19. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/18150 Karar No: 2017/3963 Karar Tarihi: 18.05.2017
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/18150 Esas 2017/3963 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı ile müvekkili arasında fiyat farkı ödeme konusunda yapılan sözleşme hükümsüzlük yaptırımına tabi olup, mahkeme davalıdan davanın açıldığı tarihten itibaren avans faizi ile fiyat farkının ödenmesine karar vermiştir. Ancak, davalının temyiz dilekçesi üzerine Yargıtay, taraflar arasındaki sözleşmede açıkça kararlaştırılan fiyat farkının ödenmesinin ihmal olmadan gerçekleştiğini ve herhangi bir ihtirazi kaydın konulmadığını belirterek, ödemenin geri istenemeyeceğine karar vermiştir. Bu bağlamda, mahkemenin hükmü bozulmuş ve davacı tarafından davalıya ödenen avans faizi ile fiyat farkı geri istenemeyeceği kararlaştırılmıştır. Kanun maddeleri: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 78/1. maddesi, 2002/5038 sayılı Bakanlar Kurulu kararı, ve Türk Ticaret Kanunu'nun 14. maddesi.
19. Hukuk Dairesi 2016/18150 E. , 2017/3963 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili Av.... gelmiş olduğundan duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında ... alımı konusunda sözleşme yapıldığını, sözleşmede sehven fiyat farkı ödeneceğinin kararlaştırıldığını ve bu kapsamda % 18 KDV dahil 364.742,39 TL fiyat farkı ödendiğini, bu ödenen miktarın davalıdan noter ihtarı ile istendiğini, ancak sonuç alınamadığını iddia ederek 364.742,39 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, fiyat farkının sözleşmeye sehven konulmadığını, sözleşmeye bağlılığın esas olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında akdedilen 04.10.2011 tarihli sözleşmenin “fiyat farkı” başlıklı 14. maddesinin 2002/5038 sayılı Bakanlar Kurulu kararına aykırı olduğu ve TBK.’nun 27. maddesi uyarınca kesin hükümsüzlük yaptırımına tabi bulunduğu, 14. maddenin kesin hükümsüzlük yaptırımına tabi olması nedeniyle bu maddeye dayanılarak davalıya ödenen % 18 KDV dahil 364.742,39 TL fiyat farkı ödemesinin davalı şirketçe davacıya iadesi gerektiği, davalının böyle bir durumda tüm sözleşmenin geçersiz sayılması yönündeki savunmasının haklı görülmediği gerekçesiyle 364.742,39 TL’nin temerrüt tarihi olan 08.01.2014 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 78/1. maddesi uyarınca “borçlanmadığı edimi kendi isteği ile yerine getiren kimse, bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir.” Belirtilen kanun hükmü uyarınca hataen bir ödeme yapıldığı ispat edilmedikçe ödenen bedel geri istenemez. Somut olayda herhangi bir ihtirazi kayıt konulmadan ödeme yapılmıştır. Esasen taraflar arasındaki sözleşmenin 14. maddesinde de fiyat farkı ödeneceği açıkça kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 14. maddesinin hükümsüz olduğuna dair bilirkişi görüşüne uygun olarak karar veren yerel mahkeme gerekçesinde isabet bulunmamaktadır. Taraflar tacir olup, basiretli davranmak zorundadırlar. Sözleşmenin 14.maddesi hükmü tarafları bağlayıcı nitelikte olup, ödeme de bu sözleşme hükmüne dayanılarak yapıldığından yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdiren 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 18/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.