17. Hukuk Dairesi 2019/2316 E. , 2020/7450 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili ile davalı ... (DASK) vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 17.11.2020 Salı günü taraflardan gelen olmadı. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline ait zorunlu deprem sigortası bulunan binanın tektonik krip afet ile hasarlandığını açıklayıp, fazlaya dair haklarını saklı tutarak 10.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 12/05/2015 tarihli dilekçesi ile dava değerini 113.000,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalılar vekilleri, ayrı ayrı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, Dairemizin ilgili bozma ilamına uyulmasına karar verilerek toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı... Sigorta A.Ş yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine, davanın davalı DASK yönünden kabulüne, davacının maddi zararı olan 10.000,00 TL tazminatın 10/11/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalı DASK"dan alınarak davacıya verilmesine, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu"nun 06/05/2016 gün ve 2015/1 Esas 2016/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay Bozma Kararı sonrasında ıslah yapılamayacağından davacının ıslah ettiğini bildirdiği 103.000,00 TL"lik kısım için karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, zorunlu deprem sigorta sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, Dairemizin bozma kararı sonrasında, maddi tazminat isteminin ıslah yoluyla artırımına ilişkin istem yönünden; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu"nun 06/05/2016 gün ve 2015/1 Esas 2016/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay Bozma Kararı sonrasında ıslah yapılamayacağından davacının ıslah ettiğini bildirdiği 103.000,00TL"lik kısım için karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Usul hukuku alanında geçerli temel ilke; yargılamaya ilişkin kanun hükümlerinin derhal yürürlüğe girmesidir. Bu ilkenin benimsenmesinin nedeni ise, usul kanunu hükümlerinin kamu düzeni ile yakından ilgili olması, yeni hükümlerin daima eskisinden daha iyi ve amaca en uygun olduğu fikri ile kanun koyucunun, fertlere ait olan hakların yeni usul hükümleri ile daha önce yürürlükte olan kanundan daha iyi ve daha adil bir şekilde korunacağına ilişkin inancıdır.
Islah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. HMK"nun 176. maddesinde ıslah; “taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir" olarak tanımlanmıştır.
28.07.2020 tarih ve 31199 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 Sayılı Kanun ile HMK’nın 177. maddesine getirilen 2. fıkra düzenlemesi ile “Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.” hükmü yürürlüğe girmiştir.
Böylelikle kanun koyucu bozma kararı sonrası ıslah yapılıp yapılamayacağı hakkındaki farklı görüş ve uygulamalara son vererek bozma ve kaldırma kararlarından sonra dosyanın ilk derece mahkemesine döndüğünde tahkikata
ilişkin bir işlem yapılıyor ise tahkikat bitinceye kadar ıslah yapılabileceğini net bir şekilde belirlemiş olmuştur.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; Dairemizin, 2013/8765 Esas 2014/5789 Karar sayılı 20/05/2014 tarihli bozma ilamı sonrasında mahkemece yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacı vekilince 12/05/2015 tarihli ıslah dilekçesinin sunulduğu, mahkemece de 06.05.2016 tarihli ve 2015/1 Esas 2016/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca Yargıtay Bozma Kararı sonrasında ıslah yapılamayacağından davacının ıslah ettiğini bildirdiği 103.000,00TL"lik kısım için karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ışığında, usul hükümlerinin derhal yürürlüğe girdiği gözetilerek 28.07.2020 tarih ve 31199 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 Sayılı Kanun ile HMK’nın 177. maddesine getirilen 2. fıkrası hükmü uyarınca davacı vekilinin ıslah talebi de gözetilerek karar verilmesi gerektiğinden hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3-6305 Sayılı Afet Sigortaları Kanunu"nun Doğal Afet Sigortaları Kurumu başlıklı 3. maddesinin 2. fıkrası hükmü: "Kurum gelirleri her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır." şeklinde olup mahkemece davalı ... karar ve ilam harcından sorumlu tutulmaması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin sair temyiz itirazının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, duruşmada vekille temsil olunmayan davacı ve davalı ... (DASK) yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 23/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.