Silahlı tehdit suçundan sanık T..K.."nın 765 sayılı TCY"nın 191/1, 59 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 36.345.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına ve cezasının ertelenmesine ilişkin, 19 Mayıs Asliye Ceza Mahkemesince verilen 25.03.2003 gün ve 119-28 sayılı hükmün, üst Cumhuriyet savcısı tarafından sanık aleyhine temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 11.10.2005 gün ve 5153-15408 sayı ile;
“5237 sayılı Yasasının 7 ve 5252 sayılı Yasasının 9/3. maddeleri ve 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Yasası uyarınca, sanığın hukuki durumunun 5237 sayılı Türk Ceza Yasası hükümleri de gözetilerek yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması” isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan 19 Mayıs Asliye Ceza Mahkemesince 29.03.2006 gün ve 11-29 sayı ile; sanığın eylemine uyan ve lehe olan 765 sayılı TCY"nın 191/2, 59 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 900 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve cezasının ertelenmesine karar verilmiştir.
Hükmün sanık müdafii tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 30.04.2008 gün ve 8245-7898 sayı ile;
“Hükümden sonra 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve TCY.nın 7/2. madde ve fıkrası uyarınca sanık yararına olan 5728 sayılı Yasanın 562. maddesinin 1. fıkrası ile CYY"nın 231/5. madde ve fıkrasında öngörülen, hükmolunan cezanın geri bırakılması sınırının iki yıla çıkarılması ve söz konusu 562. maddesinin 2. fıkrası ile de CYY"nın 231/14. madde ve fıkrasındaki, suçun soruşturulması ve kovuşturulmasının şikayete bağlı olması koşulunun kaldırılması karşısında, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağının tartışılması zorunluluğu” isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına oyçokluğu ile karar verilmiştir.
Sanık hakkında 5271 sayılı CYY"nın 231/5. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanma koşullarının bulunmadığını belirten 19 Mayıs Asliye Ceza Mahkemesince 30.07.2008 gün ve 42-67 sayı ile, önceki gibi hüküm kurulmuştur.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 15.03.2011 gün ve 369-3213 sayı ile;
“Cumhuriyet Savcısının esas hakkında görüşünün bulunduğu 30.07.2008 tarihli oturuma ait duruşma tutanağının zabıt katibi tarafından imzalanmayarak belgelendirilmemesi suretiyle, 5271 sayılı Ceza Yargılama Yasasının 219/1. maddesi hükmüne uyulmaması” isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 02.05.2011 gün ve 264188 sayı ile;
“Suç tarihi olan 18.11.2002 tarihinde itibaren inceleme tarihine kadar, sanığa yüklenen eylem için lehe olan 765 sayılı Yasanın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık kesintili zamanaşımı dolmuş olduğundan, 5271 sayılı Ceza Mahkemesi Kanununun 223. maddesi uyarınca, hükmün ortadan kaldırılması sonucunu doğurmak üzere kamu davasının düşürülmesi yerine hükmün bozulmasına karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu kanaatına varılmıştır” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurmuştur.
Dosya, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın silahlı tehdit suçundan cezalandırılmasına karar verilen somut olayda, Özel Daire inceleme tarihi itibariyle dava zamanaşımının dolup dolmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İnceleme konusu somut olayda;
Sanığın işlediği iddia olunan ve 765 sayılı TCY’nın 191. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiş olan silahlı tehdit suçunun 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasını gerektirmesi, 765 sayılı TCY’nın 102. maddesinin 4. fıkrasında, beş seneden fazla olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda dava zamanaşımı süresinin 5 yıl olarak belirlenerek, aynı Yasanın 104/2. maddesinde ise bu sürenin kesen nedenlerin varlığı halinde en fazla 7 yıl 6 ay olabileceğinin hüküm altına alınmış olması karşısında, dosya içeriği itibariyle de daha ağır bir suçu oluşturma olasılığı bulunmayan eylemde, 765 sayılı TCY’nın 102/4 ve 104/2. maddeleri uyarınca suç tarihi olan 16.11.2002 tarihinden itibaren kesintili dava zamanaşımının Özel Daire inceleme tarihi olan 15.03.2011 den önce, 16.05.2010 tarihinde dolduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle bozulmasına ve 1412 sayılı CYUY’nın 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak kamu davasının düşmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığının itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 15.03.2011 gün ve 369-3213 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- 19 Mayıs Asliye Ceza Mahkemesinin 30.07.2008 gün ve 42-67 sayılı hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
Bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 1412 sayılı CYUY’nın 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık T.K.. hakkında silahlı tehdit suçundan açılmış olan kamu davasının, 765 sayılı TCY’nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CYY’nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
4- Dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.06.2011 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.