3. Hukuk Dairesi 2017/6978 E. , 2019/3699 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki araç kiralama sözleşmesinden kaynaklı itirazın iptali davalarında mahkemece yapılan yargılama sonucunda, asıl davanın ve birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün ve hüküm sonrası verilen tavzih kararının taraflarca temyiz edilmesi üzerine; ayrıca davacı tarafın temyiz talebinin süresinde olmadığı gerekçesiyle temyiz talebinin reddine ilişkin mahkemenin 03/05/2016 tarihli ek kararının temyiz edilmesi üzerine, tarafların temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Asıl dava ve birleşen dava, araç kira sözleşmesinden kaynaklanan itirazların iptali talebine ilişkindir. Mahkemece; asıl davanın ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Mahkeme tarafından davacı tarafın temyiz talebi süresinde yapılmadığı gerekçesiyle 03/05/2016 tarihinde reddedilmiştir.
Davacı vekili, temyiz isteminin reddi kararıyla birlikte asıl davada ve birleşen davada verilen hükümleri temyiz etmiştir. Mahkemece 03/05/2016 tarihli ek kararla davacının temyiz talebi reddedilmiş ise de davacı vekilinin ek kararın temyiz talebi dilekçesine eklemiş olduğu iş göremezlik belgelerinden asıl davada ve birleşen davada verilen kararları süresinde temyiz etmemiş olmasının geçerli bir gerekçeye dayandığı, sağlık engelinin ortadan kalkmasıyla birlikte temyiz talebinde bulunmuş olduğu, bu hali ile davacı vekilinin temyiz talebinin kabulünün gerektiği anlaşıldığından davacının temyiz talebinin reddine dair ek kararın kaldırılarak, tarafların temyiz itirazlarının esastan incelenmesine geçildi.
Asıl dava ve birleşen davada davacı, davalı kiracının kira bedellerini zamanında ödememiş olması nedeniyle bu kira bedellerine kira sözleşmesi gereğince uygulanan gecikme faizlerinin tahsili amacıyla girişilen icra takiplerine itiraz ettiğini belirterek, her iki takibe yapılan itirazların iptaline, takiplerin devamına, %20"den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, ödemelerin süresinde yapıldığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, asıl dava ile birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, daha sonra birleşen dava ile ilgili kurulan hüküm fıkrasının tavzihine karar verilmiş; Hüküm ve tavzih kararı taraflarca temyiz edilmiştir.
1-) Tavzih kararının temyiz talebine ilişkin olarak;
6100 sayılı ...nun 305. maddesi gereğince; "Hüküm yeterince açık değil ise, veya icrasında tereddüt uyandırıyor ise, yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyor ise, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilirler. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez veya değiştirilemez."
Bu madde hükmünde belirtildiği gibi, açık olmayan veya çelişik fıkraları kapsayan hükümlerin açıklanması istenebilir. Yargılamanın iadesine karar verilmedikçe veya hüküm temyiz edilip bozulmadıkça, verilen hükmün değiştirilmesi mümkün değildir. Hükümlerin tavzihi de bunun bir istisnası olarak kabul edilemez. Hakim, burada hükmün başka türlü anlaşılmasını önlemek için gerçeği ortaya koymakla ödevlidir.
Tavzih, kural olarak sadece hüküm fıkrası hakkında olur. Hükmün gerekçesinin açıklanması için, tavzih yoluna başvurulamaz. Ancak, hüküm fıkrası ile gerekçe arasında bir çelişki varsa, bu çelişkinin giderilmesi için tavzih yoluna başvurulabilir. (Yargıtay HGK"nın 14.06.1967 gün ve 1967/9-462 E, 300 K, sayılı ilamı)
Tavzih yoluna başvurabilmek için hükmün kesinleşmesini beklemeye gerek yoktur. Kesinleşmemiş olan kararlar hakkında da hükmün icrasına (yerine getirilmesine) kadar tavzih istenebilir. Fakat tavzih talebinde bulunulmakla temyiz süresi durmaz.
İlamın icraya konulmasından sonra da, ilam tamamen icra edilinceye kadar hükmün tavzihinin istenilmesi mümkündür. Hakim, tavzih yolu ile hükümde unutmuş olduğu talepler hakkında karar verip bunu hükmüne ekleyemez. Bunun gibi hüküm verirken unutmuş olduğu vekalet ücreti veya faiz hakkında tavzih yolu ile bir karar verip, bunu hükmüne dahil edemez. Aynı şekilde; kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişki de tavzih yolu ile giderilemez.
Somut olayda, Mahkemece duruşma sırasında taraflara tefhim edilen kararda, birleşen dava ile ilgili olarak 17.125,30 TL asıl alacak üzerinden takibin devamına karar verildiği, açıklanan gerekçeli kararın hüküm fıkrasında da bu meblağ üzerinden takibin devamına karar verildiği, ancak daha sonra davalı vekilinin talebi doğrultusunda hüküm fıkrasındaki 17.125,30 TL rakamlarının 5.725,06 TL olarak tavzihine karar verildiği, bu hali ile hüküm ile gerekçe arasında da çelişki yaratıldığı anlaşılmaktadır.
O halde; yukarıda açıklanan ilkeler nazara alınarak, hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar dışında hüküm değiştirilemeyeceğinden, tarafların yükümlendikleri miktarlar bakımından değişiklik yapılacak şekilde tavzih kararı verilemeyeceğinden tavzih talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde maddi hatanın düzeltilmesi kararı verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-) Hükümlerin esasına ilişkin temyiz taleplerinin incelenmesine gelince;
Mahkemece karara dayanak yapılan 03/02/2015 tarihli bilirkişi raporu ve eklerinde bilirkişinin... İcra Müdürlüğünün 2013/14737 Esas sayılı takip dosyası ile ilgili mevcut borcun 15.672,37 TL olduğunu tespit etmesi,.... İcra Müdürlüğünün 2014/4125 Esas sayılı takip dosyası ile ilgili mevcut borcun 5.725,06 TL olduğunu tespit etmesi ve toplam borcun 21.397,43 TL olduğunu tespit etmesi karşısında, Mahkemece asıl dava ile ilgili hüküm kurulurken toplam borç esas alınarak takibin devamına
karar verilmiş olması, yine birleşen davada borçlu olunmadığı tespit edilen miktar üzerinden hatalı bir şekilde takibin devamına karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-) Bozma nedenine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle asıl dava ve birleşen davada verilen hükümlerin ve tavzih kararının HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenle tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince asıl dava açısından tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık, birleşen dava açısından karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.