Abaküs Yazılım
4. Daire
Esas No: 2017/4362
Karar No: 2021/5895
Karar Tarihi: 01.11.2021

Danıştay 4. Daire 2017/4362 Esas 2021/5895 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2017/4362
Karar No : 2021/5895

TEMYİZ EDEN (DAVALI) :...Vergi Dairesi Başkanlığı
(...Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. ...

KARŞI TARAF (DAVACI) : ...Kimya Depolama Pazarlama Nakliyat Tarım ve Gıda Sanayi Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. ...

İSTEMİN KONUSU : ...Bölge İdare Mahkemesi .... Vergi Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, amme alacaklarına karşılık teminat olarak gösterilen şirket ortağı ve müdürü ...'na ait Tekirdağ İli, Çorlu İlçesi, ...Köyü, ...Pafta, ...Parselde kayıtlı taşınmaz üzerine uygulanan haczin kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun reddine dair ...tarih ve ...sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... Vergi Mahkemesince verilen ...tarih ve E:...K:...sayılı kararda; davacı hakkında alınan ihtiyati haciz kararı üzerine, ihtiyati haciz kararına ve kendisinden teminat istenilmesine ilişkin işleme karşı dava açılmamış ise de 6183 sayılı Kanun'un 13/1 ve 13/3. maddelerine dayanılarak aynı Kanun'un 9. maddesi uyarınca istenilen teminatın vergi incelemesi sonuçlandıktan ve tarhiyat yapıldıktan sonra gerçekleşmesi, inceleme sonuçlandıktan ve tarhiyat yapıldıktan sonra ihtiyati haciz kararı alınması dolayısıyla teminat istenilmesinin mümkün olmaması ve 6183 sayılı Kanun’un 13. maddesinin 3. fıkrasına göre, ihtiyati haciz işlemi uygulanabilmesi için, maddede sayılan şartların oluşup oluşmadığının açıkça belirlenmesi gerektiği, ancak gerek dava konusu işlemde gerek davalı idare savunmalarında borçlunun kaçtığı veya kaçması, mallarını kaçırması ve hileli yollara sapması ihtimallerinin bulunduğu hususunda somut bir tespitin bulunmaması, öte yandan, teminat istenilmesine neden olan tarhiyatlara ilişkin olarak açılan davalarda, .... Vergi Mahkemesinin ...tarih ve E:..., ...sayılı kararları ile" davanın reddine", aynı tarih ve E:..., K:...sayılı kararı ile "davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine" karar verildiği, temyiz incelemesi neticesinde kararların redde ilişkin hüküm fıkralarının da bozulması dikkate alındığında dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacı hakkında düzenlenen inceleme raporuna göre yapılan tarhiyatların yüksek olması ve amme alacağının ödenmesinin güvence altına alınması için 6183 sayılı Kanun'un 13. maddesine istinaden ihtiyati haciz kararı alındığı, ancak şirket müdürüne ait gayrimenkulün teminat olarak gösterilmesi üzerine söz konusu gayrimenkule haciz tatbik edilerek teminat kabul edildiği ve ihtiyati haciz kararının kaldırıldığı, tarhiyatlara karşı açılan davalarda Mahkemece verilen ret kararlarının Danıştay tarafından bozulduğu, bu haliyle ortada kesinleşmiş bir yargı kararı bulunmadığından ilk derece mahkemesince davanın yeniden görülüp karara bağlanma tarihine kadar şirket müdürü adına kayıtlı gayrimenkul üzerindeki haczin kaldırılarak teminatın serbest bırakılmasının mümkün olmadığı, 6183 sayılı Kanun'un 13. maddesinde, vergi incelemesi tamamlandıktan sonra teminat istenemeyeceği yolunda bir hüküm mevcut olmadığı gibi, incelemeye başlanıp, ilk hesapların yapılması üzerine henüz kesin olarak miktarı belli olmayan bir aşamada dahi amme alacağının güvence altına alınması öngörülmüşken, inceleme tamamlanarak tarhiyat yapılması halinde bu müessesenin uygulanmayacağını kabul etmenin kanun koyucunun abesle iştigali anlamına geleceği, amme borçlusu kavramının sadece tüzel kişileri değil kanuni temsilcilerini de kapsadığı, bu hususa dair mevzuatta herhangi bir istisnanın bulunmadığı, yapılan işlemlerin yasal ve yerinde olduğu belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, uyuşmazlık konusu olayın temelini oluşturan KDV tarhiyatları hakkında 6736 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanılarak borcun ödendiği, tarhiyatlara ilişkin davaların sona erdiği, böylece ortada herhangi bir ihtilafın kalmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlıkta, davacı şirket adına re'sen tarh edilen vergi ve kesilen cezalar için davalı idarece ihtiyati haciz kararı alındığı, akabinde davacı şirket tarafından vergi borçlarına karşılık teminat olarak gösterilen şirket ortağı ve müdürü ...'na ait Tekirdağ İli, Çorlu İlçesi, ...Köyü, ...Pafta, ...Parselde kayıtlı taşınmazın teminat olarak kabul edilerek üzerine haciz işlemi uygulandığı, davacı şirket adına re'sen tarh edilen vergiler ve kesilen cezalara karşı açılan davalarda, .... Vergi Mahkemesinin ...tarih ve E:..., ...sayılı kararları ile" davanın reddine", aynı tarih ve E:..., K:...sayılı kararı ile "davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine" karar verildiği, temyiz incelemesi neticesinde kararların redde ilişkin hüküm fıkralarının bozulduğu, söz konusu kararlara karşı davalı idarece karar düzeltme isteminde bulunulduğu, karar düzeltme aşamasında ise davacı şirket tarafından bahse konu vergi ve cezalar için 6736 sayılı Kanun kapsamında yapılandırma başvurusu yapıldığı, işbu dava dosyasında yer alan temyize cevap dilekçesinde de yapılandırılan vergi borçlarının ödendiğinin belirtildiği, bu haliyle dava konusu işlemin dayanağı olan vergi borçlarının davacı tarafından yapılandırılarak ödenmesi suretiyle ortadan kalktığı anlaşıldığından Vergi Dava Dairesi kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu ...Bölge İdare Mahkemesi .... Vergi Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 01/11/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.


(X) KARŞI OY :

Dava, davacı şirket tarafından, amme alacaklarına karşılık teminat olarak gösterilen şirket ortağı ve müdürü ...'na ait Tekirdağ İli, Çorlu İlçesi, ...Köyü, ...Pafta, ...Parselde kayıtlı taşınmaz üzerine uygulanan haczin kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun reddine dair ...tarih ve ...sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında, bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 24. maddesinde, kararlarda bulunacak hususlar sayılarak, kararlarda kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesinin yer almasının zorunlu olduğu kurala bağlanmış; aynı Kanun'un "Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar" başlıklı 49. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, temyiz incelemesi sonunda Danıştayın, usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması halinde kararı bozacağı hüküm altına alınmıştır.
Danıştay'ın kimi kararlarında belirtildiği gibi, yargılama hukukunda, yargı (hüküm), uyuşmazlığı çözmekle görevli ve yetkili yargı yerinin, yargılama sürecinin sonunda ulaştığı sonuçtur. Yargı yerinin bu sonuca ulaşırken bir gerekçeye dayanması, hem Anayasa'nın, hem de yargılama hukukunun ilkelerinden olup, adil yargılanma hakkının bir gereği olan gerekçeli karar hakkının da güvencesini oluşturmaktadır. Gerekçe, hakimin, önüne gelen uyuşmazlıkla ilgili olarak saptadığı maddi olaylar ile verdiği hüküm arasındaki hukuki değerlendirmedir. Başka bir deyişle gerekçe, maddi olaylar ile hüküm fıkrası arasındaki köprüdür. Gerekçe, aynı zamanda kararın hukuka uygun olup olmadığının denetlenmesine de olanak tanır. Yargı kararlarının mutlaka gerekçeli olması gerektiği yolundaki ilkenin amacı da budur. Bunun yanında kararda, hakimi uyuşmazlığın çözümünde tek başına yargıya götürmeye yeterli bir gerekçe gösterilmiş iken, farklı ikinci bir gerekçeye daha dayanılması, yargı yerinin ilk gerekçeye ve bu gerekçenin sonucu olan yargıya güvensizliğini gösterdiği gibi tarafların aralarındaki uyuşmazlığın adilane bir çözüme kavuşturulduğu konusundaki inançlarını da zedeleyecektir. Ayrıca bu durum hukuki belirlilik ilkesine de aykırılık teşkil edecektir. Öte yandan, birden fazla ve farklı gerekçeyle karar verilmesi, temyiz merciince, kararın ve dayanağı gerekçenin hukuka uygunluğunun denetiminin yapılmasını güçleştirecektir (Danıştay Yedinci Daire, 30/03/2006 tarih ve E.2004/282, K.2006/1032; Vergi Dava Daireleri Kurulu, 13/10/2021 tarih ve E.2020/68, K.2021/1308 sayılı kararları).
Bakılmakta olan davada Vergi Mahkemesince, dava konusu işlemin hukuka uygunluğu incelenirken, 6183 sayılı Kanun'un 13. maddesinin 3. fıkrasına göre, ihtiyati haciz işlemi uygulanabilmesi için somut tespitler bulunmadığı ve teminat istenilmesine neden olan tarhiyatlara ilişkin olarak açılan davalarda verilen ret kararlarının bozulduğu gerekçeleriyle hüküm kurulduğu, Vergi Mahkemesine yöneltilen istinaf başvurusunun ise Vergi Dava Dairesince reddedildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, iki farklı gerekçeye dayanılarak dava konusu işlemin iptal edilmesi yargılama hukuku kurallarına aykırılık teşkil ettiğinden, temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle, gerekçe değiştirmek suretiyle verilen onama kararına katılmıyorum.


Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi