11. Ceza Dairesi Esas No: 2017/1890 Karar No: 2019/3695 Karar Tarihi: 09.04.2019
Vergi Usul Kanununa muhalefet - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/1890 Esas 2019/3695 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Ceza Mahkemesi'nde Vergi Usul Kanununa muhalefetten açılan davada sanığın, farklı mükellefiyet kayıtları altında sahte fatura düzenlemesi sonucu suçlu bulunarak mahkumiyet kararları verildiği belirtilmiştir. Savunmasında, kendisinin Adem İnce ile tanımadığı üç dört kişinin kalacak yer sağlama vaadiyle kendisini notere götürüp vekaletnameler ile adına şirketler kurulduğunu beyan etmişse de yapılan incelemede, sanığın sahte fatura ticareti yapmak için gerçekleştirilen şirket kurma organizasyonlarının içerisinde yer aldığı anlaşılmıştır. Kararda, sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarında suça konu faturaların, 213 sayılı VUK'nin 230. maddesine göre yalnızca unsurlarının tespiti amacıyla incelenmesinde zorunluluk bulunmadığının belirtildiği görülmüştür. Son olarak, kararda yer alan kanun maddeleri şunlardır: TCK'nin 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 230. maddesi.
11. Ceza Dairesi 2017/1890 E. , 2019/3695 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Vergi Usul Kanununa muhalefet HÜKÜM : Mahkumiyet
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu‘nun 08.11.2018 tarihli 2018/427 Esas ve 2018/517 Karar sayılı ilamı ile sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarında suça konu faturaların, 213 sayılı VUK‘nin 230. maddesine göre yalnızca unsurlarının tespiti amacıyla incelenmesinde zorunluluk bulunmadığının anlaşılması; UYAP üzerinden yapılan sorgulamada sanığın muhtelif yıllarda farklı mükellefiyet kayıtları altında sahte fatura düzenleme suçlarını işlediğinden hakkında mahkumiyet kararları verildiği, her ne kadar sanık savunmasında Adem İnce ile tanımadığı üç dört kişinin kalacak yer sağlama vaadiyle kendisini notere götürüp vekaletnameler ile adına şirketler kurulduğunu beyan etmişse de şirket adresinde yapılan 15.10.2010 tarihli yoklama tutanağı ile Dışkapı Vergi Dairesine verdiği 13.10.2010 tarihli işe başlama bildiriminde imzasının bulunduğu, şirket hisse devir sözleşmesini sanığın noterde bizzat imzalamak suretiyle gerçekleştirdiği, bu şekilde şirket adına farklı tarihlerde işlemler yapan sanığın sahte fatura ticareti yapmak için gerçekleştirilen şirket kurma organizasyonlarının içerisinde yer aldığı anlaşıldığından sanığın atılı suçu işlediğine dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden, tebliğnamede eksik inceleme sebebiyle bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir. ...... sayılı TCK"nin 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte infaz aşamasında yeniden değerlendirilmesi mümkün görülmüştür. Yapılan yargılamada, toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığa yüklenen suçların sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonucuna uygun şekilde vasfı tayin, cezayı artırıcı ve azaltıcı sebebin nitelik ile derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 09.04.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.