4. Ceza Dairesi Esas No: 2013/35996 Karar No: 2016/3238 Karar Tarihi: 24.02.2016
Tehdit - hakaret - Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2013/35996 Esas 2016/3238 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Ceza Mahkemesi'nde açılan bir davada sanık, hem tehdit hem de hakaret suçlamalarıyla mahkum oldu. Hakaret suçuna ilişkin verilen cezaya dair yeniden temyiz başvurusu reddedilirken, tehdit suçundan verilen cezada mahkemenin hatalı karar aldığı belirtilerek dosya incelendi. Sanığın tehdit eyleminin kanuna uygun olarak yürütülen duruşmada saptandığı belirtilerek, vicdani kanının kesin ve tutarlı olduğu ve tüm iddia ve savunmaların eksiksiz sergilendiği vurgulandı. Ancak, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karar nedeniyle yerel mahkemenin sanığı seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakma uygulaması kanuna aykırı bulundu ve hükümde düzeltmeye gidilmesine hükmedildi. Kararda, TCK'nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendindeki \"ve diğer siyasi hakları kullanmaktan\" ibaresi ile seçme ve seçilme ehliyetine dair hükümlerin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği belirtilerek, bu yönüyle hükümde değişiklik yapıldığı ifade edildi. Kanun maddeleri ise şu şekildedir: 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’un 317. maddeleri, 5320 sayılı Kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: 1-Hakaret suçuna ilişkin kararda öngörülen cezanın nitelik ve niceliğine göre hüküm tarihi itibariyle hükmün temyiz edilemez olduğu anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’un 317. maddeleri uyarınca sanık ..."in tebliğnameye uygun olarak TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE, 2-Tehdit suçundan kurulan hükmün incelenmesinde ise; Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede: Sanığa yükletilen tehdit eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır. Ancak, Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan “ve diğer siyasi hakları kullanmaktan” ibaresinin iptaline karar verilmiş, ayrıca aynı bentte yer alan “seçme ve seçilme” ehliyetleri ile ilgili olarak da, hükümlünün, hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak bu hak ve ehliyetlerden yoksun bırakılması uygulamasını engelleyici nitelikte iptal kararları verilmiş olması ve doğan boşluk nedeniyle bu hususta yeni bir yasal düzenleme yapılması ihtiyacının ortaya çıkması karşısında, yerel mahkeme hükmünde bu hak ve ehliyetlerden yoksun bırakmaya ilişkin uygulamanın dayanaksız kalması, Bozmayı gerektirmiş ve sanık ..."in temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnameye kısmen uygun olarak, hükümde TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısımdan “seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan” ibareleri çıkartılarak DÜZELTİLMEK ve başkaca yönleri Kanuna uygun bulunan hüküm, bu bağlamda ONANMAK suretiyle 5320 sayılı Kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK"un 322. maddesi uyarınca davanın esasına, 24/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.