13. Hukuk Dairesi 2016/23398 E. , 2018/5567 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ... ve davalı ...’nın satılık uygun bir taşınmaz olduğunu söylemesi üzerine dava dışı ... ve ... adına kayıtlı bulunan taşınmazı 5 Şubat 1991 tarih ve 18130 yevmiye nolu ... 5.Noterliği tarafından düzenlenen vekaletnameye istinaden vekil kılınan davalı ...’den ... 4. Noterliği tarafından düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile bedelini ödeyerek satın aldığını, sonradan sözleşmeye konu taşınmazın 40.117 m2.lik kısmının ... 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1987/392 esas ve 1989/2809 sayılı kararı ile ... adına tescil edildiğini öğrendiğini, savcılığa şikayet üzerine yapılan soruşturma neticesinde vekaletnamenin sahte olduğunun tespit edildiğini, davalı ... ve ...’nın geçerli bir vekalet varmış gibi hile yoluyla bu satışı gerçekleştirdiklerini, noter olan diğer davalı ...’in de vekaletnamenin geçerli olup olmadığını araştırmaması nedeniyle zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davalı ... yönünden; atiye bırakılan davanın süresi içerisinde yenilenmediğinden dolayı davanın açılmamış sayılmasına, diğer davalılar ... ve ... yönünden; husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, davalılar tarafından dava dışı üçüncü kişilere ait olduğu söylenen taşınmazı, taşınmaz sahiplerine vekaleten hareket eden davalı ...’den noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmesi ile bedelini ödeyerek satın aldığını ancak sonradan yapılan soruşturma neticesinde vekaletnamenin sahte olduğunun tespit edildiğini, davalı ... ve ...’nın işbirliği içerisinde hareket ederek hile yoluyla taşınmazı sattıklarını, diğer davalı noterinde vekaletnamenin sahte olduğunu tespit edememesi nedeniyle zararı karşılamakla sorumlu olduğunu ileri sürerek oluşan zararın tazmini amacıyla eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, davalılar ... ve satış sözleşmesinin tarafı olmadığından husumetten davanın reddine karar verilmiştir. Dosya arasında bulunan 16.1.1992 tarihli 3460 yevmiye numaralı ... 4. Noterliği tarafından düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi incelendiğinde, satış vaadinde bulunan dava dışı ... ve ...’e ait belirtilen taşınmazdaki hissenin vekaleten davalı ... tarafından taşınmazın resmi ifrazı tamamlandıktan sonra devir edileceği ve satış bedelinin tamamının da alındığı belirtilerek davacı ...’a satışının yapıldığı anlaşılmaktadır. Diğer yandan, dava dışı... tarafından da 3.3.1992 tarihli 13080 yevmiye numaralı ... 4. Noterliği tarafından düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi gereğince eldeki dayaya konu talep sonucu ile aynı içerikli olarak davalılar aleyhine ... ... 19. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/68 E. sayılı dosyası ile dava açılmıştır. Davalı ... tarafından verilen 6.12.2010 havale tarihli dilekçede; emlakçılık yaptığı dönemde ... isimli kişiden taşınmaz satın aldığını, davalı ...’nın yanında bir bayan getirdiğini ve bu kişiye ...’den satın aldığı taşınmazı sattığını, ... ile arasında anlaşmazlık çıkınca bayandan aldığı parayı geri ödemesi için davalı ...’ya verdiğini, ...’nın bu parayı ödeyip ödemediğini bilmediğini, daha sonra da emlakçılık işini bıraktığını beyan etmiştir. Her iki dosyanın davalısı olan... bu beyanı ile, taşınmaz satışının kendisi ve ... tarafından gerçekleştirildiğini kabul etmektedir. Bu durumda, görünüşte vekaleten yapılan taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin gerçekte ... tarafından asaleten yapıldığı anlaşıldığına göre resmi akitteki vekaleti inkar eden bu beyanı gözetilip bu hususta bir araştırma ve inceleme yapılarak oluşacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.