19. Ceza Dairesi 2020/827 E. , 2020/6317 K.
"İçtihat Metni"
İznin bitiminden itibaren altı gün içinde dönmeme suçundan sanık ..."in 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu"nun 66/1-b ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 62/1. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının anılan Kanun"un 58. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dair Zile Asliye Ceza Mahkemesinin 01/11/2018 tarihli ve 2018/106 Esas, 2018/461 Karar sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 20/12/2019 tarih ve 94660652-105-60-10041-2019-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekinde bulunan dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03/01/2020 tarih ve 2019/136217 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
“Dosya kapsamına göre; benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 01/07/2019 tarihli ve 2019/1484 Esas, 2019/10301 Karar sayılı ilâmında belirtildiği üzere, 5237 sayılı Kanun’un 58/4. maddesinde yer alan, "Kasıtlı suçlarla taksirli suçlar ve sırf askerî suçlarla diğer suçlar arasında tekerrür hükümleri uygulanmaz..." şeklindeki düzenleme karşısında, somut olayda sanığın mükerrir olduğu kabul edilerek 5237 sayılı Kanun’un 58. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimine tabi tutulmasına, cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmiş ise de; incelemeye konu suçun sırf askeri suç, tekerrüre esas kabul edilen Adana 20. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/10/2015 tarihli ve 2015/301 Esas, 2015/561 Karar sayılı kararına ilişkin nitelikli hırsızlık ve konut dokunulmazlığını ihlal etme suçlarının adlî nitelikte suç olması nedeniyle, diğer suçlara ilişkin tekerrür hükümlerinin uygulanmayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde şartları oluşmadığı hâlde sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmesinde isabet görülmediği” gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla,
Gereği görüşülüp düşünüldü;
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2. maddesinin “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanunu’nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, sanık ...’in yokluğunda verilen kararın, mahkemede bildirdiği en son adrese tebliğe çıkarıldığı, ancak tebligatta hangi komşusuna haber verildiğine ve komşusunun imzadan imtina edip etmediğine dair hususlara yer verilmediği ve doğrudan muhtara bırakıldığı, bu nedenle adı geçen sanığa gerekçeli kararın tebliği usulsüz olduğundan kanun yararına bozma istemine konu kararın kesinleşmediği anlaşılmakla;
Olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna ancak, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlere karşı başvurulabilmesi karşısında, söz konusu kararın usulüne uygun bir şekilde sanığa tebliğ edilip, istinaf yoluna başvurulması halinde dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesi, aksi takdirde kesinleştirme işleminin yapılmasından sonra yeniden kanun yararına bozma isteminde bulunulması mümkün olduğundan, Zile Asliye Ceza Mahkemesinin 01/11/2018 tarihli ve 2018/106 Esas, 2018/461 Karar sayılı kararına yönelik yapılan kanun yararına bozma isteminin bu aşamada REDDİNE, 10/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.