2. Hukuk Dairesi Esas No: 2008/18533 Karar No: 2008/18033
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2008/18533 Esas 2008/18033 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2008/18533 E. , 2008/18033 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Çumra Asliye Hukuk (Aile ) Mahkemesi TARİHİ :13.07.2006 NUMARASI :Esas no:2006/6 Karar no:2006/235
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm; velayetler, nafakalar ve manevi tazminat yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Toplanan delillerden davacı kocanın birlik görevlerini yerine getirmediği, sadakatsiz davrandığı evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. *Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. #Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz yada az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. *Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2) #Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.Ancak bu yön temyiz edilmediğinden bozma nedeni yapılmamış yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir. 2-Temyiz sebeplerine yönelik olarak yapılan incelemeye gelince; a)Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacı kocanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. b)Müşterek çocuklardan Ü.ve E.nin 24.11.2005 tarihinden itibaren anne yanında kalmaya başladıkları anlaşılmakta olup, çocuklar için bu tarihten itibaren tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren tedbir nafakasına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2 maddenin (b) bendinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu yönlerin yukarıda 2. maddenin (a) bendinde açıklanan nedenlerle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 25.12.2008 per