16. Hukuk Dairesi 2019/945 E. , 2019/2234 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : UYGULAMA KADASTROSU
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sonucu ...Mahallesi çalışma alanında bulunan tapuda Hazine adına kayıtlı eski 595 parsel sayılı 3000 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 12040 ada 10 parsel numarasıyla 2.488,64 metrekare yüzölçümlü olarak, tapuda ... adına kayıtlı eski 81 parsel sayılı 5450 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz 12040 ada 12 parsel numarasıyla 5.615,80 metrekare yüzölçümlü olarak, tapuda 1/2’şer hisseyle ... ve ... adına kayıtlı eski 594 parsel sayılı 21200 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz 12040 ada 1 parsel numarasıyla 20.583,05 metrekare yüzölçümlü olarak tescil edilmiştir. Davacı Hazine, uygulama kadastrosu sırasında 12040 ada 10 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümün eksildiği, eksikliğin 12040 ada 12 parsel sayılı taşınmazdan kaynaklandığı iddiasına dayanarak dava açmış, yargılama sırasında 12040 ada 1 parsel sayılı taşınmaz maliklerini de davaya dahil etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacı Hazineye ait 12040 ada 10 kanal parselinde 511,36 metrekare azalma olduğu ancak bu parselin kuzeyinde bulunan 12040 ada 1 parselde 616,95 metrekare, güneyindeki 12040 ada 11 parselde 541,86 metrekare azalmanın bulunduğu nazara alınarak, 12040 ada 10 parsel yönünden, 12040 ada 1 parsel ile 12040 ada 12 parsele yönelik açılan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur.
Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, çekişmeli taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında çekişmeli taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişisi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, fen bilirkişisinden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Fen bilirkişisinden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve "ada raporu" ile "uygulama tutanağı ve haritasını" irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda mahkemece, çekişmeli taşınmazlara ait tesis ve uygulama kadastro tutanakları, ada raporu, tesis ve uygulama kadastrosu ölçü ve sınırlandırma krokisi, hesap cetvelleri, hava fotoğrafları getirtilmemiş, uygulama kadastrosu sonucu davacı taşınmazında meydana gelen azalmanın ne sebeple hangi taşınmazdan kaynaklandığı ancak keşif sonrası konusunda uzman bilirkişi tarafından verilecek raporla anlaşılacağı göz önünde bulundurulmaksızın; “uygulama kadastrosu sonucu davalı 12040 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile davacı taşınmazına komşu dava dışı 12040 ada 11 parsel sayılı taşınmazlarda da azalma meydana geldiği dolayısıyla davacı Hazinenin 12040 ada 10 parsel sayılı taşınmazında meydana gelen azalmanın bu taşınmazlardan kaynaklanmasının mümkün olmadığı, davalı 12040 ada 12 parsel sayılı taşınmazın da davacı taşınmazının kuzey veya güney sınırında bulunmadığından azalmanın bu taşınmazdan kaynaklanmasının da mümkün olmadığı” şeklindeki hukuki olmayan gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Uyuşmazlığı aydınlatabilmek için gerekli belgeler ve en önemlisi dava konusu taşınmazlara ait uygulama kadastro tutanakları dahi getirtilmediğinden dosya içerisinde bulunan bilirkişi raporunun doğruluğunu denetlemek de mümkün bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; mahkemece öncelikle belirtilen eksik belgeler ilgili yerlerden getirtilerek dosya içerisine konulmalı, bundan sonra konusunda uzman harita mühendisi sıfatına sahip bilirkişi eliyle yukarıda belirtilen şekilde keşif, inceleme ve araştırma yapılarak rapor alınmalı ve toplanan deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.03.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.