5. Ceza Dairesi 2015/3585 E. , 2015/8576 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : KYB - 2015/22222
Güveni kötüye kullanma suçundan şüpheliler A. Ç. ve M.. E.. haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda Sandıklı Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 27/05/2014 tarihli ve 2014/725 soruşturma, 2014/514 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik müşteki vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Bolvadin Ağır Ceza Mahkemesinin 09/07/2014 tarihli ve 2014/591 Değişik İş sayılı kararın;
Dosya kapsamına göre, şüpheli A Ç."ın, müştekinin kayınbabası olduğunun anlaşılması karşısında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 167/1-b maddesinde yer alan, "Yağma ve nitelikli yağma hariç, bu bölümde yer alan suçların;
a) Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin,
b) Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlâtlığın,
c) Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin,
Zararına olarak işlenmesi hâlinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz." şeklindeki düzenleme ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171/1. maddesinde yer alan, "Cezayı kaldıran şahsî sebep olarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koşulların ya da şahsî cezasızlık sebebinin varlığı halinde, Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığı kararı verebilir." şeklindeki hüküm saklı kalmak üzere,
5271 sayılı Kanunun 160. maddesi uyarınca Cumhuriyet Savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanunun 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı aksi halde ise anılan Kanunun 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet Savcısının 5271 sayılı Kanunun kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturma bulunmadığı durumda anılan Kanunun 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet Savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında, somut olayda müştekinin kendisine ait altınları muhafaza amacıyla kuyumculuk işiyle iştigal eden şüpheli M.. E.."a teslim ettiği, daha sonra eşiyle ayrı yaşamaya başlamaları üzerine şüpheliden altınlarını geri istediğinde, şüpheli Erdal"ın altınları sadece müştekinin
kayınbabası olan diğer şüpheli A. Ç."a verebileceğini söylediği, şüpheli Erdal"ın savunmasında ise söz konusu altınların, diğer şüpheli A.."in borcuna karşılık kendisine verildiğini, muhafaza amacıyla verilmediğini savunması karşısında, müştekinin dosyaya ibraz ettiği ses kayıtlarını içeren CD"nin çözümü yaptırılıp, dilekçesinde belirttiği tanıklar E. K. ve M. E. "un da beyanları alınmak suretiyle, toplanan deliller değerlendirildiğinde suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa iddianame tanzimi ile kamu davası açılması, aksi takdirde kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 16/01/2015 gün ve 94660652-105-03-12139-2014-1475/3687 sayılı Kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye ihbar ve dava evrakı ile birlikte tevdii kılınmakla gereği düşünüldü:
Kanun yararına bozma isteminin kapsamına, şikayete, kovuşturmaya yer olmadığına dair karara konu suçun niteliğine ve tebliğname tarihinde yürürlükte olan Yargıtay Kanununun 14. maddesine göre inceleme yapma görevinin Yüksek 15. Ceza Dairesine ait olduğu anlaşıldığından Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın ilgili Daireye gönderilmesine, 23/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.