4. Hukuk Dairesi 2018/1062 E. , 2018/5496 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 07/05/2012 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat ile davalı karşı davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davacı karşı davalı ... aleyhine 31/05/2012 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın ve karşı davanın kısmen kabulüne dair verilen 07/12/2017 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi asıl davada davacılar vekili tarafından istenilmekle daha önceden belirlenen 18/09/2018 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davacılar vekili Avukat ... geldi, karşı taraftan davalılar adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1)Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2)Davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince;
a) Asıl dava, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Karşı dava ise aynı nedenle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, asıl davada davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl davada davacılar; destekleri olan ...’ın davalıların saldırısı sonucu ağır şekilde yaralandığını ve daha sonra vefat ettiğini, ayrıca davacılar ..., ..., ... ve ...’ın ise aynı olayda yaralandıklarını belirterek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.
Davalılar ve davalı-karşı davacı ..., davanın reddi gerektiği savunmuşlar; ayrıca davalı-karşı ..., olayı başlatanın ... olduğunu, diğer davacıların da kavgaya karıştığını ve ağır tahrik altında kaldığını, ...’ın değnekle vurması sonucu kendisinin de kafasından yaralandığını, hayati tehlike geçirdiğini belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, davalıların haksız eyleminin sabit olduğu gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi (818 sayılı BK 47. maddesi) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Dosya arasında bulunan bilgi ve belgelerden, davacıların desteğinin davalıların saldırısı sonucunda beyninin parçalandığı, desteğin yere düşmesine rağmen davalıların öldürmek amacıyla defalarca vurduğu, desteğin bir müddet komada kaldıktan sonra vefat ettiği, ayrıca davalıların eylemi sonucunda davacıların yaralandıkları anlaşılmaktadır.
Şu durumda, olay tarihi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, özellikle eylemin işleniş biçimi ile yukarıda anılan ilkeler gözetildiğinde asıl dava davacıları yararına hem yaralama hem de öldürme eylemleri için takdir olunan manevi tazminat tutarı az olmuş, bu sebeple daha üst düzeyde manevi tazminat takdir edilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
b)Davacıların vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava arkadaşlığı; davacı veya davalı tarafta birden fazla kişi bulunması hali olup 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 57 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. İhtiyari dava arkadaşlığında; birden çok kişi, birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir. Bu haller, davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması, ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri, davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olmasıdır. (HMK.57) Sayılan bu üç durum dışında ihtiyari dava arkadaşlığı söz konusu değildir. Maddi hukuka göre, bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken hâllerde ise mecburi dava arkadaşlığı vardır(HMK.59).
Somut olayda, davacılar arasında zorunlu değil ihtiyari dava arkadaşlığı olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, davacıların ayrı ayrı tazminat talep etmiş olmaları da dikkate alınarak kabul edilen tazminat miktarları üzerinden her bir davacı için ayrı ayrı vekalet ücreti takdiri gerekirken hükmedilen toplam tazminat miktarı esas alınmak suretiyle tek vekalet ücreti tayin edilmiş olması da kararın bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2-a-b) sayılı bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davacıların diğer temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve davacılar yararına takdir olunan 1.630,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine, peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/09/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.