Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2018/2532 Esas 2018/4650 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/2532
Karar No: 2018/4650
Karar Tarihi: 23.11.2018

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2018/2532 Esas 2018/4650 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı, bina onarım sözleşmesinden kaynaklanan senedin verilmesine neden olan işin doğru yapılmadığı ve üç kişiye ciro edilmesi sebebiyle icra yoluyla ödemek zorunda kalındığı miktarın iadesi ile manevi tazminat istemiyle dava açmıştır. Mahkeme, manevi tazminat istemini reddetmiş, miktarın yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar vermiştir. Ancak, kısa kararla gerekçeli karar çelişkili olduğu ve çelişki giderilerek yeniden karar verilmesi gerektiği tespit edilmiştir. Bu nedenle, temyiz itirazları kabul edilerek hüküm bozulmuştur.
6100 sayılı HMK'nın 297. ve 298/2. maddelerine göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK'nın 298/2. maddede ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur. Kı
15. Hukuk Dairesi         2018/2532 E.  ,  2018/4650 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davalılar vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat ... Pereşan ile davalılar vekili Avukat ... geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü:

    - K A R A R -

    Dava, bina onarım sözleşmesinden kaynaklanan, davacının teminat olarak verdiği 40.000,00 TL bedelli senedin verilmesine neden olan iş gereği gibi yapılmadığı halde, 3 kişiye ciro edilmesi sebebiyle 54.618,54 TL olarak icra yoluyla ödemek zorunda kalındığından bu miktarın iadesi ile 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece manevi tazminat isteminin reddine, 54.618,54 TL"nin yasal faiziyle davalıdan tahsiline dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    Adil yargılanma hakkı Anayasamızın 36/I. maddesinde ve ... İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi"nin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesi"nin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasa"nın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK"da da yer verilmiştir. HMK 297. maddeye göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK"nın 298/2. maddede ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur.
    HGK"nın 24.02.2010 tarihli 2010/1-86 Esas ve 2010/108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; "yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan
    hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
    Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsama verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur."
    Kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olması halinde yasaya uygun biçimde, gerekçeyi içeren bir hüküm olduğundan söz edilemez. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası ve kısa karar arasında çelişki yaratılması; yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair Anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırıdır.
    Bu anlatımlar ışığında somut olaya gelince; kısa kararın eldeki dava ile ilgili kısmen kabul kararı verildiği, gerekçeli kararda dosya içeriğine ve davadaki taleplere aykırı şekilde talep konusunun olmadığı halde kısmen tapu iptâli ve tescile dair hüküm kurulduğu, sonrasında davacının tavzih talebi ile kararın değiştirildiği tespit edilmiştir. Bu durumda, verilen kısa karar ile gerekçeli karar çelişkili olup, 6100 sayılı HMK"nın 305/son maddesi uyarınca, tavzih yoluyla taraflara yükletilen hak ve borçlar değiştirilemeyeceğinden, sözü geçen mahkeme kararının az yukarıda bahsedilen niteliklerde olduğundan söz edilemez. Kısa kararı ile gerekçeli kararı çelişkili olan bu kararın temyiz incelemesi de yapılamaz.
    1991/7 Esas 1992/4 Karar sayılı ve 10.04.1992 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, kısa kararla gerekçeli kararın çelişik bulunması bozma nedeni olup bozmadan sonra yerel mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişikliği kaldırmak kaydiyle vicdani kanaatine göre karar verebileceğinden sair yönleri incelenmeksizin kararın temyiz eden davacı ve davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 1.630,00"ar TL duruşma vekillik ücretinin taraflardan karşılıklı olarak alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan diğer tarafa verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 23.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.