13. Hukuk Dairesi 2016/31093 E. , 2020/2079 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacılar, ..."nin öğretmen olduğunu, kendisi gibi öğretmen olan eşi ..."nin üçüncü çocuğuna hamile kaldığında hamilelik dönemindeki kontrollerini ... ... Özel Tıp Hizmetleri Merkezi A.Ş."nin işlettiği ... Tıp Merkezinde kadın doğum uzmanı olarak görev yapan davalı ..."ya yaptırdığını, hamileliğin sonunda davalı doktorun ... Tıp Merkezinde sezeryan ameliyatı ile doğum yaptırdığını, bu ameliyat sebebiyle de ..."nin 21/05/2007 tarihinde vefat ettiğini, muris ..."nin ölümü ile geriye mirasçıları eşi ..., çocukları ... ..., ... ve ..."nin kaldığını, davalı ... hakkında taksirle ölüme neden olma suçu ile kamu davası açıldığını, ... 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/504 Esas sayılı dosyası ile yapılan yargılamada davalının kusurlu olduğuna hükmedildiğini ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini, davalının ..."nin ölmesi olayında kusurlu olduğunu, davalının maktulün hamilelik dönemindeki muayenelerinde kendisine ve eşine “bir hamilelikte başa gelebilecek ne kadar kötü şey varsa sizin başınızda o var doğum riskli tehlike var” tarzında sözler söylediğini, buna rağmen eşinin daha donanımlı bir hastaneye sevk etmeden ... Tıp Merkezinde doğum için ameliyata aldığını ve ölümle sonuçlanan olayın meydana geldiğini, davalının hamilelik sırasındaki olumsuzlukları dikkate almadığını, eşinin plasenta previa tanısının bulunduğunu, maktulün risklerini bile bile donanımlı olmayan bu tür riskli ameliyatların yapılmasına hem hukuken hem de tıbben olanak olmayan bir tıp merkezinde ameliyat yaptığını, üstelik bu tıp merkezinde ameliyat yapabilmesi hukuken mümkün olmadığını, tıp merkezlerinin ancak acil durumlarda ameliyat yapabileceğini, maktulün durumu aciliyet gerektirmediği halde davanın sırf bu tıp merkezinde ameliyat yapabilmek için evraka acil ibaresi koyduğunu ve bu ameliyatı yaptığını, bu ameliyatın ... Tıp Merkezinde yaparak bu ameliyat karşılığında ücret alabilmek için eşinin daha donanımlı bir hastaneye sevk etmediğini ve maktulün ölümüne sebep olduğunu, davalı doktorun ameliyat sırasında yanlış uygulamalar yaptığını, bu hatasını telafi etmek için ... Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın ve Doğum bölümünden bir profesörü ameliyata çağırdığını, bunda dahi davalının geç kaldığını, üç çocuğu ile baş başa kaldığını, yaşları küçük olan bu çocukların bütün sorunları ile tek tek ilgilenmeye çalıştığını, hem annelik hem de babalık yapmaya çalıştığını, çocuklarının annelerini kaybetmelerinden dolayı yaşadığı sıkıntıları unutturmaya çalıştığını, çocukların büyük acılar içinde olduğunu, çocukların annelerinin ölmesini kabul edemediklerini, çocukların ağlama nöbetlerine girdiklerini, annelerini bir daha göremeyeceklerini, çocukları teselli etmenin mümkün olamadığını, çocuklarından Yağız"ın annesini hiç tanımayacağını, bunların aslında bir maddi karşılığının olmadığını belirterek fazlaya dair haklarının saklı tutarak davacılardan ... için 5.000,00-TL maddi, 100.000,00-TL manevi, ... Berk için 2.000,00-TL maddi, 100.000,00-TL manevi, ... için 2.000,00-TL maddi, 100.000,00-TL manevi, Yağız için 1.000,00-TL maddi, 100.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, ayrı ayrı davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacıların maddi tazminat istemlerinin reddine, davacıların manevi tazminat istemlerinin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, davalı hastane ve davalı doktorun özen yükümlülüğüne aykırı davranması iddiası nedeniyle istenilen maddi - manevi tazminata ilişkindir. Davanın temeli vekillik sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığa dayandırılmıştır.(BK 386-390)(TBK 502.506) Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki iş gören vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur (BK 321/1 md)(TBK 400). O nedenle hemşire ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafif de olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en emin yol seçilmek gerekir. Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir. Gereken özen görevini göstermeyen vekil, BK 394/1(TBK 510) maddesi hükmü uyarınca, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Aynı hususlar adam çalıştıran sıfatı ile doktorun görev yaptığı ... kuruluşları için de geçerlidir.
Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya bakılacak olursa; yargılama sırasında alınan Yüksek ... Şurası raporu, Adli Tıp Kurumu İhtisas kurulundan alınan rapor ve Hacettepe Üniversitesi’nden alınan bilirkişi raporunun sonuç kısmında gebelikte plasenta previa tanısı olan hastada olabilecek komplikasyonları öngörmesine rağmen ameliyatı tıp merkezinde yapmasının doğru olmadığı belirtilmesine rağmen ameliyat sırasında tıp bilimine uygun işlemler yaptığı ve tam teşekküllü hastaneye sevk edilse bile komplikasyonun gelişebileceği tespiti bildirilmiştir. Ancak bilirkişi raporlarında yer alan ikinci kısım varsayıma dayalı olduğundan davalıların tam teşekküllü hastane yerine tıp merkezinde ameliyat yapılmasının doğru olmadığı, plasenta previa tanısı olan hastada bu durumları öngörüp sevk etmesi beklenebileceği anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, davalı doktorun vekil olarak en hafif kusurundan dahi sorumlu olacağı değerlendirilerek sonuca uygun makul maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 29,20 TL harcın davacıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.