Esas No: 2019/21416
Karar No: 2021/12025
Karar Tarihi: 02.11.2021
Danıştay 6. Daire 2019/21416 Esas 2021/12025 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/21416
Karar No : 2021/12025
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...- Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ...Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, ...Mahallesi,...parsel sayılı taşınmazı kapsayan alanda 16/06/2016 tarihli, ...sayılı İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis kararı ile kabul edilen 17/06/2016 onay tarihli 1/5000 ölçekli Derbent Revizyon Nazım İmar Planı'nın iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... İdare Mahkemesince verilen ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararda; mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu ile dosyada yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı hazırlanırken ilgili kurum görüşlerinin alındığı, taşınmaza getirilen sağlık alanı, sosyal tesis alanı, eğitim alanı, spor alanı, pasif yeşil alan, park ve dinlenme alanı fonksiyonlarının sosyal donatıyı arttırıcı, nüfus yoğunluğunu düşürücü nitelikte kullanım kararları olduğu, yine taşınmaza getirilen belediye hizmet alanı (İ.E.T.T Garaj Alanı) fonksiyonu ile İstanbulda hizmet veren toplu taşıma araçlarının gerek bakım ve onarım gerekse parklanma sorununa çözüm getirildiği, bu yönüyle çevreye olumlu etkisinin olduğu anlaşıldığından dava konusu revizyon nazım imar planının şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve istinaf dilekçelerinde ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu parselin 2B arazisi niteliğinde olduğu, henüz yasal statüsü ile sahipliğinin netleşmediği, 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında 2-B ile ilgili Plan Lejantında “yasal statüsü netleşince 1/25 000 ve/veya 1/5000 ölçekli nazım imar planlarında kullanım kararları belirlenecek 2B alanları" olarak ifade edildiği, dolayısıyla yasal statüsü netleşmeyen alanla ilgili olarak dava konusu planın hazırlanmış olmasının yasal mevzuata ve plan hiyerarşisine aykırılık oluşturduğu, konut alanlarının konut dışı kentsel çalışma alanları ve ticaret alanlarına dönüştürülmesi sebebiyle plan nüfusunun azaltıldığı, donatı alanlarının nüfusa oranının yüksek olduğu, bölgede daha önce parselasyon yapılmış olması nedeniyle planla belirlenen ve nüfusa oranı yüksek donatı alanlarının kamulaştırma maliyetine neden olacağı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Dava konusu nazım imar planının, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına, kentsel tasarım ölçütlerine ve kamu yararına uygun olduğu belirtilerek davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Duruşma yapılmasına gerek görülmedi.
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY : 15.06.2009 onay tarihli 1/100000 ölçekli çevre düzeni planında kısmen "orman alanı" ve kısmen de "meskun alan" lejantında kalan İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, Boğazköy Mahallesi,1018 parsel sayılı hazineye ait 2B niteliğindeki taşınmazın dava konusu 17/06/2016 onay tarihli 1/5000 ölçekli Derbent Revizyon Nazım İmar Planı ile kısmen "park ve dinlenme alanı", kısmen "sağlık tesis alanı", kısmen "yol alanı", kısmen "belediye hizmet alanı", kısmen "sosyal tesis alanı", kısmen "eğitim tesis alanı", kısmen "pasif yeşil alan", kısmen "spor tesis alanı", kısmen "150 ki/ha yoğunlukta konut alanı" ve kısmen de "orman alanı" olarak belirlendiği, 16.12.2016-16.01.2017 tarihleri arasında askıya çıkarılan dava konusu nazım imar planına askı süresi içinde davacı tarafından 12.01.2017 tarih ve ...sayılı dilekçe ile yapılan itirazın reddi üzerine anılan nazım imar planının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nunAynı Kanun'un 14. maddesinin 3. fıkrasında; dilekçelerin Danıştayda daire başkanının görevlendireceği bir tetkik hakimi, idare ve vergi mahkemelerinde ise mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından a) görev ve yetki, b) idari merci tecavüzü, c) ehliyet, d) idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, e) süre aşımı, f) husumet, g) 3 ve 5'inci maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden sırayla inceleneceği belirtilmiş, aynı maddenin 6. fıkrasında; yukarıdaki hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı düzenlenmiş, 15. maddenin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, dilekçelerde 14. maddenin 3/c bendine aykırılık görülmesi halinde davanın reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.
6831 sayılı Orman Kanununun 2/B maddesinde:
"31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerden; tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık (antep fıstığı, çam fıstığı) gibi çeşitli tarım alanları veya otlak, kışlak, yaylak gibi hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler ile şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleşim alanları orman sınırları dışına çıkartılır.
Orman sınırları dışına çıkartılan bu yerler Devlete ait ise Hazine adına, hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ise bu müesseseler adına, hususi orman ise sahipleri adına orman sınırları dışına çıkartılır. Uygulama kesinleştikten sonra tapuda kesin tashih ve tescil işlemi yapılır." hükmü yer almıştır.
26.04.2012 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun "Hak sahibi, başvuru ve doğrudan satış" başlıklı 6. maddesinde: "(1) 2/B alanlarında bulunan taşınmazlar hakkında bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenen güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulan tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre; bu taşınmazların 31/12/2011 tarihinden önce kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen kişilerden bu taşınmazları satın almak için süresi içerisinde idareye başvuran ve idarece tespit edilen satış bedelini itiraz ve dava konusu etmeksizin kabul edenler bu Kanuna göre hak sahibi sayılır.
(2) 2/B alanlarında bulunan taşınmazlar hakkında bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra düzenlenecek güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulacak tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre; bu taşınmazların 31/12/2011 tarihinden önce kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilecek kişilerden bu taşınmazları satın almak için süresi içerisinde idareye başvuran ve idarece tespit edilen satış bedelini itiraz ve dava konusu etmeksizin kabul edenler de hak sahibi sayılır.
(3) Hak sahiplerinden birinci fıkra kapsamında olanlar bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde, ikinci fıkra kapsamında olanlar ise, güncelleme listelerinin tescil edildiği veya kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren sekiz ay içinde idareye başvurarak, bu taşınmazların bedeli karşılığında kendilerine doğrudan satılmasını isteyebilirler." kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sının 2. maddesinde; Türkiye Cumhuriyetinin Hukuk Devleti olduğu belirtilmektedir. Hukuk Devletinin öğesi olan idarece tesis edilen işlemlerin hukuka uygunluğu ve sonuçta idarenin hukuka bağlılığının yargısal denetimi iptal davaları yoluyla sağlanmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar iptal davaları olarak tanımlanmış, aynı Kanun'un 14. maddesinde; dilekçelerin ehliyet yönünden inceleneceği, 15. maddesinin 1/b bendinde ise, dava konusu işlem ile doğrudan menfaat ilişkisi bulunmayanların açtıkları davaların reddedileceği hüküm altına alınmıştır.
İdari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesinin ön koşullardan biri olan “dava açma ehliyeti", her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idare ile işlemlerinde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin buna bağlı olarak olumsuz etkilenmemesi amacıyla dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçütler içinde menfaat ilişkisinin varlığını ifade etmektedir. Her olay ve davada, idari işlem ile dava açacak kişi arasında öngörülen öznel ehliyet koşulu olarak menfaat ihlalinin kişisel, meşru ve güncel bir menfaat olması ölçütleri kapsamında yargı mercilerince değerlendirilerek takdir edilecektir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından hazineye ait uyuşmazlığa konu 2B niteliğindeki taşınmaz üzerinde hak sahibi olduğundan bahisle 1/5000 ölçekli nazım imar planının iptali istenilmiş ise de, hak sahipliğini ispatlayacak bir belgenin(tapu, taşınmazın satışı için idareye yapılan başvuru veya idarece taşınmazın davacıya satışı yönünde alınmış bir karar) dosyaya sunulmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, ...parsel sayılı taşınmaz ile mülkiyet ilişkisi bulunmayan davacının dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planının iptalini istemede kişisel, meşru ve güncel bir menfaatinin bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Öte yandan imar planlarının kamu yararını ilgilendiren düzenleyici işlemler olması nedeniyle çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması amacıyla kamu yararını ilgilendiren konularda menfaatleri ihlal edildiğinden bahisle ilgililerin dava açma hakkı bulunmakta ise de uyuşmazlığa konu 231.015 m² büyüklüğündeki hazineye ait taşınmazın dava konusu nazım imar planında konut alanı, park ve dinlenme alanı, sağlık tesis alanı, spor tesis alanı, belediye hizmet alanı, sosyal tesis alanı, eğitim tesis alanı, orman alanı, pasif yeşil alan ve yol alanı gibi birden fazla fonksiyona ayrılmış olması karşısında, bu fonksiyonların tamamının iptalinin istenilmesinde davacının hukuken korunması gereken bir menfaatinin bulunmadığı açıktır.
Bu itibarla, İdare Mahkemesince davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerekirken işin esası incelenmek suretiyle davanın reddi yolunda verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair temyize konu Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararında sonucu itibariyle isabetsizlik görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu .... İdari Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın .... İdare Mahkemesine gönderilmesine, 02/11/2021 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.