REDDİNE,
2. ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın ... İdare Mahkemesine gönderilmesine, 27/10/2021 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.
(X) KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği kuralı yer almakta olup, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, görevli olmayan adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibarıyla yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Dava şartı olan ön karar için idareye yapılan başvuruda ihlal edilen hakkın yerine getirilmesinin istenilmesi esas olup, idare ile işin esasında ihtilafa düşüldükten, başka bir ifadeyle idare tazminat istemi karşısında direnmeye (temerrüde) düşürüldükten sonra davacının tazminat miktarını dava açarken serbestçe tayinine hukuki bir engel bulunmamaktadır. Nitekim Danıştay’ın yerleşik içtihatları da bu doğrultudadır.
AİHM tarafından, devletin sorumluluğuna ilişkin tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılanma hakkının ihlali olarak kabul edilmesi nedeniyle istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı Kanun'un 16. maddesinin 4. fıkrasına 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile, “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” cümlesi; aynı Kanun'un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dahil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır.” cümlesi eklenmiştir.
Aktarılan düzenlemeyle, nihai karar verilinceye kadar harcı ödenmek ve bir defaya mahsus olmak üzere, “süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin” dava dilekçesinde gösterilen tazminat miktarının artırılmasına imkan verilmektedir. Böylelikle, artırılan miktar açısından da dava dilekçesinin verildiği tarihteki hukuksal koşullar geçerli bulunmaktadır.
Yapılan bu açıklamalar karşısında, miktar artırımına ilişkin dilekçenin yeni bir dava niteliğinde olmayıp mevcut davada talep edilen tazminat miktarının ıslah suretiyle artırımına olanak sağlayan yasal bir hakkın kullanımına ilişkin olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, artırılan tazminat miktarı yönünden davanın kabul edilmesi halinde, yasal faizin başlangıcının bu miktar yönünden de, idarenin uyuşmazlığın esasında ihtilafa, bir başka anlatımla temerrüde düştüğü tarih olduğu; aksi bir durumun hakkaniyete aykırı olacağı sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla; olayda, davacılara ödenecek maddi tazminatın yasal faiz başlangıcının, miktar artırımına ilişkin dilekçe ile artırılan tazminat miktarı yönünden de, görevsiz yargı yerinde dava açma tarihi olan 01/06/2015 tarihi olduğu, dolayısıyla mahkeme kararında bu yönüyle hukuka aykırılık bulunup bozulması gerektiği oyuyla onama yönündeki Daire kararına bu yönden katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.