Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2008/18217 Esas 2008/17686 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Hukuk Dairesi
Esas No: 2008/18217
Karar No: 2008/17686

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2008/18217 Esas 2008/17686 Karar Sayılı İlamı

2. Hukuk Dairesi         2008/18217 E.  ,  2008/17686 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aybastı Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
    TARİHİ :29.6.2006
    NUMARASI :Esas no:2005/52 Karar no:2006/101

    Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm, kocanın kabul edilen boşanma davası, tazminatlar, nafakalar ve velayet yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    1-Davalı-karşı davacı A.un açtığı Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesine dayalı davada;davalı Y."un evlilik birliğini temelinden sarsar nitelikte kusurlu bir davranışı kanıtlanamamıştır. Sadakat yükümlülüğüne aykırı davranan davacı A. tam kusurludur.
    *Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.
    #Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz yada az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.
    *Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2)
    #Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle davalı-karşı davacı tarafından açılan boşanma davasının reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.Ancak A.un kabul edilen boşanma davası temyize gelmediğinden bozma sebebi sayılmayarak yanlışlığa işaret edilmekle yetinilmiştir. .
    2-Kararın temyiz itirazları yönünden incelenmesine gelince;
    a-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı-karşı davacı A."un aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
    b-Davacı Y."un inşaat işinde yılın büyük bölümünde değişik kentlerde çalıştığı müşterek çocukların halen davalı anneleriyle kaldığı anlaşılmaktadır. Anne yanında kalmanın çocukların gelişimlerini olumsuz etkileyeceği yönünde dosyada bir delil de bulunmadığı halde 1996 doğumlu N."ın velayetinin davalı A.yerine davacı Y.verilmesi doğru değildir.SONUÇ:Temyiz edilen kararın yukarıda 2/b bendinde gösterilen sebeple velayet yönünden BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer yönlerin yukarıda 2/a bendinde açıklanan sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 23.12.2008 (Salı)

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.