Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/10308
Karar No: 2019/330
Karar Tarihi: 14.01.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/10308 Esas 2019/330 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, davalının önalım hakkına dayalı olarak taşınmazın payının iptali ve tescili talebiyle dava açtı. Davacı, davalının satın aldığı payın gerçek değerinin 60,000 TL olduğunu iddia ederken, davalı taksimin tamamlandığını ve payın gerçek değerinin üzerinde satın aldığını belirtti. İlk karar bozuldu ve dava şartı yokluğu nedeniyle reddedildi. Ancak ikinci bozma kararı sonrasında mahkeme, davanın kabulüne karar verdi ve 1653 parsel sayılı bağ ve fıstıklığın davalı adına kayıtlı 1/7 hissesine ilişkin tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline karar verildi. Bozma nedeni fiili taksim olmadığı şeklinde yanılgılı gerekçeyle kabul kararı verilmesiydi.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşları tarafından fiilen kullanılan bölü
14. Hukuk Dairesi         2016/10308 E.  ,  2019/330 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27.09.2011 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    _ K A R A R _

    Dava, önalım hakkına konu edilen payın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, davacının paydaş olduğu 1653 parsel sayılı taşınmazdan davalının 07.04.2011 tarihinde satın aldığı payın önalım hakkı nedeniyle iptali ile davacı adına tescilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı, taşınmazın fiilen taksim edilmiş şekliyle kullanıldığını, satılan payın gerçek değerinin 60.000,00TL olduğunu, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen 27.11.2012 tarihli ilk karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 2013/2235- 2013/3950 Esas- Karar sayılı ilamı ile "fiili taksim hususunun araştırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi" gerektiğinden bahisle 18.03.2013 tarihinde bozulmuştur.
    Bozma kararı sonrasında bu defa mahkemece verilen kesin sürede davacının gider yatırmaması nedeniyle dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddine dair verilen 12.11.2013 tarihli ikinci karar; davacı vekilinin temyizi üzerine, Dairemizin 03.03.2014 tarihli, 2014/1358- 2014/2738 Esas- Karar sayılı ilamı ile "HMK"nin "Delil ikamesi için avans" başlıklı 324. maddesinde avansın yatırılmaması halinde o delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağının öngörüldüğü, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin isabetli olmadığı" gerekçesiyle ikinci bozma ilamı sonrasında yapılan yargılamada; mahkemece davanın kabulüne, 1653 parsel sayılı bağ ve fıstıklığın davalı ... adına kayıtlı 1/7 hissesine ilişkin tapu kaydının iptali ile davacı ... adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
    Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
    Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
    Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK"nin 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
    Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşları tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise satıcı zamanında kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeni ile önalım hakkını kullanması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı kabul edilmektedir.
    Somut olaya gelince; davalı dava konusu taşınmazın fiilen taksim edildiğini, her bir paydaşın kendi yerini kullandığını savunmuş, gerek bozma öncesi ve gerekse bozma kararları sonrasında keşifte dinlenen davalı tanıkları da davalının bu savunmasını doğrular mahiyette beyanda bulunmuşlardır. Ayrıca bozma ilamı sonrasında yapılan keşif sonucunda ziraat mühendisi bilirkişisinin hazırladığı 01.06.2015 tarihli raporda, parselin kendi içinde altı adet pay olarak sınırlandırıldığı ve tüm paydaşların kullandığı alanların m2 bazında değerlendirildiği; keza harita mühendisi bilirkişisinin hazırladığı 27.05.2015 tarihli raporda, zemindeki fiili kullanımın ekli krokide gösterildiği ancak tapudaki hisselere göre bir paylaşımın olmadığı belirtilmiştir.
    Mahkemece yapılan keşifte, dava konusu taşınmazda özellikle davacı ile davalıya pay satan hisseden kullanıldığı yer tespit edildiği ve söz konusu taşınmazda fiili taksimin varlığı anlaşılmaktadır. O halde fiili taksim savunmasına değer verilmesi gerekir.
    Hal böyle olunca; mahkemece, yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak, toplanan deliller birlikte değerlendirildiği Dairemizin 18.03.2013 tarihli ilk bozma kararında vurgulanan hususlar üzerinde durularak davanın reddi gereken taşınmazda fiili taksim olmadığı şeklinde yanılgılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 14.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi