Esas No: 2011/9-88
Karar No: 2011/116
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/9-88 Esas 2011/116 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2011/9-88 E., 2011/116 K.
"İçtihat Metni"
Sanık K...."ın görevli memura direnme suçundan TCY"nin 265/1-3 ve 43/2. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay, hakaret suçundan TCY"nin 125/1, 3-a, 4 ve 43/2. maddeleri uyarınca 2 yıl 2 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, TCY"nin 58. maddesi uyarınca cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına ilişkin (Boyabat Asliye Ceza Mahkemesi)"nce verilen 13.12.2007 gün ve 183-293 sayılı hükmün, sanık ve C.Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Dokuzuncu Ceza Dairesi"nce 31.05.2010 gün ve 13757-6562 sayı ile;
"Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan hüküm kurulurken uygulama maddesinin 5237 sayılı TCK"nın 125/3-a olduğu gözetilmeden anılan Kanun"un 125/1. maddesi ile ceza belirlendikten sonra 125/3-a maddesi uygulanarak karışıklığa neden olunması,
Kanuna aykırı olup hükmün bu nedenle bozulmasına, bu hususun yeniden duruşma yapılmaksızın CMUK"nın 322 maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan kurulan hükmün 1. fıkrasının çıkartılması suretiyle, diğer yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün düzeltilerek, görevi yaptırmamak için direnme suçundan kurulan hüküm de doğrudan onanmasına" karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 31.03.2011 gün ve 11260 sayı ile;
"Sanığın adli sicil kaydına ilişkin dosya içerisinde bulunan belgeden, Boyabat Asliye Ceza Mahkemesinin 2005/3-240 esas ve karar sayılı ilamında TCY"nin 266/1, 647 sayılı Yasa"nın 4 ve 6 maddeleri gereğince 3.627 TL ağır para cezası ve ertelenmesine 23.06.2005 tarihinde karar verilip, anılan hüküm 1509.2005 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Anılan bu hüküm koşulları bakımından tekerrüre esas bir mahkumiyettir. Ancak yerel mahkemece bu hüküm tekerrüre esas alı nmamıştır.
Tekerrüre esas alı nan Boyabat Sulh Ceza Mahkemesi"nin 28.062005 tarih ve 2005/96-135 esas - karar sayı l ı ilamında TCY"nin 456/4, 59, 457/1, 647 sayılı Yasa"nın 5 ve 6 maddeleri gereğince 435 TL adli para cezası verilip anılan ceza ertelenmiş, bu karar da 10.07.2006 tarihinde kesinleşmiştir. Yerel mahkemece itiraza konu anılan bu son karar tekerrüre esas kabul edilerek yasaya aykırı davranılmıştır. Zira tekerrüre esas alınan yaralama suçundan dolayı doğrudan hükmolunan 435 TL adli para cezası kesin nitelikte olduğundan, 1412 sayılı CMUK"nın 305 maddesi gereğince tekerrüre esas alınamayacaktır. Ancak bu husus temyiz aşamasında gözden kaçırıldığından itiraz yasa yoluna gidilmiştir.
Tekerrür şartları n ı taşıyan diğer hüküm ile mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasının mümkün olup olmadığı meselesi ise CGK"nı n 17.04.2007 tarih ve 2007/10-71 esas 2007/98 karar; yine CGK"nın 0604.2010 tarih 2010/6-48 esas 2010/74 karar sayılı ilamlarında tartışılıp sonuca bağlanan hükümler karşısında mümkün görünmemektedir. CGK anılan kararında "5237 sayılı Yasa"nın 58. maddesinde düzenlenmiş bulunan tekerrür, güvenlik tedbirlerine ilişkin bölümde yer almakta ise de, anılan düzenleme maddi ceza hukukuna ilişkindir. Hükümlülüğün yasal sonucu olmaması nedeniyle 5275 sayılı Yasa"nın 98 vd. maddeleri uyarınca infaz aşamasında bu konuda karar alınması mümkün değildir. Hangi mahkumiyetin tekerrüre esas alındığı, tekerrür koşullarının bulunup bulunmadığı ve hükümlü hakkında kaçıncı kez tekerrür hükümlerinin uygulandığı ve tekerrür nedeniyle hükümlünün cezaevinde kalacağı süreye eklenecek sürenin belirlenmesi için mahkumiyet hükmünde açıkça hangi hüküm nedeniyle kişinin mükerrir sayıldığı ve hangi mahkumiyetin tekerrüre esas alındığının belirtilmesi gerekmektedir.
Nitekim 5237 sayılı Yasa"nın 58. maddesinin 6 ve 7. fıkralarında bu husus açıkça belirtilmiştir.
Sanık hakkında tekerrür koşulları oluşmuş ise de, mahkumiyet hükmünde 5237 sayılı Yasa"nın 58. maddesinin 6 ve 7. fıkralarının uygulanmasına karar verilmemiş olması ve aleyhe yönelen temyiz bulunmaması karşısında CYUY"nin 326/son maddesinde belirtilen, lehe temyiz davası üzerine cezanın aleyhe değiştirilmemesi kuralı uyarınca Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir" biçiminde bir sonuca varmıştır.
5237 sayılı TCY"nin 58. maddesinde düzenlenmiş bulunan ve güvenlik tedbirlerine ilişkin bölümde yer alan "tekerrür müessesesinin" infaz hukukundan daha çok maddi ceza hukukuna ilişkin bir "kurum" olduğu CGK"ca kabul edilmesi karşısında, sanığın görevliye sövme suçundan olan mahkumiyeti nedeniyle 5237 sayılı TCY"nin 58. maddesinde düzenlenmiş bulunan "tekerrür müessesesinin" uygulanma koşulları bulunmakta ise de; mahkumiyet hükmünde anılan bu suç açısından 5237 sayılı Yasa"nın 58. maddesinin 6 ve 7. fıkralarının uygulanmasına karar verilmemiş olması, CMK"nın 308. maddesinin son cümlesi gereğince aleyhe itirazda bulunulmaması karşısında, 5320 sayılı Yasa"nın 8. maddesindeki hüküm uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY"nin 326/son maddesinde belirtilen, lehe temyiz davası üzerine cezanın aleyhe değiştirilmemesi kuralı uyarınca, tekerrür hükümlerinin uygulanacağından bahisle kararın bozulması olanaklı değilse de 1412 sayılı CYUY"nin 305. maddesinin bütün fıkraları ile halen yürürlükte olması nedeniyle, kesin nitelikteki hükümlerin tekerrüre esas alınamayacağından bahisle, Özel Daire kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün tekerrüre ilişkin kısmın hükümden çıkartılması suretiyle düzeltilerek onan-masına karar verilmelidir" görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün bozulmasına, aykırılık yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yerel mahkeme hükmünün tekerrüre ilişkin bölümünün hükümden çıkartılması suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Yargıtay Birinci Başkanlığı"na gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulu"nca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
Sanığın görevli memura direnme ve hakaret suçlarından cezalandırılmasına karar verilen olayda, Yargıtay C.Başsavcılığı ile Özel Daire arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulu"nca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan sanık hakkında, tekerrüre esas olmayacak nitelikteki başka bir hükümlülüğün tekerrüre esas alınması durumunda bu uygulamanın 1412 sayılı CYUY"nin 5320 sayılı Yasa"nın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 326/son maddesindeki aleyhe değiştirmeme ilkesine konu olup olmayacağı ve aleyhe değiştirmeme ilkesine konu olacağının kabulü halinde ise ne şekilde uygulama yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Suç tarihi 25.08.2007 olup, sanığın adli sicil kaydında iki ilam bulunmaktadır.
Birinci; mahkemece tekerrüre esas kabul edilen, sanığın kasten yaralama suçundan 765 sayılı TCY"nin 456/4, 62, 59 ve 457/1 maddeleri uyarınca 435 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ve 647 sayılı Yasa"nın 6. maddesi uyarınca cezasının ertelenmesine ilişkin Boyabat Sulh Ceza Mahkemesi"nin 28.06.2005 gün ve 96-135 sayılı ilamı,
Diğeri ise; sanığın görevli memura hakaret suçundan 765 sayılı TCY"nin 266/1. maddesi uyarınca 2 ay hapis ve 489 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, 647 sayılı Yasa"nın 4. maddesi uyarınca hapis cezasının para cezasına çevrilmesi suretiyle 1209 Lira (3 kez) adli para cezası ile cezalandırılmasına, 647 sayılı Yasa"nın 6. maddesi uyarınca cezasının ertelenmesine ilişkin Boyabat Asliye Ceza Mahkemesi"nin 23.06.2005 gün ve 3-240 sayılı olup 15.09.2006 tarihinde kesinleşen ilamıdır.
Sağlıklı bir çözüme ulaşılabilmesi için öncelikle mahkemece 5237 sayılı TCY"nin 58. maddesinin uygulanmasına dayanak oluşturan ilamın tekerrüre esas olup olmayacağı ile sanık hakkındaki diğer ilamın tekerrüre esas alınabilecek nitelikte olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Ayrıntıları Ceza Genel Kurulu"nun 14.12.2010 gün ve 240-261 sayılı ve birçok kararında belirtildiği üzere;
5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY"nin "Temyizi Kabil Olan ve Olmayan Hükümler" başlıklı ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 305. maddesi; "Ceza Mahkemelerinden verilen hükümler temyiz olunabilir. Ancak, onbeş sene ve ondan yukarı hürriyeti bağlayıcı cezalara ait hükümler hiçbir harç ve masrafa tabi olmaksızın Yargıtay"ca resen tetkik olunur.
1. İkimilyar liraya kadar (İkimilyar dahil) para cezalarına dair olan hükümler,
2. Yukarı sınırı onmilyar lirayı geçmeyen para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat hükümleri,
3. Bu Kanun ile sair kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümler, temyiz olunamaz.
Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz. Ancak hakları nda 343. madde hükümleri dairesinde Yargıtay"a başvurulabilir hükmünü içermekte olup, maddenin 1. fıkrasında sayılan ve kesin olduğu belirtilen hükümlerin tekerrüre esas olmayacağı maddenin son fıkrasında açıkça belirtilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında mahkemece tekerrüre esas kabul edilen ilam incelendiğinde; Boyabat Sulh Ceza Mahkemesi"nce 28.06.2005 gün ve 96-135 sayı ile 765 sayılı TCY"nin 456/4 maddesi uyarınca doğrudan para cezası belirlenmek suretiyle verilen hükmün CYUY"nin 305/1. maddesi uyarınca kesin nitelikte olduğu ve tekerrüre esas oluşturmayacağı, ancak Boyabat Asliye Ceza Mahkemesi"nce 23.06.2005 gün ve 3-340 sayı ile sanığın 765 sayılı TCY"nin 266/1. maddesi uyarınca 2 ay hapis 489 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, 647 sayılı Yasa"nın 4. maddesi uyarınca hapis cezasının paraya çevrilmesi suretiyle 1209 Lira (3 kez) adli para cezası ile cezalandırılmasına ve ertelenmesine dair verilen hükmün ise kesin nitelikte olmaması ve başkaca yasal engeli taşımaması nedeniyle tekerrüre esas oluşturacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
Tekerrür, 5237 sayılı TCY"nin 58. maddesinde düzenlenmiştir.
Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hükmün kesinleşmesinden sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde, sanık hakkında tekerrür hükümleri uygulanacaktır. Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için önceki hükmün kesinleşmesi ve ikinci suçun kesinleşmeden sonra işlenmesi yeterli olup, cezanın infaz edilmiş olmasına gerek bulunmamaktadır. Ancak yasa koyucu tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için önceki cezanın infaz edilmesi koşulunu aramadığı halde, infazdan sonra belirli bir sürenin geçmesi halinde tekerrür hükümlerinin uygulanmayacağını hüküm altına almıştır. Buna göre, beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkumiyet halinde cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl, beş yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına mahkumiyet halinde ise cezanın infaz tarihinden itibaren üç yıl geçmekle tekerrür hükümleri uygulanmayacaktır.
5237 sayılı Yasa"nın 58. maddesi uyarınca kişinin mükerrir sayılması için ilk hükmün kesinleşmesinden sonra ikinci suçun 01 Haziran 2005 tarihinden sonra işlenmesi yeterli olup; ilk suçun 01 Haziran 2005 tarihinden önce veya sonra işlenmesinin ise mükerrirlik açısından herhangi bir önemi bulunmamaktadır.
Maddenin 5. fıkrasında fiili.işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış kişiler hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağı, 4. fıkrasında ise tekerrüre esas alınamayacak suçlar belirtilmiştir.
Tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmesinin sonucu olarak; mükerrir sanık hakkında, sonraki suç nedeniyle yasa maddesinde seçimlik ceza olarak hapis veya adli para cezası öngörülmüşse hapis cezasına hükmolunması, hükmolunan cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesi ve hükümlü hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanması gerekmektedir.
5237 sayılı TCY"nin 58. maddesinde düzenlenmiş bulunan ve güvenlik tedbirlerine ilişkin bölümde yer alan "tekerrür müessesesinin" infaz hukukundan daha çok maddi ceza hukukuna ilişkin bir kurum olduğu görülmektedir. Hükümlülüğün yasal sonucu olmaması nedeniyle 5275 sayılı TCY"nin 98 vd. maddeleri uyarınca infaz aşamasında bu konuda karar alınması mümkün değildir. Tekerrür koşullarının bulunup bulunmadığı, hükümlü hak-kında kaçıncı kez tekerrür hükümlerinin uygulandığı ve tekerrür nedeniyle hükümlünün cezaevinde kalacağı süreye eklenecek sürenin belirlenmesi için mahkumiyet hükmünde açıkça hangi hüküm nedeniyle kişinin mükerrir sayıldığının yani hangi mahkumiyetin tekerrüre esas alındığının belirtilmesi zorunludur.
Mükerrirlere özgü infaz rejimi ise, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Yasa"da düzenlenmiş olup; "Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimi ve Denetimli Serbestlik Tedbiri" başlıklı 108. maddesinin 2. fıkrasında "Tekerrür nedeniyle koşullu salıverme süresine eklenecek miktar, tekerrüre esas alınan cezanın en ağırından fazla olamaz" hükmüne yer verilmiş ve 1. fıkrasının (c) bendine göre ise mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanmasına karar verilenler hakkında infaz koşulları ağırlaştırılarak koşullu salıverilme süresi, süreli hapis cezasında cezanın dörtte üçü olarak belirlenmiştir.
Açıklanan düzenleme nedeniyle birden fazla tekerrüre esas alınabilecek hükümlülüğün bulunması halinde bunlardan en ağırının esas alınması ve tekerrüre esas alınanın hükümde açıkça gösterilmesi gerekmektedir.
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 06.04.2010 gün ve 48-74, 17.04.2007 gün ve 71-98 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere:
"Reformatio in pejus" olarak adlandırılan ve doktrinde "cezayı aleyhe değiştirmeme ilkesi" veya "aleyhte düzeltme yasağı" gibi kavramlarla ifade edilen ilkenin amacı; hükmün aleyhe de bozulabileceğini düşünen sanığın, bazı olaylarda Yargıtay"a başvurmaktan çekinmesinin önüne geçmek, yasa yoluna başvurma hakkını daha özgürce kullanabilmesini sağlamaktır.
Bu kural, 5252 sayılı Yasa"nın 8. maddesi uyarınca halen yürürlüğünü koruyan 1412 sayılı CYUY"nin 326. maddesinin son fıkrasında "Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet Savcısı veya 291. Maddede gösterilen kimseler tarafından temyiz edilmişse yeniden verilen hüküm, evvelki hükümle tayin edilmiş olan cezadan daha ağır olamaz" şeklinde ifade edilmiştir.
Şu halde, "tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmediği" durumda, "aleyhe değiştirememe ilkesi"nin gözetilmesi gerektiği kabul edilmelidir.
Buna göre, adli sicil kaydında tekerrüre esas hükümlülüğü bulunan sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükmünde 5237 sayılı Yasa"nın 58. maddesinin 6 ve 7. fıkralarının uygulanmasına karar verilmemiş olması ve aleyhe yönelen temyizin de bulunmaması halinde 5320 sayılı Yasa"nın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY"nin 326/son maddesinde belirtilen, lehe temyiz davası üzerine cezanın aleyhe değiştirilmemesi kuralı uyarınca, hükmün tekerrür hükümlerinin uygulanmaması isabetsizliğinden bozulması olanaklı değildir.
Buna karşın; tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan sanık hakkında tekerrüre esas alınamayacak nitelikteki geçmiş bir hükümlülüğü esas alınmak suretiyle hakkındaki cezanın "mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine" karar verilmesi halinde, aleyhe temyiz olmadığından bahisle hükümden tekerrüre ilişkin bölümün çıkartılması ile yetinilmesinin, hakkında tekerrür hükümleri uygulanması gereken sanığın bu yanılgılı uygulamadan ikinci kez yararlanması sonucunu doğuracaktır.
Bu durumda, 5320 sayılı Yasa"nın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY"nin 326/son maddesinde belirtilen, lehe temyiz davası üzerine cezanın aleyhe değiştirilmemesi kuralı uyarınca, 5275 sayılı Yasa"nın 108/2. maddesi uyarınca infaza eklenecek süre sanık bakımından kazanılmış hak oluşturacağı gözetilerek, diğer bir ifade ile aleyhe yönelen temyiz bulunmaması nedeniyle yanılgılı uygulamanın düzeltilmesi sonucu hükümde gösterilecek ilam nedeniyle 5275 sayılı Yasa"nın 108/2. maddesi uyarınca sanığın infazına eklenecek süre yanılgılı uygulama sonucu hükümde gösterilen ilam nedeniyle sanığın infazına eklenecek süreden fazla olamayacağı kabul edilmelidir.
Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Adli sicil kaydında tekerrüre esas ilamı bulunan sanığın görevli memura direnme ve hakaret suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinde tekerrüre esas olmayan kesin nitelikli ilam gösterilmek suretiyle sanık hakkında TCY"nin 58. maddesi uyarınca cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verildiği, mahkemece sanığın mükerrirliği net olarak belirlenip kabul edildiğine göre, yanılgı nedeniyle hükümde gösterilen ve tekerrüre esas olmayan ilam hükümden çıkartılıp, yerine tekerrüre esas nitelikte diğer ilam yazılmak suretiyle hükmün düzeltilmesine, ancak yanılgılı uygulamanın 5275 sayılı Yasa"nın 108/2. maddesindeki infaza eklenecek süre yönünden aleyhe değiştirmeme ilkesinin gözetilmesine karar verilmelidir.
Bu itibarla lehe yönelen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, Boyabat Sulh Ceza Mahkemesi"nin 28.06.2005 gün ve 96-135 sayılı doğrudan verilen para cezasına ilişkin kesin nitelikli ilam tekerrüre esas alınama-yacağından yerel mahkeme hükmünün bozulmasına, bu durum yeniden yargılamayı gerektirmediğinden sanığın sabıkasında yer alan Boyabat Asliye Ceza Mahkemesi"nin 23.06.2005 gün ve 3-240 sayılı hükmünün mükerrirliğe esas alınmasına, 5320 sayılı Yasa"nın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY"nin 326/son maddesi uyarınca aleyhe değiştirmeme ilkesi gözetilerek sanığın, 5275 sayılı Yasa"nın 108/2. maddesi gereğince mükerrir olan sanık hakkında koşullu salıverme süresine eklenecek miktarın Boyabat Sulh Ceza Mahkemesi"nin 28.06.2005 gün ve 96-135 sayılı ilamına konu olan 435 Lira adli para cezası esas alınarak belirlenmesi suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Genel Kurul Üyesi "Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmesi gerektiği" görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
S o n u ç: Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile KABULÜNE,
2- Yargıtay Dokuzuncu Ceza Dairesi"nin 31.05.2010 gün ve 13757-6562 sayılı kararının sanık Kenan ile sınırlı olarak KALDIRILMASINA,
3- Boyabat Asliye Ceza Mahkemesi"nin 13.12.2007 gün ve 183-293 sayılı hükmünün kesin nitelikteki geçmiş hükümlülük tekerrüre esas alınarak sanık hakkında hükmolunan cezaların mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiş olması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
Ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1412 sayılı CYUY"nin 5320 sayılı Yasa uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkındaki hükümlerde TCY"nin 58. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümlerin "Sanığın Boyabat Asliye Ceza Mahkemesi"nin 23.06.2005 gün ve 3-240 sayılı hükmü ile mükerrir olduğu anlaşıldığından TCY"nin 58. maddesi uyarınca cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, 5320 sayılı Yasa"nın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY"nin 326/son maddesi uyarınca sanığın aleyhe değiştirmeme ilkesi gözetilerek 5275 sayılı Yasa"nın 108/2. maddesi gereğince mükerrir olan sanık hakkında koşullu salıverme süresine eklenecek miktarın Boyabat Sulh Ceza Mahkemesi"nin 28.06.2005 gün ve 96-135 sayılı ilamına konu olan 435 Lira adli para cezası esas alınarak belirlenmesine" şeklinde değiştirilmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere, Yargıtay C.Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 07.06.2011 günü yapılan müzakerede oyçokluğu ile karar verildi.