Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/972
Karar No: 2014/14713
Karar Tarihi: 12.06.2014

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/972 Esas 2014/14713 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2014/972 E.  ,  2014/14713 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Van İş Mahkemesi
    Tarihi : 26.09.2013
    No : 2012/170-2013/395

    Dava, davacıların ölüm aylığının iptaline yönelik Kurum işleminin iptali ile ödenmeyen aylıkların faizi ile tahsili ve Kuruma borçlu olmadıklarının tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, tarafların vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Yasanın 41 ve devamı maddeleridir. Davacılara, 25.01.1984 tarihinden itibaren anılan Yasa kapsamında sigortalı olan ve 01.02.2004 tarihinden itibaren 7181 gün sigortalılık süresi üzerinden yaşlılık aylığı alan murislerinin ölümü üzerine, 27.09.2005 tarihinden itibaren Kurumca ölüm aylığı bağlandığı, 26.03.1998-10.06.2003 tarihleri arasındaki 59 adet prim ödemesinin, yapılan denetim sonucu gerçeğe aykırı olarak, bilgisayar programı sayesinde ödenmiş gibi Kurum kayıtlarına işlendiğinin belirlenmesi nedeni ile, sigortalıya bağlanan malullük aylıklarının ve davacılara bağlanan ölüm aylıklarının başlangıçtan itibaren iptal edilerek davacılara borç kaydedildiği, mahkemece, prim borcunun ödendiği tarihten itibaren ölüm aylığı tahsisine karar verildiği ve sigortalının haksız eyleminden davacıların sorumlu tutulamayacağı gerekçesi ile yersiz ödenen aylıklardan davacıların sorumlu olmadıkları sonucuna varılarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
    Bilindiği gibi, Hukuk Genel Kurulu"nun 12.3.2008 gün ve 21-235 E/ 248 K sayılı kararında da belirttiği üzere, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 599. maddesi uyarınca; “Mirasçılar, miras bırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, Kanun gereğince kazanırlar...miras bırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar...”.
    Kural olarak, bir kimsenin ölümü ile mal varlığının bir bütün olarak mirasçılarına geçmesini ifade eden külli halefiyet gereğince, miras bırakanın kişisel özelliklerinin ağır bastığı, düşünsel ve bedeni özellik ve yetenekleri göz önünde bulundurularak yapılmış, borcun bizzat miras bırakan tarafından yerine getirilmesi gereken şahsi edim borçları dışında, malvarlığından ifa durumunda olunan maddi edim borçları mirasçılara intikal eder. Miras bırakanın borçları, ölümünden önce yaptığı hukuki işlemlerden, işlediği
    haksız fiillerden, malvarlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşmeden ve ölüm anına kadar oluşan bir takım olgular nedeniyle doğrudan doğruya Kanundan doğabilir.
    Mirasçıların sorumluluğu bakımından borcun kaynağı önemli değildir. Bu sorumluluk, mirasın kesin olarak kazanılması ile başlar, borcun esası ile sınırlı olmayıp, işlemiş ve işleyecek faizlerini de kapsar.
    Davaya konu 01.02.2004-27.09.2005 tarihleri arasında muris sigortalıya ödenen yersiz aylıklar, miras bırakanın sebepsiz zenginleşmesinden kaynaklanmakta ve ölümünden sonra mirasçılarına karşı ileri sürülmesinde Yasaca bir engel bulunmamakta olup, miras bırakanın malvarlığına ve terekesine dahildir.
    Sebepsiz zenginleşen kişi, malvarlığında sebepsiz yere meydana gelen artışı iade ile yükümlüdür. İade yükümlülüğünün konusu ve kapsamı ise BK. 63. maddede hükme bağlanmıştır. Bu maddeye göre; “Haksız olarak bir şeyi istifa eden kimse, onun istirdadı zamanında elinden çıkmış olduğunu ispat ettiği miktar nisbetinde red ve iade ile mükellef değildir. Şu kadar ki kabız, o şeyi suiniyet ile elden çıkarmış yahut onu elden çıkarır iken bilahare red ve iadeye mecbur olacağına vakıf bulunmuş olursa red ve iadeye mecburdur.”
    Görüldüğü gibi, maddede, iade borcu zenginleşen iyi veya kötü niyetli olmasına göre farklı şekilde ele alınmıştır.
    Haklı bir sebebe dayanmaksızın zenginleşen kimse kötü niyetli ise, iade borcu zenginleşmenin tamamını kapsar. Diğer bir ifadeyle, kötü niyet halinde iade borcu, geri verme zamanındaki zenginleşme miktarıyla sınırlı değildir. Anılan maddeye göre, sebepsiz zenginleşen kimse, o şeyi kötü niyetle elden çıkarmış veya onu elden çıkarırken sonradan geri vermek zorunda kalacağını bilmek durumunda ise, iadeyle yükümlüdür. Zenginleşmeyi iade edeceğini ve dolayısıyla zenginleşmenin haklı bir sebebe dayanmadığını bilen veya gerekli özeni gösterdiği takdirde bilebilecek durumda olan kişi, kötü niyetli zenginleşen konumundadır.
    Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle, davacılardan, Kurumun gerçek olmadığını iddia ettiği primlere yönelik ödeme makbuzlarının bulunup bulunmadığı sorulmalı, ibraz edilememesi halinde, hayali prim yüklemelerinin yapılmasında davacıların murisi sigortalının en azından (aksi kanıtlanamadığı için) gerekli özeni göstererek ödeme makbuzlarını, primleri ödediğini iddia ettiği kişi yada kişilerden talep etmeyerek kusurlu olduğu ve iyi niyetli olduğundan bahsedilemeyeceği gözetilerek, iade borcunun, haklı sebebe dayanmayan zenginleşmenin tamamını kapsadığı kabul edilmeli, bu çerçevede, davacıların da, yersiz ödenen ölüm aylıklarından iade ile sorumlu oldukları gözetilmeli, hayali prim ödemelerinin kapsadığı dönem haricinde kalan ihtilafsız sigortalılık süresi belirlenerek, muris sigortalının malullük aylığı tahsis tarihinde yürürlükte bulunan 1479 sayılı Yasanın 29. maddesi gereği malullük aylığı tahsisi için 5 tam yıl prim ödeme şartına tabi olduğu gözetilerek, başlangıçtan itibaren murise malullük aylığı tahsisi şartları irdelenmeli, varlığı halinde ödenen malullük aylığı ile gerçeğe aykırı prim ödemelerinin kapsadığı dönem haricindeki sigortalılık süresi gözetilerek ödenmesi gereken malullük aylığı tutarları Kurumdan sorularak, arasındaki farkların Kurumca davacılardan istirdadının mümkün olduğu gözetilerek, muris
    sigortalıya yersiz olarak ödenen ve davacıların iade ile yükümlü oldukları tutar belirlenmeli, sonrasında, davacıların, sigortalının ölümü tarihinde yürürlükte bulunan 1479 sayılı Yasanın 41. maddesi gereği ölüm aylığı tahsisi için 5 tam yıl prim ödeme şartına tabi olduğu gözetilerek, hayali prim ödemelerinin kapsadığı dönem haricinde kalan sigortalılık sürelerine göre başlangıçtan itibaren ölüm aylığı tahsisi şartları irdelenmeli, varlığı halinde, 1479 sayılı Yasanın “Ölüm Aylığının Hesaplanması” başlığını taşıyan 42. maddenin “Sigortalının ölümü halinde, hak sahibi kimselerine bağlanacak aylığın saptanmasında, a) (Değişik: 25/8/1999 - 4447/30 md.) Sigortalıların almakta olduğu malüllük veya yaşlılık aylığı,..esas tutulur.” düzenlemesi gözetilerek, hayali prim ödemelerinin kapsadığı süreler dışlandıktan sonra sigortalıya bağlanması gereken malullük aylığı tutarı ve bu tutara dayalı olarak davacılara başlangıçtan itibaren ödenmesi gereken ölüm aylığı tutarı Kurumdan sorularak, yersiz ödenen ve Kurumun istirdada hakkı olduğu ölüm aylığı tutarı belirlenmeli, davacıların iade ile yükümlü oldukları tutarın tespitinde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi hükmü de nazara alınarak, gerekirse bu konuda bilirkişi incelemesi yapılarak, davacıların Kuruma yersiz ödenen aylıklar nedeni ile borçlu oldukları tutar belirlenerek varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve Yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, tarafların vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 12.06.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi