MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1) Mağdur hakkında Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 12.06.2015 tarihli raporda, mağdurun yaralanması sonucunda "dava konusu olaya bağlı duyularından veya organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflaması veya yitirilmesi niteliğinde herhangi bir anatomik eksiklik veya fonksiyonel bozukluk olup olmadığı ve yüzde sabit iz kalıp kalmadığı sorulmak isteniyorsa kişinin en yakın üniversite hastanesi beyin cerrahi poliklinğine sevkinin sağlanarak nörolojik muayenesi ve kraniektomi defektinin alanının ölçtürülerek elde edilecek tetkik ve belgelerin tarafımıza gönderilmesi ve muayene edilmek üzere kişinin kurulumuza gönderilmesi gerektiği" belirtilmesi karşısında, mağdurun nörolojik muayenesini müteakip tanzim olunacak kesin raporun temini ile hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
2) Mahkemece sanığın eylemini, kardeşine karşı silahtan sayılan kürekle vurmak suretiyle gerçekleştirdiğinin kabul edilmesi karşısında, birden fazla nitelikli halin (TCK"nin 86/3-a, 86/3-e) aynı olayda gerçekleşmesi nedeniyle 5237 sayılı TCK"nin 61. maddesindeki ölçütler ve TCK"nin 3. maddesindeki cezada orantılılık ilkesi dikkate alınarak TCK"nin 86/1. maddesi gereğince temel cezaya hükmedilirken alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi nedeniyle eksik ceza tayin edilmesi,
3) Sanık hakkında kardeşi olan mağduru silahla yaşamını tehlikeye sokacak şekilde yaralaması nedeni ile TCK"nin 86/1, 86/3-a-e, 87/1-d maddelerine göre belirlenen hapis cezası beş yıldan az olduğu için, sanığa verilen cezanın TCK"nin 87/1-son maddesi uyarınca beş yıla yükseltilmesi gerektiği gözetilmeyerek eksik ceza tayini,
4) Mağdur hakkında Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 12.06.2015 tarihli raporda, mağdurun geçirdiği beyin kanamasının 04.07.2010 tarihinde maruz kalınan travma sonucu oluşabileceği gibi bu tarihlere yakın başka bir tarihte meydana gelen travma sonucunda da oluşmuş olabileceğinin belirtilmesi karşısında, mahkemece dava konusu olay tarihi dışında bu tarihe yakın zamanlarda mağdurun başkaca benzer bir travmaya maruz kalıp kalmadığı hususunda araştırma yapılması gerektiği halde, yerel mahkemece bu yönde bir araştırma yapılmadan ve mağdurun beyanına başvurulmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması,
5) Sanığın aşamalardaki savunmalarında, kardeşi olan mağdurun olay günü yanına gelerek küfür etmesi üzerine tartışmaya başladıklarını beyan etmesine göre, sanık lehine TCK"nin 29. maddesinde yer alan haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,
6) Sanığın kardeşi olan mağduru yaralaması sonucunda mağdurun yaşamının tehlikeye girmesi nedeni ile sanığın cezasından bir kat arttırım yapılırken TCK"nin 87/1-d maddesinin hükümde açıkça gösterilmemesi,
7) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas-2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesindeki bazı hükümlerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafii ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerle 6723 sayılı Kanun"un 33. maddesi ile değişik 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, 21.05.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.