21. Hukuk Dairesi 2018/470 E. , 2018/3767 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
K A R A R
A)Davacı İstemi:
Dava, sigortalı olarak işe başladığı tarihin 15/03/1985 tarihi olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
B)Davalı Cevabı:
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili özetle; davacının çalıştığını iddia ettiği tarihte kanun kapsamında ...... Özel Mercedes Servisi Demirci Usta adlı işyeri bulunmadığını, davacının çalıştığını iddia ettiği döneme ilişkin olarak bu iş yerinde fiilen çalıştığına dair müvekkil kuruma verilmiş dönem bordrosu vb. resmi bir belge de bulunmadığını, davacının iddia edilen döneme ilişkin fiili çalışma olgusunun ve resmi kurum kayıtlarının aksinin geçerli ve kesin delillerle ispatlanması gerektiğini, bu tür davalarda yalnızca tanık beyanları ile hüküm kurulamayacağının Yargıtay’ın yerleşik içtihatları doğrultusunda olduğunu, davanın reddine karar verilmesini istemiştir
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
ilk Derece Mahkemesince ; “Tüm dosya kapsamına göre davacının, ..."e ait işyerinde işçi olarak çalışmaya başladığı, davacının bu çalışmasını kesintisiz olarak devam ettirdiği, davacının, işverenin emir ve talimatları ile hareket ettiği, davacının mesaisinin tamamını işverene ait işyerinde geçirdiği, mevcut yasal düzenlemeler ve tanık anlatımları birlikte değerlendirildiğinde, davacının 15/03/1985 tarihinde ..."e ait işyerinde çalışmaya başladığı, davacının bu çalışmasını kesintisiz olarak devam ettirdiği, davacı tarafından talep edilen tarihte davacının ..."e ait işyerinde çalışmaya başladığının, bu çalışmasının da fiili ve gerçek bir çalışmaya dayandığının kabul edilmesi gerektiği, zaten dosya kapsamında bulunan ve işveren tarafından tanzim edilen belgelerin de davacının bu konudaki iddiasını teyit ettiği anlaşıldığından tüm bu nedenlerle davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği, ” gerekçesiyle “ Davanın kabulü ile, Davacının sigorta başlangıç tarihinin 15/03/1985 tarihi olduğunun tespitine, ” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu;
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili; fiili çalışma olgusunun ortaya konulmadığını, salt tanık anlatımlarının yetersiz olduğunu, kurum kayıtlarının asıl olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesince “ Yapılan yargılama, dosya kapsamı, mevcut delil durumu dikkate alındığında, Anayasal sosyal güvenlik hakkı kapsamında, davacının kimlik bilgilerini içerir, yasal süresinde Kuruma intikal etmiş ve sahteliği de ileri sürülmeyen işe giriş bildirgesi ile dinlenen tanıklarının beyanlarından, dava konusu işe başlama tarihinde fiili çalışmanın kanıtladığı da görülmekle, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, ” gerekçeleriyle “Davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, ” karar verilmiştir.
E)Temyiz:
Davalı Kurum vekili “ Sadece işe giriş bildirgesinin varlığı çalışma olgusunun ispatına yetmez, bu yönde resmi belge bulunmamaktadır. ” gerekçeleriyle temyiz yoluna başvurmuştur
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 108.maddesinin 1. fıkrasında; " Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir." hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa"nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa"nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa"nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa"nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.09.1999 gün 1999/21-510-527, 30.06.1999 gün 1999/21-549-555, 05.02.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 03.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 01.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da kolluk yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 13/04/1966 doğumlu davacının, bildirgedeki işe giriş tarihi olan 15/03/1985 tarihinde 19 yaşında olduğu, işe giriş bildirgesinin 19/08/1985 tarihinde 61095 varide sayısı ile Kuruma verildiği, aynı tarihli sigorta sicil kartı sureti sunulduğu, 016424.11.09 sicil numaralı , ..."e ait motorlu taşıtların tamiri işi işyerinin 01/02/1981-24/07/1999 tarihleri arasında yasa kapsamında olduğu, 1985 yılında dönem bordrosu verilmediği, dinlenen tanıkların 1987-1988 yılında çalışan bordro tanıkları olduğu, tanık Kadir Yılmaz’ın sigorta kayıtlarının getirtilmediği, tanıkların iddiayı doğruladıkları, davacının hizmet cetvelinde ilk 1993 yılında 4/B zorunlu sigortalılığının başladığı, 4/A"lı olarak 2009/8-2010/2 dönemlerinde 2 4520 01 02 1024170 081 03-89 sicil numaralı Can Ergel ünvanlı iş yerinden bildirildiği, bu dönemlerin ise denetmen raporu sonucu sahte sigortalılık nedeniyle iptal edildiği, 2011/9 - 2011/10 dönemlerinde Baranoğulları Petrol Ürünleri San. Tic. Ltd. Şti. Ve Hasan Karaca ünvanlı iş yerinden hizmetlerinin bildirildiği, eylemli çalışma olgusu yeterli ve gerekli bir araştırmayla sağlıklı bir biçimde belirlenmeden davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda uyuşmazlık, fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bu durumda Mahkemece yapılacak iş; fotokopisi bulunan işe giriş bildirgesinin aslını Kurumdan getirterek, imzanın ve fotoğrafın davacıya ait olup olmadığını bilirkişi marifetiyle tespit ettirmek, 1985 yılında bordro verilip verilmediğini Kurumdan tekrar sormak, olması halinde bordro tanıklarının beyanlarına başvurmak, mümkün olmaması halinde Kurumdan, Belediye"den ve Vergi Dairesinden sorulmak suretiyle, ayrıca zabıta marifetiyle sağlıklı bir araştırma yaptırılarak komşu işverenler veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarını tespit etmek, sonrasında bu işyerlerinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının kayıtlarını SGK’dan getirtmek, tanık olarak bilgilerine başvurmak, tanık Kadir Yılmaz’ın sigorta kayıtlarını Kurumdan getirtmek ve beyanını sorgulamak, Kurumdan sigorta sicil numarasının hangi yılın ve ilin serilerinden olduğunu sormak, çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince ortaya koyduktan sonra davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılarak, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
G)Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle (BOZULMASINA), dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 12/04/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.