3. Hukuk Dairesi 2019/1411 E. , 2019/3673 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TİCARET) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dava dilekçesinde; davalının kayden eşinin adına olan ...plakalı 1993 model Alfa Romeo aracı kendisine sattığını, davalıya bedelini parası olunca ödeyeceği hususunda anlaştıklarını, aracı kullanmaya başladığını, ancak bu alışverişten yaklaşık l ay sonra davalının aracı üzerine almasını istediğini, parası olmadığından aracı üzerine alamadığını ancak üzerinde ödeme tarihi bulunmayan 8.000,00 TL bedelli bir senedi tanzim ederek davalıya verdiğini, bir süre sonra davalı ile aralarının bozulduğunu, davalının sattığı aracı iade etmesini istediğini, aracı hemen davalıya iade ettiğini, ancak davalının senedi iade etmediği gibi senedi hukuka aykırı olarak doldurmak suretiyle hakkında .... İcra Müdürlüğünün 2013/3333 Esas sayılı icra dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, bu nedenlerle 8.000.00 TL bedelli senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, davalı tarafın kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
Davalı (müteveffa), senedin aksinin senetle ispat olunacağını, yazılı delil olmadan ispatının mümkün olmadığını, senedin sebepten mücerret olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, kambiyo senetlerinin sebepten mücerret olduğu, bono nedeni ile borçlu bulunmadığı hususunun yazılı delile ispatının gerektiği belirtilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dairemiz 12.03.2017 T.li 2016/13488 E. 2018/2292 K. sayılı bozma ilamı ile "Somut olayda, davacının dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığı hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Mahkemece, yazılı delillerle davasını ispat edemeyen davacıya, senedin araç satışına ilişkin verildiği ve aracın iade edildiği konusunda davalıya yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir." gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkeme yeniden yaptığı yargılama neticesinde "davanın mahiyeti gereği tanıkla ispatın mümkün olmadığı, davalı tarafça da tanık dinletilmesine muvafakat edilmediği, davalı tarafın mirasçılarına yöneltilen yeminin ise mirasçılarca eda edildiği, hale göre de davacının davasını ispatlayamadığı" gerekçesi ile davanın reddine karar vermiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit talebine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu"nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan herbiri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. HMK"nın 190.maddesinde de; ispat yükünün kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu vurgulanmıştır.
İspat yükü kendisine düşen taraf, başlangıçta diğer delilleri ile birlikte yemin teklifinde de bulunabilir. Bu halde, öncelikle, diğer delilleri incelenir, bunlar ile iddia ispat edilirse yemin teklifine gerek kalmaz. Buna karşılık, diğer delillerle iddia veya savunmasını ispat edemezse, o zaman kendisine yemin teklifi hakkı kullandırılmalıdır. Bu durumda, mahkemenin; iddiasını veya savunmasını başka delillerle ispat edememiş olan tarafa, yemin teklif etme hakkı olduğunu hatırlatması uygun olur. Taraf davasını kendisi takip etmekte ise, mahkeme, yemin teklif etme hakkı olduğunu tarafa duruşmada kendisi hatırlatır.
Taraf davasını vekil aracılığıyla takip etmekte ise, mahkeme yemin teklif etme hakkını tarafın vekiline hatırlatır. Bu halde tarafın kendisine yemin teklif etme hakkını kullanıp kullanmayacağını bildirmesi için ihbarname gönderilmesine gerek yoktur. (B.Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulu, Altıncı Baskı, cilt III, syf 2483-2562)
6100 sayılı yasanın 229. maddesinin 1. fıkrasında "Yemin için davet edilen kimse, tayin edilen gün ve saatte mahkemede geçerli bir özrü olmaksızın bizzat hazır bulunmaz yahut hazır bulunup da yemini iade etmez ya da yemini eda etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılır." şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. 2. fıkrasında kendisine yemin iade olunan kimse yemin etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıa ispat edilememiş sayılır."
Somut olayda; davalının ölmüş olması sebebi ile mirasçılarına usulüne uygun yemin davetiyesi çıkartılmış ve mirasçı davalıların ifadeleri alınmıştır. Davalılar ifadelerinde "...dava konusu hakkında hiçbir bilgim yoktur. Bana okumuş olduğunuz yemin metnin deki hususlar hakkında da hiçbir bilgim yoktur. Bu nedenle ben yemin etmek istemiyorum. Ben davalının mirasçısı olduğumdan dolayı taraflar arasındaki hukuki ilişkiye dair hiçbir bilgim yoktur." şeklinde beyan verdikleri ancak yemin eda etmedikleri, yeminden kaçındıkları açıktır. Yeminden kaçınma halinde dava konusu olayı ikrar etmiş oldukları yasa hükmünde düzenlenmiştir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davalı mirasçılarca yeminin eda edilmiş olması gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.