22. Hukuk Dairesi 2019/5038 E. , 2019/13676 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : TESPİT
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen karar, duruşmalı olarak süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; işin mahiyeti itibariyle duruşma isteminin reddine, incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiş olmakla; dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacı Şirkete ait işyerinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişleri .... ve ... tarafından 08.06.2016- 07.10.2016 tarihlerinde yapılan "Ulusal Ve Yerel Marketlerde Çalışma Koşullarının İyileştirilmesi Programlı Denetimi" teftişi sonrasında, adı geçen müfettişler tarafından müvekkili şirkete "Noksanlıklar/Aykırılıklar" konulu yazı ile teftiş sonucunun tebliğ edildiğini, aynı yazılı bildirim ile de noksanlıkların 30 gün içinde giderilmesini talep ettiklerini, iş müfettişleri tarafından yapılan işlemlerin iptali ve tesis edilen işlemlerle ilgili müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespiti için davanın açıldığını, yapılan teftiş sonrasında müvekkil şirkete 14.10.2016 tarihinde tebliğ edilen ve giderilmesi istenen noksanlıkların yanlış tespitlere ve hatalı hukuki gerekçelere dayanmakta olduğunu, iş sözleşmelerinin bir örneğinin işçilere verildiğine ilişkin bir kayıt-belge bulunmadığı, müvekkili şirkette postalar halinde veya vardiyalı çalışma olduğunu, çalışma ve ara dinlenmelerin işçilere duyurulmadığı, 31 gün olan aylarda 30 gün ücret ödendiğinin iddia edildiği, işyerinde haftada 3 saat fazla mesai yapıldığı, 01,01.2015-30.09.2016 dönemi için 3 saat fazla mesai ücretlerinin işçilere ödenmesi gerektiği, özellikle yazlık mağazalarda çalışan işçilerin zaman zaman hafta tatili kullanmadan çalıştığı, hafta tatili kullandırılması gerektiği, genç işçilerle ilgili çalışma şartlarının düzenlemesi gerektiği, 13 engelli işçinin istihdamı için gerekli müracaatların yapılması gerektiği, yıllık izne hak kazanan işçilerin izinlerinin kullandırılması gerektiği hususlarının bildirildiğini, ancak müvekkili şirket bünyesinde sözleşmenin bir örneğinin işçiye verildiğini, haftanın 6 günü 08:30-18:00 saatleri arasında çalışıldığını, 1,5 saat yemek 15"er dakikadan iki kez çay molası olduğunu, pazar günleri hafta tatili kullanıldığını, işçilerin yaz saati uygulamasında ilk şifte gelenlerin 08:30-18:30, ikinci şifte gelenlerin 11:00-21:00 saatleri arasında, kış saati uygulamasında ise ilk şiftin 08:00-18:00, ikinci şiftin 10:30-20:30 saatleri arasında çalıştıklarını, ay kaç gün olursa olsun işçilerin sigorta primlerinin 30 gün üzerinden ödendiğini, işçilerin günde 7,5 haftada 45 saat çalıştıklarını, zaman zaman fazla mesai yapıldığında ücret bordrolarına %50 zamlı olarak tahakkuk ettirilerek ödendiğini, fazla çalışmalarla ilgili olarak düzenlenmesi gereken belgelerin ibraz edilmediğini, yıllık izinlerin işverenin iş şartlarına göre belirlediği zamanda kullanması gerektiğini, en son 11.10.2016 olmak üzere daha önceki talepleri İŞKUR tarafından karşılanmadığından engelli işçi istihdamı açığının oluştuğunu, işçilerin hafta tatillerini dönüşümlü kullandıklarını, her işçinin pazar günü hafta tatilini kullanmadığını, hafta içi de kullanılabildiğini, açıklanan nedenlerle 14.10.2016 tarihinde tebliğ edilen yazılı bildirimi ile tesis edilen işlemlerin iptali ile tesis edilen işlemlerle ilgili müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacı işyerinde yapılan tespitlerin, 14.10.2016 tarihli tutanak ile davacı işveren vekiline tebliğ edildiğini, davacıya ait zincir mağazalarda 01.01.2015-30.09.2016 dönemini kapsayan 08.06.2016-13.10.2016 tarihleri arasında müfettiş incelemesi yapıldığını, teftişin 1. aşamasına ilişkin tespitlerin hem iş müfettişleri ve hem de işveren vekili tarafından imzalanan 13.10.2016 tarihli tutanak ile yapıldığını, "Noksanlıklar/aykırılıklar" ın 14.10.2016 tarih ve 7249/05 sayılı yazı ile davacı işveren vekiline aynı tarihte tebliğ edildiğini, iş bu davanın da iş bu tebliğ üzerine açıldığını, ancak aynı yazı ile davacı şirkete eksikliklerin giderilmesi için 30 gün süre verildiğini, teftişe ara verilen süre sonunda tekrar inceleme yapılacağı ve teftişin bu incelemeden sonra tamamlanacağının tebliğ edildiğini, verilen süre bitiminde yapılacak olan teftiş sonucu nihai müfettiş raporunun düzenleneceğini, henüz süre sonundaki incelemeye ilişkin tutanak ve müfettiş raporu oluşturulmadığından tam bir savunma yapılamadığını, ayrıca nihai müfettiş raporunun düzenlenmesi sonucunda işçilerin fazla mesai ve eksik ücretlerinin ödenmediğinin tespiti halinde bundan işyerinde yararlanacak tarafın işçiler olduğunun aksinin tespiti halinde ise davacı işverenin yararlanacağını, buna göre esasen bu davanın menfi tespit davası olduğunu ve taraflarını da işçilerin ve işverenin oluşturduğunu, bu durumda Yüksek Mahkemenin içtihatlarında da kabil edildiği üzere davanın öncelikle husumet yönünden reddi gerektiğini, ayrıca, iş müfettişlerince tutulan tutanakların aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, iş müfettişleri tarafından işçi alacaklarına ilişkin yapılan tespitlere karşı işçi ya da işveren tarafından açılacak davaların, yerine göre eda davası, yerine göre ise menfi tespit davası özelliği göstermekte olduğu ve her halükarda bu davaların taraflarının işçi ve işveren olduğu, somut davada Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığının husumeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu :
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu :
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
4857 sayılı İş Kanunu’nun 92. maddesine göre “91 inci madde hükmünün uygulanması için iş hayatının izlenmesi, denetlenmesi ve teftişiyle ödevli olan iş müfettişleri, işyerlerini ve eklentilerini, işin yürütülmesi tarzını ve ilgili belgeleri, araç ve gereçleri, cihaz ve makineleri, ham ve işlenmiş maddelerle, iş için gerekli olan malzemeyi 93. maddede yazılı esaslara uyarak gerektiği zamanlarda ve işçilerin yaşamına, sağlığına, güvenliğine, eğitimine, dinlenmesine veya oturup yatmasına ilişkin tesis ve tertipleri her zaman görmek, araştırmak ve incelemek ve bu Kanunla suç sayılan eylemlere rastladığı zaman bu hususta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından çıkarılacak İş Teftişi Tüzüğünde açıklanan şekillerde bu halleri önlemek yetkisine sahiptirler.
Teftiş, denetleme ve incelemeler sırasında işverenler, işçiler ve bu işle ilgili görülen başka kişiler izleme, denetleme ve teftişle görevli iş müfettişleri ve işçi şikayetlerini inceleyen bölge müdürlüğü memurları tarafından çağrıldıkları zaman gelmek, ifade ve bilgi vermek, gerekli olan belge ve delilleri getirip göstermek ve vermek; iş müfettişlerinin birinci fıkrada yazılı görevlerini yapmaları için kendilerine her çeşit kolaylığı göstermek, bu yoldaki isteklerini geciktirmeksizin yerine getirmekle yükümlüdürler.
Çalışma hayatını izleme, denetleme ve teftişe yetkili iş müfettişleri ile işçi şikayetlerini incelemekle görevli bölge müdürlüğü memurları tarafından tutulan tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerlidir. İş müfettişleri tarafından düzenlenen raporların ve tutulan tutanakların işçi alacaklarına ilişkin kısımlarına karşı taraflarca otuz gün içerisinde yetkili iş mahkemesine itiraz edilebilir”.
Anılan kanuni hükümler ile çalışma ilişkilerini korumak ve geliştirmek, ortam ve koşullarını denetlemek görevi iş müfettişlerine verilmiştir. Buna göre iş müfettişleri işyerinde genel, kontrol ve inceleme denetimi yaparlar.
İşyerinde işin yürütümü yönünden çalışma hayatı ile ilgili tüm mevzuat hükümlerine ve işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından ise; işçi sağlığı ve güvenliğine ilişkin mevzuat hükümlerinin uyulup uyulmadığının tespiti, genel denetimdir. Genel denetim ise yargısal faaliyet olarak nitelendirilemez.
Kontrol denetimi ise, genel denetim sonrası (işin yürütümü veya işçi sağlığı ve güvenliğine ilişkin) mevzuata aykırılık ve eksiklik olarak tespit edilen olguların, verilen süre içinde giderilip giderilmediğini kontrol edilmesidir.
İnceleme denetimi, bir kişinin ya da kurumun başvurusu üzerine yapılan denetimdir.
Dairemizce daha önce genel denetim sırasında yapılan müfettiş tespitlerine karşı taraflarca dava açılamayacağı yönünde uygulama yapılmakta idi. Ancak konunun yeniden değerlendirilmesi sonucunda, bu tür tespitlere karşı da dava açılmasında hukuki yararın bulunduğu sonucuna varılmıştır. Bu bağlamda genel denetim sonucu yapılan tespitlere karşı sadece Bakanlığa karşı; işçinin şikayeti üzerine yapılan denetim sonucu bir tespit yapılmışsa Bakanlık ile birlikte şikayette bulanan işçiye karşı dava açılması gerekir.
Somut olayda; dava konusu yapılan inceleme raporundaki tespitler genel denetim sonucu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişi tarafından yapılmış olmakla, davanın Bakanlık aleyhine açılabileceği ve somut dava bakımından davalı Bakanlığa husumet yöneltilebileceği dikkate alınarak işin esasına girilmesi gerekirken, yazılı şekilde husumet yokluğu sebebi ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.