Abaküs Yazılım
14. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/8366
Karar No: 2019/12272

Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2018/8366 Esas 2019/12272 Karar Sayılı İlamı

14. Ceza Dairesi         2018/8366 E.  ,  2019/12272 K.

    "İçtihat Metni"

    Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, tehdit ve basit cinsel saldırı suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 08.03.2018 gün ve 2017/52789 soruşturma, 2018/4275 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin Bakırköy 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 13.04.2018 tarihli, 2018/2703 Değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    5271 sayılı Kanunun 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet Savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanunun 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanunun 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, yönündeki açıklamalar karşısında,
    Somut olayda müşteki vekilince, müvekkilinin şüphelinin yanında yatılı çalışmaya başladıktan sonra şüphelinin, müştekiye tecavüz ettiğini, uzun süre alıkoyduğunu, ona ait olan aracı hileyle elinden alıp oğlunun üzerine geçirdiğini ve tehdit ettiğini belirterek şikayetçi olması üzerine, herhangi bir araştırma yapılmadan, taraflar arasında mihir sözleşmesi bulunduğu, aralarında gayrı resmi bir evlilik bulunduğundan bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, müşteki vekilinin dilekçesinde belirttiği tanıkların dinlenilmesi, şüphelinin ifadesinin alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 27.09.2018 günlü 94660652-105-34-11244-2018-Kyb sayılı sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak ile birlikte tevdi kılınmakla gereği görüşüldü:
    Tüm dosya içeriği nazara alındığında kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine dair Bakırköy 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 13.04.2018 günlü, 2018/2703 Değişik iş sayılı kararıyla ilgili kanun yararına bozma yoluyla yerindelik denetimi yapılmasının mümkün olmaması karşısında vaki talebin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.11.2019 tarihinde üyeler ... ile ..."un karşı oyları ve oy çokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY

    Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, tehdit ve basit cinsel saldırı suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 08.03.2018 tarihli ve 2017/52789 soruşturma, 2018/4275 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Bakırköy 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 13.04.2018 günlü, 2018/2703 Değişik iş sayılı kararının Yüksek Adalet Bakanlığı’nın 04.10.2018 gün ve 2018/79902 sayılı talebiyle müşteki vekilinin dilekçesinde belirttiği tanıkların dinlenmesi , şüphelinin ifadesinin alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekçesiyle yapılan kanun yararına bozma istemi üzerine Dairemizce yapılan incelemede istemin reddine ilişkin verilen kararda, sayın Daire çoğunluğuyla ihtilafımız; kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin Sulh Ceza Mahkemesi kararları yönünden kanun yararına bozma isteminin mümkün olup olmadığı noktasındadır .
    Sayın Daire çoğunluğu tarafından kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine dair Bakırköy 1.Sulh Ceza Hakimliğinin 13.04.2018 günlü, 2018/2703 Değişik iş sayılı kararına karşı yerindelik denetimi yapılamayacağı gerekçesiyle; kanun yararına bozma talebi reddedilmiş ise de, kanunun kapsamının belirlenmesi bakımından 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde düzenlenen kanun yararına bozma müessesesini incelemek gerekir.
    Kanun yararına bozma, karar ve hükümlerdeki hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesini ve ülke sathında tatbikat birliğini sağlamak amacıyla olağanüstü bir denetim muhakeme yolu olup hakimin takdir hakkına giremeyen dar kapsamlı bir kanun yoludur.
    5271 sayılı CYY’nın 309. maddesinde düzenlenen kanun yararına bozma müessesesinde ise hakim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddi hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık olduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ilgili ceza dairesine verecek ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
    Bir karar veya hükmün yasa yararına bozulmasının, ilgili aleyhine sonuç doğurup doğurmayacağı, bozma sonrasında kararı veren hakim veya mahkemede yeniden inceleme, araştırma ve yargılama yapılıp yapılmayacağı, hangi hallerde Yargıtay’ın doğrudan hükmetme yetkisinin bulunduğu, 5271 sayılı Yasanın 309. maddesinde sıralı ve ayırıcı biçimde düzenlenmiştir. Bu düzenlemede, yasa yararına bozmanın sonuçları ve bozma sonrasındaki uygulama saptanırken ‘karar’ ve ‘hüküm’ ayrımı gözetilmiş, ayrıca mahkûmiyet hükmü ile davanın esasını çözen veya çözmeyen diğer hükümler bakımından farklı uygulama ve sonuçlar öngörülmüştür. Bu kapsamda bozma nedenleri incelendiğinde;
    CYY’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca bozma nedenleri; Yasanın 223. maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise kararı veren hakim veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verilecektir. Bu halde, yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi davanın esasını çözen bir karar da bulunmadığı için verilecek hüküm veya kararda lehe veya aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir. Ortada davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için yargılamanın tüm süjelerinin katıldığı bir muhakeme faaliyetinden bahsedilemeyeceğinden bu tür kararların yasa yararına bozulması durumunda, kararı veren hakim veya mahkemece bozma doğrultusunda gerekli inceleme ve araştırma yapılarak aleyhe sonuç doğurup doğurmamasına bakılmaksızın yeni bir karar verilecek, yeni karar ilgilinin lehine veya aleyhine olabilecektir.
    Ayrıca ; 5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği yönündeki açıklamalar karşısında,
    Yukarıdaki izahat ışığında somut olayın incelenmesinde ise;
    Somut olayda müşteki vekilince, müvekkilinin şüphelinin yanında yatılı çalışmaya başladıktan sonra, şüphelinin müştekiye tecavüz ettiğini, uzun süre alıkoyduğunu, ona ait olan aracı hile ile elinden alıp oğlunun üzerine geçirdiğini ve tehdit ettiğini belirterek şikâyetçi olması üzerine, herhangi bir araştırma yapılmadan, taraflar arasında mihir sözleşmesi bulunduğu, aralarında gayrı resmi bir evlilik bulunduğundan bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de müşteki vekilinin dilekçesinde belirttiği tanıkların dinlenilmesi, şüphelinin ifadesinin alınması ve diğer delillerin de toplanmasını müteakip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi