4. Hukuk Dairesi 2017/4090 E. , 2018/5335 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 9. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 11/09/2013 gününde verilen dilekçe ile haksız hacizden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 17/01/2017 günlü karara karşı davacı ve davalı tarafın istinaf başvuruları üzerine yapılan incelemede; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ... 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17/01/2017 tarih ve 2013/430 esas, 2017/17 sayılı kararının HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek, davanın kısmen kabulüne dair verilen 30/05/2017 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle HMK 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş olmasına, dava şartları, delillerin toplanması ve hukukun uygulanması bakımından da hükmün bozulmasını gerektirir bir neden bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, haksız hacizden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükme karşı; taraf vekillerinin istinaf yoluna başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının düzeltilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; davalının davacı aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlattığını, davacının icra takibinden araçlarının haczedilip, bir otobüsünün yakalanması üzerine haberdar olduğunu, bunun üzerine icra takibinin dayanağı olan senetlerdeki imzanın kendisine ait olmadığı, isim benzerliği bulunduğu, yanlış kişinin
mallarının haczedildiği hususlarını davalıya bildirdiğini, bu hususun icra dosyası kapsamındaki yazılardan da anlaşıldığı halde davalının kasıtlı olarak işlemler yaptığını, davacının icra müdürlüğüne de müracaat ederek hacizlerin kaldırılmasını istediğini, davalının kabul etmemesi nedeniyle talebinin reddedildiğini, davalı ile yapılan görüşmelerin sonuç vermemesi nedeniyle davacının imzaya, borca ve fer’ileri ile icra takibine itiraz ettiğini, ... 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/600 esas, 2012/1287 karar sayılı ilamı ile haklılığının anlaşıldığını ve icra takibinin iptal edildiğini, davacının üç ay süreyle otobüsünü haksız haciz nedeniyle kullanamadığını, kazanç kaybının oluştuğunu, anlaşmalarının sıkıntıya girdiğini ve bir anlaşmasının da feshedildiğini belirterek, uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini isteminde bulunmuştur
Davalı vekili; davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince; alınan 11/12/2016 tarihli bilirkişi raporu benimsenerek, maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne, haksız haciz uygulanması ile davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığı gerekçesiyle manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükme karşı, taraf vekillerince istinaf talebinde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının 09/11/2015 tarihli bilirkişi raporunda belirlenen zarar miktarına itiraz etmediği ve belirlenen tutarı kabul ettiği, bu şekilde davalı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu, haksız takip ve haczin haksız fiil niteliğinde olduğu, haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında gerçek zarar ilkesinin geçerli olduğu, usuli kazanılmış hak kapsamında davacının tespit edilen zararından, icra hukuk mahkemesince borca itiraz davasında davacı yararına hükmedilen ve davacı tarafından tahsil edilen kötüniyet tazminatının indirilmesi gerektiği gerekçesiyle, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının düzeltilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İcra mahkemesi, yapacağı veya bilirkişiye yaptıracağı inceleme sonunda inkâr (itiraz) edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir (İİK. m. 170/3, c. 1). İtirazın kabulü kararı ile, borçlu hakkında yapılan takip durur. İtirazın kabulüne karar veren icra mahkemesi, alacaklının kambiyo senedini takibe koymada kötü niyetli ve ağır kusuru bulunduğunu tespit ederse aynı karar ile alacaklıyı kambiyo senedine dayanan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm eder (İİK. m.170/4,c.1).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13/03/2015 gün, 2013/19-1708 esas, 2015/1025 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere İİK’nun 170/4. maddesinde düzenlenen tazminat icra inkar tazminatı niteliğindedir. Bölge Adliye Mahkemesince davacının belirlenen maddi zararından mahsup edilen ... 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/600 esas, 2012/1287 karar sayılı ilamında davacı lehine hükmedilen tazminat, davalının kambiyo senedini takibe koymasındaki kötüniyet ve ağır kusurunun karşılığı olup, İcra ve İflas Kanunu’na ve takip hukukuna özgü, sadece icra prosedürü içerisinde değerlendirilen ve farklı yargılama usulüne tabi, götürü bir tazminat niteliğinde olup gerçek zararı karşılama amacı taşımaz. Şu durumda; davacının haksız hacizden kaynaklanan maddi zararının giderilmesini, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 41.(6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 49.) maddesi uyarınca, icra hukukunun prensiplerine bağlı olmaksızın genel hukuk kurallarına, farklı hukuki sebep, kapsam ve niteliğe dayalı olarak talep etmiş olduğu gözetilerek, haksız haciz nedeniyle
belirlenen maddi tazminattan, niteliği itibarıyla icra inkar tazminatı olan kötüniyet tazminatının mahsup edilmemesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, davacının diğer temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 05/07/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.